19 | bağımlılık

2.7K 244 180
                                    




19 | bağımlılık


"Bu arada, önce yalvarırsan kaybedersin."

Gözlerim fal taşı gibi açıldı, oyununun kurallarından emin değildim ama bu kelimeler ağzından döküldükten sonra tartışmaya izin yoktu. Kanepelere doğru yürüdü, oradaki insanların sadece önünde dikilerek onları fareler gibi dağıtacak kadar korkuttuğuna şahit oldum.

En memnun gülümsemesiyle, kollarını kanepenin arkasına yasladı. Bir ayak bileğini dizinin üzerine atarak mekanın sahibiymiş gibi bir tavırla bacak bacak üstüne attı. Bir insan nasıl bu kadar kibirli olabilirdi?

Bar kısmına doğru ilerleyip birkaç kadeh sipariş ettim ve barmenin hepsini bir tepsiye koymasını beklemeye başladım.

"Beni kandırdın. Gerçekten iyi bir çocuk olduğunu düşünmüştüm ama sonunda sen de sadece bir sürtükmüşsün, ha?" Jongsuk'un içkisine doğru homurdandığını duydum.

Adamın duruşu o kadar eksikti ki, orada olduğunu fark etmemiştim bile. Etrafındaki arkadaşları, gördükleri en kötü insanmışım gibi bana bakıyorlardı.

"Üzgünüm ağlayan bebek, somurtmandan seni duyamadım. Tekrar edebilir misin?" Etrafı üç sarhoş adamla çevrili biri için fazla güven dolu bir sesle konuştum.

Sıkıcı olan, içkisini sertçe yere indirdi ve bana ters ters baktı. "Bana itaatkar bir şekilde o dosyaları getirmeni daha çok sevmiştim." Onu duymazdan gelerek barmene teşekkür ettim ve tüm içkilerin düzgün bir şekilde dengelendiği küçük tepsiyi aldım.

Arkamdaki kızgın adamdan çok kendi ayaklarıma takılıp düşmemeye odaklanmıştım. Yapılacak en iyi hareket tarzı değildi ama Taehyung'a hiçbir şey dökmeden ulaştığımda bunun o kadar da kötü bir şey olmadığını düşündüm. En azından şimdi gerçek eğlence başlayabilirdi.

Tepsiyi masaya koyup elime bir shot bardağı alırken Taehyung'un bakışları üzerime dikildi. "Bunu kutsal suyunuz olarak kabul edin Peder." dedim şakacı bir şekilde elimdeki bardağı göstererek. Tepside hâlâ dokuz bardak kalmıştı ama hepsini tek başıma içebileceğimden emin değildim, boğazımda bıraktığı his hepsini yutamayacağım kadar iğrençti.

"Bir shotla buraya gel." Kollarını kıpırdatmadan tek parmağıyla beni yanına çağırdı. Yaklaşıp önünde durduğumda tek yaptığı bacaklarını açmak oldu. "Önce seni uysallaştıralım, ha? Bütün salih adamlar bilmelidir ki, ibadet dizleri üzerinde yapılır." Eğilip dirseklerini dizlerine dayadı, sonra bir parmağıyla tembelce yeri işaret etti. "O yüzden dizlerinin üstüne çök." diye sert bir şekilde emretti.

Bunu yaptığımı kimsenin görmemesini isteyerek etrafa baktım. O olduğu için buna karşı değildim, ne yapacağını görmek istiyordum ama etrafımızdaki onca yabancı varken değil, sadece biz olalım istiyordum.

Rolümü sürdürmeye çalışarak, baştan çıkarıcı bir şekilde eğildiğimde bir shot attım. "Şimdiden dizlerimin üzerine çökmemi mi istiyorsun? Tabii eğer Tanrı'nın adını boşuna haykırmak istiyorsan bununla başlayabilirsin." Ellerimi dizlerinin üzerine koyarak alayla konuştum ve dengemi sağlayabilmek için kollarına tutundum, önünde yere diz çöküp pantolonumu kirletmemek için dizlerimi hafifçe kaldırdım.

Vücudumda dolaşan alkolün verdiği özgüvenle birlikte muzip bir şekilde sırıttım ve ona bakarken ellerimi kalçalarına kadar götürdüm. "Rahipler yeminli mi-" Cümlemi bitiremeden Taehyung çenemi kabaca kavradı ve dudaklarında yarı açık bir gülümseme ve alçak bir kıkırdamayla ağzımı açmaya zorladı.

"Önce o pis ağzını temizleyelim." Başımı geriye atıp bardağın içindekileri ağzıma boşaltırken neredeyse hiddetle fısıldadı, bir eliyle ağzımı kapatmamı engelledi ve beni dürterek içeceği yutturdu. "Daha bitirmedim." Bununla birlikte başparmağı ağzımın içine daldı ve alkolle kaplı olduğu için, hiçbir noktayı kaçırmamaya özen göstererek yavaşça ağzımın ıslaklığını parmaklarıyla dudaklarımı bulaştırdı.

god of the city; taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin