25 | oyuncak hırsızıBaşımı tutarak sessiz bir homurtu çıkardım ve telefonu tekrar elime aldım. Kamera yüzümü göstermeyecek bir açıdaydı. Küvetin kenarına oturup yavaşça arkama yaslandım, göğsüm ve boynum ekranda güzel bir şekilde ortalanmıştı.
"Bebeğim, çıplak fotoğraf çekmekte bu kadar kötüysen gelip seni becermeliyim, muhtemelen daha çabuk biter." dedi Taehyung.
Onda bu zamana kadar hiç görmediğim bir özellik olan sabırsızlığına hazırlıksız yakalanarak bir kahkaha attım. Görünüşe göre ona çıplak resimler vaat etmek onu düşündüğümden daha fazla heyecanlandırmış, beni ise gülümsetmişti.
"Bunun için çaba sarf edeceğimi mi düşünüyorsun? Bu sözde ticaretin artılarını ve eksilerini gerçekten kafamda tartıyorum." alaycı bir şekilde cevap verdim. Bu aptalca fotoğrafı çekmek için neden bu kadar uğraşıyordum? Onun umurunda bile değildi.
Gergin ve endişeli bir şekilde fotoğrafı gönderdim ve "Bitti, şimdi kapatacağım" dedim. Bunu yapmayı planlamamıştım, hayır. Yatağa geri dönmeyi ve başladığım şeyi bitirmeyi planlamıştım, bana hatta kalmamı söyleyeceğini çok iyi biliyordum ve öyle de yaptı.
"Oh, telefonu kapatmıyorsun. Sikeyim, o fotoğraftan sonra kapatamazsın. Bunu bu şekilde kişiselleştirmeni beklemiyordum, bebeğim. Birkaç haşere ile uğraşmaktan yeni döndüm, zaten çok serttim ama şimdi..." İçinden küfretti ve sadece saniyeler sonra, Taehyung'dan bir mesaj alınca telefonumun titrediğini hissettim.
Fotoğrafı açtıktan sonra hemen uzandım ve vibratörümü açtım. Böyle tepki vermekten bıkmıştım ama kanlı parmaklarını aletini tutarken görmek, yüzündeki sırıtışı görmek... Nasıl hissettirdiğini, tadının nasıl olduğunu zaten biliyordum ama daha fazlasını istiyordum.
Onun içimde olmasını istiyordum, dokunuşlarını tüm vücudumda hissetmek istiyordum. Bundan sonra bana ne şekilde dokunacağını merak ediyordum.
"Ne kadar da yol kat ettin, boğulmak için yalvarıyorsun ama yine de buna ilgi duymadığını mı söylüyorsun?"
Sözlerine gülümsedim ama cevap vermedim, bunun yerine oyuncağımın ucunu deliğime bastırdım ve mükemmel açıyı bulmak için dizlerimin üzerinde öne doğru eğildim. Dudaklarım açık nefes almaya başlıyordum ve yüzümdeki gülümseme hiç gitmiyordu.
"Belki de seni bu oyuna katılmaya zorlamamı istedin, ha? Eğer amacın buysa, seni seve seve tonlarca şeye zorlarım. Bahse girerim ki boğazını becerdiğimde çok iyi hissettin, değil mi? Çünkü sıcaktı, sıkıydı ve çıkardığın acınası öğürme seslerinden bahsetmiyorum bile!" Konuşması boyunca düzensiz nefes alıyordu, sonra titrek bir nefes verdi. "Bana sorarsan tüm deneyimin en harika kısmı gözyaşlarındı."
Telefona dönüp attığı fotoğrafa daha yakından baktım ama aklımdan geçen kötü düşüncelere rağmen, yarasının yeniden kanamaya başladığını görünce endişelenmeden edemedim. Derisindeki kırmızı renkli yamadan bunu görebiliyordum. Her şeyi durdurup telefonu kulağıma yaklaştırdım ve hoparlörü kapattım, beni oynamaya iten ne varsa gitmişti.
"Tekrar kanadığını fark ettikten sonra o konuşmandan tahrik olmamı mı bekliyorsun? Aklının nasıl çalıştığını anlamıyorum ve açıkçası bilmek de istemiyorum-" Yüksek sesli kahkahası sözümü kesti ama nefesi sakinleşmedi, pürüzlüydü ve ekranının arkasında manyakça sırıttığına emindim.
"Kanadığımı görmeseydin benimle oynamaya devam edecektin ama şimdi hem kızgın hem de endişelisin. Ve şu an hangisinin beni daha çok tahrik ettiğini bilmiyorum." Dudaklarından yine bir zevk iniltisi kaçtı, bacaklarımın arasındaki zonklama gitgide artıyordu ama endişe her türlü oynama isteğimi buğulandırıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
god of the city; taekook
Fanfictiontaehyung, şehrin en büyük çetelerinden birinin lideriydi. jungkook ise o çetenin hayatını değiştireceğini bilmeden o gece işten eve dönmeye çalışan bir muhasebeci.