Bölüm 10

70 18 0
                                    

Sınıfın kapısının kapanmasını izlerken hareket edemiyordum. Ayaklarım yere yapışmış gibiydi. Ayağımı yerden kaldırıp adım atsam bacağım kırılacakmış gibi hissediyordum. Kalbim sevdiğimin hem sıcaklığını hissetmenin hem de sözlerinin etkisiyle düzensizleşmişti. Nefesimin de ondan bir eksiği yoktu, onun kokusunu tekrar hissetmek için çırpınmaya başlamıştı.

Nöbetçi öğretmen önümde bir şeyler söylerken gözlerim hala onun kapalı sınıf kapısındaydı. Sözlerinden ne anlam çıkarmalıydım veya bir anlam çıkarmam gerekiyor mu bilmiyordum. "Evladım duymuyor musun beni? Girsene sınıfına, zil çaldı!" Yavaş yavaş anlam kazanmaya başlayan öğretmenin sesi kulaklarımı acıtmıştı. Sevdiğimin güzel sesinden sonra bütün kutsallığını kaybetmişlerdi.

Sınıfa girdiğimde bakışlarımı yerden kaldıramıyordum, ben ona sarılmıştım. Daha yeni yaptığım eylemler suratıma vurmaya başlarken bedenim daha da güçsüzleşiyordu. Kulağıma dolan Yeşim'in gülüşüyle yerime oturdum. Ben kesinlikle deliriyordum.

Kollarımda hala onun sıcaklığını hissedebiliyordum. Sırama yasladığım kollarıma başımı yasladım. Burnuma dolan kokuyla hızla kafamı kaldırdım. Hadi lan oradan! Bu kadar kısa sürede üzerime kokusu sinemezdi. Bu mümkün müydü?

Omuz hizamdan kazağımı kaldırırken kendimi koklamaya başladım. Bu kesinlikle bal gözlümün kokusuydu. Bu kazağı yıkarsam en büyük... "Oğlum ne köpek gibi kendini kokluyorsun?" Ali, omzuma vurarak söylendi. "Boş ver Ali'm bazen önceki yaşamındaki hareketlerini tekrarlıyor Anıl. Hayvandan sonra insan olmak zor olsa gerek. Bazen parka gittiğimizde kendini kaybediyor, kendini doğal yaşamında sanıyor. Anılcım evcil bir köpek miydin yoksa vahşi ve seksi bir kurt muydun?" Dedi Cenk kendini cama yaslarken.

"Defne'nin peşinden böyle dolandığından yola çıkarak evcil diyorum ben. Yakında Defne tasmasını takar buna sonra birlikte yürüyüşe falan çıkarlar." Dedi Melih sıranın üzerine yatarak. "Sen koşarak nereye gittin? Notunu da söylemedin. Mutlu görünüyordun oysaki şimdi niye bok suratına geri döndün?" Dedi Ali ikilinin yaptığı salak saçma espriyi keserek.

"Yüz almışım. Sonra Defne'nin yanına gittim." Dedim tamamen onlara dönerek. "Sonra Defne'ye sarıldım ve notumu söyledim. Beni tebrik etti. Şeytan Yeşim de 'Doğru yoldasın' falan dedi. Kesin bir bok biliyor bu Yeşim." Dedim sinirle.

Yeşim niye ortalığı karıştırıyorsun? Ben zaten iki gram beynimle her dakika sevdiğimi düşünürken şimdi hem bana söylediklerini anlamaya çalışmam hem de sınavlara odaklanmam gerekecekti. Benim beynim bunları yapabilecek yüksek kaliteye sahip değil.

"Kopma lan konudan! Sadece tebrik mi etti? Başka bir şey demedi mi kucağa alınınca? Çok rahat çıktı bu kız." Melih dağılan dikkatimi toplamaya çalışırken kaşlarımı çattım. "Rahat senin... Neyse, Yeşim öyle deyip gidince Defne'm de 'bence de doğru yoldasın' dedi gitti. Şimdi ne demek bu? Gel, sevgili olalım mı demek? Bana karşı bir şeyler mi hissediyor?" Kalbim yine koşarken, kafamda dönüp duran soruları onlara yöneltiyordum.

"Yok, kardeşim, Defne direk 'ben evlenmek istiyorum' demek istemiş. Yine uçtun sen kafanda kurarken." Dedi Ali beni sakinleştirmeye çalışarak. Doğrusu; bütün mutluluğuma sıçarak yapıyordu bunu.

"Yani ben çok masum bir anlam çıkaramadım bundan." Dedi Melih. En sevdiğim arkadaşım Melih bundan sonra. Edebiyatçı içeri girince herkes önüne dönmüştü. Dersin bitmesine yirmi dakika kalmış zaten niye gelme zahmetine giriyorsun be adam?

Melih sıraya iyice eğilerek sessizce devam etti sözlerine " Bence senin yakınlaşma çabanı fark etti ve karşılık vermek istiyor. Belki de sadece fark etti, onu bende tam anlayamadım." Dedi. "Şimdi ne yapmam gerek?" Onlara dönerek sorduğum sorunun karşılığı, Cenk tarafından koluma vurması olmuştu.

İçimdeki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin