9. BÖLÜM: Yabancı Dudaklar
Ders çıkışı Göker'le boş boş üniversite bahçesinde gezinirken çimlerde oturan tanıdık bedenlerle yanımdaki bedeni çekiştirerek Emir'lerin yanına götürdüm. Göker itiraz etmeden bana ayak uydursa da kaşlarını çatmıştı. Emir, Mert'in kucağına yatmıştı ve her an uykuya dalabilecekmiş gibi gözüküyordu. Karşılarına kurulurken Emir gözlerini aralayıp bize doğru baktı. Aklıma ancak o an ufak çaplı kavga geldi. Pekala kaçmak için çok mu geçti?
Emir bize ufak bir gülümseme sununca içim rahatlamıştı ama tabi ki bize laf atmadan da duramadı. "Bunlar yine mi geldi ya?" Tabire caizse götünü bize dönerek daha rahat bir şekilde Mert'in kucağına yattı. Hepimiz kıkırdarken aramızın kötü olmadığını görmek beni mutlu etmişti.
Hepimiz rahat bir şekilde şakalaşarak konuşmaya başlamıştık ama bu sefer aklıma Göker takılmıştı. Çünkü bugün garip bir şekilde morali aşırı bozuktu, yaptığımız şakalara arada bir gülse de aklı hep başka bir yerdeydi. Derin bir nefes alarak her zaman ki gibi kaşları çatılı adama baktım. Yerimden hafifçe kalkarak ellerimi yüzüne koyup bana bakmasını sağladım. "Kaşlarını bu kadar çok çatarsan kırışıklıkların çıkar bak demedi deme." Gözlerindeki ifade yumuşarken hafif bir tebessümle bana baktı, kaşlarını da sonunda serbest bırakınca ben de onun gibi gülümsedim.
Mert bir ıslık çalınca eski yerime geri döndüm. "Vay sizi gidi çifte kumrular sizi." Hepimiz gülüşürken Mert bir anda ciddileşti. "Gerçekten sevgili misin lan siz? Birbirinize bakarken gözleriniz parlıyor resmen ayrıca o gün öpüşürken de pek arkadaş gibi değildiniz." İstemsizce gülümserken gözlerim Emir'in arkasındaki bir noktaya değince söyleyeceğim cümleleri unuttum bir kaç saniyeliğine. Cihan kaşları çatık bir şekilde bakıyordu bana. Yüzümdeki gülümseme solarken duymamış olmasına diledim.
"Murat biraz konuşabilir miyiz?" Duymuştu. Bu konuşmayı en son duymasını isteyeceğim kişilerdendi. Üniversiteye geçtikten sonra ne kadar aramız açılmış olsa da o hala benim en sevdiğim arkadaşlarımdan biriydi. Bu ülkede herkesin ağır homofobik olma ihtimali varken bir şaka yüzünden arkadaşımı kaybetmek istemiyordum.
Ayağa kalkıp bizimkilere kısa bir veda edip onunla birlikte yürümeye başladık. İkimizde tek bir şey demeden yürümeye devam ettik, arada bir gözlerimiz buluşsa da bir şey dememekte ısrarcıydı. En son gözüne kestirdiği büyük ihtimalle çoğu kişinin dersi olduğu için neredeyse boş olan bir fakültenin bahçesinde durduk. Tekrar etrafına bakınıp beni binanın arkasına doğru sürükledi bu sefer, burada kimse yoktu.
Arka cebinden sigara paketini ve çakmağını çıkarınca bana da bir dal vermesi için elimi uzattım ona. Bir şey demeden bir dal çıkarıp avucuma bıraktı. O kendisine çıkarırken ben ondan aldığım çakmakla kendi sigaramı ve onun sigarasını yaktım vakit kaybetmeden. İkimizde yine sessizce durup sigaralarımızı içerken dalın sonuna geldiğimizde bu sefer yenisi çıkartmadı. "Gerçekten onunla sevgili misin?" Beklemediğim için konuşunca irkildim bir anda.
"Hayır değilim." Kafasını 'anladım' manasında aşağı yukarı salladı. "Gay misin peki?" Sorduğu soru bir kaç saniye duraksamamı sağladı. Ben bile bilmiyordum bu sorunun cevabını. "Emin değilim." Yine kafasını salladı ve bu sefer kafasını bana doğru çevirdi. Ama bu sefer ben gözlerimi ondan kaçırmıştım. "Peki gerçekten öpüştünüz mü." İşte büyük soru gelmişti, ne diyecektim şimdi? "Evet."
Bakışları sertleşmişti bana karşı ufak bir fısıldamayla 'neden' diye sordu. Gözlerimi yerde gezdirdilten sonra derin bi nefes alıp aklıma ilk gelen şeyleri söyledim. "Çünkü garip bir şekilde onunla öpüşmek bana yanlış gelmiyor. Belki doğduğumuz andan itibaren her şeyi birlikte yaptığımız için ama öpüşmeyi daha doğrusu onunla öpüşmeyi o kadar büyütemiyorum gözümde."
Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde kaşları çatık ve gözlerinde hayal kırıklığıyla bana bakan çocuk yüreğimin burkulmasına sebep olmuştu. "Sen... Ben gerçekten sana inanamıyorum! Gerçekten onunla öpüşmüşsün. Bir erkekle öpüşmüşsün! Hem de sırf sana 'yanlış' gelmediği için." Yüzünü elleriyle kapladı cümleleri bitince.
" Bazen gerçekten anlamıyor musun yoksa sadece beni mi kandırıyorsun anlamıyorum. Ulan ben seni seviyordum. O kadar çok seviyordum ki bazen canım acıyordu, sana bakmam bile yasaktı çünkü. Her bakışımda her tenlerimiz birbirine değdiğinde günahlarım yüzünden, sana ihanet ettiğim düşüncesi yüzünden acı çektim. Ergence ama kendimi cezalandırmak için bu siktiğimin sigarasına bile başladım. Belki kendimi zehirlersem o kadar da suçlu olmam diye. Ben bir öpmeyi geçtim tek bir bakış için, ölmeyi diledim. Benden nefret edersin diye günlerce ağladım, diğerleri gibi olabilmek istedim. Ama sen gittin 'yanlış' hissettirmediği için birisini öptün!"
Kızgınca başlayan cümle kırgınlıkla sesi kısılarak bitmişti. Ellerim istemsizce titriyordu, hava sıcaktı ama ben çok fazla üşüyordum. Ona kötü hissettirdiğim için bana karşı hissettikleri yüzünden acı çekmiş olması gözlerimin dolmasını sağlamıştı. Anlaşılan o bana her zaman her konuda yardımcı olmasına rağmen benim varlığım onu üzüyordu sadece.
"Madem birisini öpmek konusunda sıkıntın yok beni de öp. Tek bir öpücük." Başını ellerinin arasından çıkarmış dolmuş gözleriyle bana bakarken onu reddetmek istemedim. O kadar karmakarışık hissediyordum ki şuan. Belki de birazdan yapacağım şey sadece siktiğim anksiyetesindendi belki sürekli hissettiğim birilerini memnun etme isteğimdendi bilmiyordum ama biraz durulup düşününce pişman olacağımı biliyordum.
Bir adım atarak ona doğru yaklaşdığımda gözlerinde çok belli bir parıldama geçti. Belli ki o sözcükleri söylerken benden böyle bi karşılık beklemiyordu. Ömrüm boyunca hep tek bir kişiyle bu şekilde yakınlaşmıştım ve asla pişman olmamıştım o yakınlaşmalardan. İlk defa Göker'den başka birisiyle öpüşücektim ve bu yabancı dudaklar bana yanlış hissettiriyordu. O da bana bir adım yaklaştı, şimdi nefeslerimiz birbirine değecek kadar birbirimizin yakınındaydık. Elimi omzuna koyarak destek aldım biraz sonra olacaklar için.
Yavaşça birbirimize yaklaşırken en doğrusunun bu olduğunu fark ettim. Sonuçta onca yıl zevkine Göker'le öpüşmüştüm, şimdi de çok önem verdiğim bir arkadaşım için neden yapmayayım? En sonunda dudaklarımız buluştuğunda Cihan'ın derin bir iç çektiğini hissettim. Bir süre sadece dudaklarımızı birbirine değdirdi ama üst dudağımı dudakları arasına alınca ben de alt dudağını hafif bir şekilde emdim. Genelde Göker'le olduğu kadar şehvetli değildi, daha çok duygu barındırıyordu sanki. Ama olmuyordu bu öpücük, Göker'in verdiği hissi vermiyordu. Heycanlanmıyordum, düşünme yetimi kaybetmiyordum ya da o dudaklarda sonsuza kadar kalabilecekmiş gibi hissetmiyordum.
Kısa süre sonra yavaşça geriye çekilip bir elini yanağıma çıkartıp yanağımı okşamaya başladı. "Murat, senden bir şey isteyebilir miyim?" Gözlerimi yavaşça açıp kapayarak ona onay verdim. "Benimle bir randevuya çıkar mısın? Yani biliyorum bana asla bu açıdan bakmadın ama bir kere bakmanı istiyorum. Sadece bir kere. Eğer beğenmezsen veya seni rahatsız edersem tüm bu olanları unuturum." Bu masum halleri gözüme çok tatlı geliyordu. Bu çocuğu üzmek istemiyorum.
"Çıkalım Cihan..." Çalan telefonu yüzünden birbirimizden ayrılmak zorunda kalmıştık ama kocaman gülümsemesiyle ne düşündüğünü tahmin edebiliyordum. "Gitmem gerekiyor Murat ama bu randevu işini unutmam ona göre! Akşam konuşalım."
Kısa bir vedadan sonra Cihan gitmişti ben duvar dibine doğru çöküp başımı ellerim arasına aldım. Ne yapacağım şimdi ben?
***
Şey bir ay oldu mu en son bölümden bu yana :) Kitabı gram hatırlamıyorum bu arada hatalarım olmuş olabilir. Kontrol etmeden atacağım. Sizi seviyorummmmmm. Ay bi de tahmin edin ben yine ne yaptım. Başka bir kitap yazmaya başladım.
bu arada hangisinin daha çok seçildiğine göre seride değişiklilikler yapabilirim.
CİHAN-)
GÖKER-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARKADAŞ (gay)
Fiksi Remaja"Arkadaşlar birbirine dokunamaz diye kim demiş?" +18, argo, küfür vardır.