Bölüm 11

76 16 3
                                    

Ruhum bedenimden ayrılmıştı. Ne aklımı kullanabiliyor ne de çevreme odaklanabiliyordum. Kalbim, sevdiğimin ardından gitmek istercesine vuruyordu kafesime. Soluğum hızlansa da yetmiyordu ciğerlerime.

"Anıl... Mal oldun yine, otobüsten inmeyeceksen bize yol ver bari. Ben otobüs koltuklarındansa sıcak yatağımı tercih ediyorum." Cenk'in söylenmeleri kafamı toplamamı sağlarken şoförden gelen uyarıyla yerimden hızlıca kalktım. Üzerimde hissettiğim bakışlarla otobüsten indiğim gibi üçlüye döndüm. "Maç... Hayır, şu an olmaz kafamı toplamalıyım. Akşam her zamanki saate maç yapalım." Sözlerimi tamamlamam ve yanlarından ayrılmam bir olmuştu.

Kendimi toparlamam gerekiyordu. Kendimi toparlayıp ne yapmam gerektiğini düşünmeliydim. Eve girdiğimde sırtımı kapıya yaslayıp bir süre soluklandım. Yaşananlar o kadar gerçek dışı geliyordu ki...

Annem kapının sesini duyup kısaca selam verdikten sonra televizyondaki programa geri döndü. Odama vardığımda mutlulukla yatağıma zıpladım. Defne'nin bu kadar açık olacağını hayal dahi etmemiştim.

Ona sorduğumda bana 'Okulda başarılı olmayı seçtiğin yol' adı altında başlayan bahaneler sıralayacak gibi hissediyordum. Senelerdir içimde büyüyüp yuva kuran hislerim açığa çıktığı için utanıyordum. Sevdiğimin beni fark etmesini dilerken fark ettiğinde ne yapmam gerektiğini düşünmemiştim.

Okulda ona ne diyecektim? Yanına gitmeli miydim? Bir sürü soru dönüp duruyordu aklımda. Hep olumsuz düşüncelere bağlanan duygularım çılgına dönmüştü sanki. Akşam yemeğinin ardından hızlıca hazırlanıp çıktım evden. Belediye parkına geldiğimde gördüğüm boşlukla gülümsedim. Rahat konuşabilecektim arkadaşlarımla.

"Beyefendi bir şey demeden gittiniz yanımızdan. Kırıldım. Gücendim." Cenk'in bağırışı sokakta yankılanırken onlara döndüm. Üçü basket sahasına yürürken istemsizce heyecanlanmıştım. Kesin yine bana inanmayacak ve dalgaya vuracaklardı. Keşke Yeşim'i de çağırsaydım.

"Anıl, dertlerin bir bitmedi kardeşim. Bu sefer ne oldu?" Dedi Ali, sahaya girdikten sonra yanıma oturduklarında.

"Arkadaşlar hayırlı olsun ben Defne ile evleniyorum." Kendimi tutamadan sesimi yükseltirken hepsinin başı bana döndü. "Anıl yine o günkü içecekten içtin değil mi? Bize de adını ver biz de içelim aslan, tek başına uçuyorsun sonra seni biz çekmek zorunda kalıyoruz." Melih, tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanmışım gibi bakarken Cenk haykırarak gülüyordu. "Bence bir şey kullanmıyor. Delirdi." Dedi Ali onlara katılarak.

"Hani size anlatmıştım ya, bu 'Doğru yoldasın.' konusunu siz önden giderken Defne'ye sordum. 'Ne demek istedin?' diye." Sözlerimi tamamlayamadan Cenk "Wow Anıl, hızlısın, fenasın kardeşim." dedi. Ali onun ağzına vurduğunda devam ettim "Abi bana açıkça dedi ki; benim sana şu an duygum yok ama sen yine de şansını dene." Üçünün de ağzı açık kalırken ilk tepki veren Melih olmuştu "Senin atacağın yalanın boyutunu sikiyim Anıl. Bu kadar da kurma oğlum kafanda. Yazık kafandaki boşluğa.".

Beklediğim tepkiler gelmeye başladığında göz devirdim. Allah'ım neydi benim günahım? "Salak, yalan söylesem bugün o halde mi olurdum. Bana inanmanız için çabalarsam sabah olur o yüzden hızlıca ne yapmam gerektiğini konuşalım." Dedim.

Üçü de sessizleşirken bana inandıklarını anladım. "Sana pek inandığım söylenemez ama diyelim ki böyle bir şey oldu, okulda yine normal davran ona karşı ama birazcık daha yakın olabilirsin." Dedi Melih, bana inandıklarını düşündükten saniyeler sonra.

"Melih haklı kardeşim. Önceden amacın biraz tanışmaktı Defne'yle ve bunu başardın da. Bundan sonra seni sevmesini sağlaman gerek." Ali, Melih'e katılarak devam ettiğinde Cenk sessizliğini koruyup sadece başını salladı. "Kendimi nasıl sevdireceğim ki? Bana karşı hisleri olmadığı kesin ayrıca önümüzdeki sene üniversite sınavı varken kabul edecek mi beni?" Dedim içimde büyüyüp duran korkulardan bazılarını özgür bırakarak.

İçimdeki SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin