2

2.3K 118 2
                                    

Babaannem, annemin elini tuttu "Ne yaşanmış olursa olsun onlar senin ailen güzel kızım. Biz de senin aileniz ama onların yerini dolduramayız. "

Annemin gözünden düşen yaş ile babam ona sarılıp göz yaşını sildi.

Dedem" Umarım kızım ailen ile aranız düzelir."

"İnşallah baba." demişti. Telefonum çaldığında Berattı arayan.

"Alo?"

"Rüya ben geldim seni bekliyorum."

Annem kötü iken gitmek içimden gelmiyordu.

Babam "Arayan kim kızım?"

"Berat, dün akşam söylemiştim ya size beni almaya gelmiş." dedem içeri davet etmemi söylediğinde Berat'a geliyorum dedikten sonra bahçe kapısından çıkıp ön tarafa geçtim. Arabasına yaslanıp dış kapıya bakıyordu.

"Berat!"

Arkasına dönüp beni görünce gülümsedi. Bende aynı gülümseme ile karşılık verdim.

"Hoş geldin."

"Hoş buldum."

"Şey eğer sana da uyarsa seni içeriye davet etsem? Bir kahve içer sonra da çıkarız işin yoksa eğer."

"Bugün ki bütün işlerimi iptal ettim. Ve olur bir kahve içer sonra çıkarız."

Geldiğim yönden bahçeye çıktık. Çalışan abla bize de servis açmıştı. Aslında bir kahve içip gidecektik. Annem ve babam yoktu masada büyük ihtimalle babam annemin elini yüzünü yıkamak için gitmişti.

Dedem "Hoş geldin evladım. "

Berat "Hoş buldum. Nasılsınız?" Tanışma ve hoş geldin faslından sonra bizde masaya oturmuştuk. Dedem sohbet açıyordu. Daha doğrusu sorguya çekiyordu. Berat'ın bir abisi varmış. Ailesi dedesinden kalma bir pastaneleri varmış. İki şubeleri varmış birinde anne ve babası diğerinde abisi işletiyormuş. O ise çocukluğundan beri Beşiktaş'ın alt yapısında oynuyormuş. Annem ve babam geri geldiğinde

"Hoş geldin." demişlerdi ikisi de

"Ufuk ben Rüya'nın babasıyım. Eşim Mehir."

Tokaşlama faslını da atlatmıştık. Dedemin yerini babam almış ve biraz da o sorguya çekmişti. Vallahi çocuğu iyice sıkıştırmışlardı.

"Aa! Biz geç kalıyoruz. Dimi Berat. Hadi biz çıkalım."

Babam tek kaşını kaldırıp baktı kıskanç adamım benim be "Nereye geç kalıyorsunuz acaba Rüya Hanım?"

Berat" Rüya'yı Beşiktaş da bir kafede kahvaltı sözüm vardı. 12 de kahvaltı bitiyor ona geç kalmayalım diyor."

İyi kurtarış. Zaten ikimizde birer bardak çay içmiştik sadece hepsi ile vedalaşıp evden çıkıp arabaya yerleşmiş ve sonunda yola koyulmuştuk.

"Bizimkilerin kusuruna bakma korumacı tavırları yüzünden böyleler."

"Ne kusuru Rüya . Haklılar."

...

"Ahaha Berat!"

Benim ısrarım üzerine Topkapı sarayına gelmiştik. Muhteşem Yüzyıl izledikten sonra gelmezsem olmazdı. Şimdi ise Berat ile kıyafet giyip resim çektiriyorduk Ve adam Berat'a takma sakal vermişti.

"Olmuyor böyle. Abicim azıcık Süleyman'ın Hürrem'e, Ahmet'in Kösem'e baktığı gibi baksana. Pargalı İbrahim'den Süleyman'ı kıskanan Hürrem gibi bakıyorsun yengeye."

SONUN BAŞLANGICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin