Öncelikle oneshotlarımı okuyan varsa diye söylüyorum pek aynı çizgide değiller. Bu, oneshotları yazarken ciddi ağır hava beni sıktığında mola vermek için yazdığım abartı olay örgüsü olmayan bir fic. Zaten diğerlerine göre daha kolay yazdığım için ilk bunu yayınlamak istedim.
Çok fazla yok ama ne olur ne olmaz uyarayım karakterlerden birinin yaşamış olduğu bir travma ve bundan dolayı yer yer kendine zarar verme düşünceleri var. Çok ayrıntılı bahsetmeyi düşünmüyorum ama yine kötü etkileneceğini düşünenlerin okumamasını öneririm.
Uyuşturucu hakkında hiçbir fikrim yok bu arada hikayeye nasıl uyuyorsa öyle yazdım.
İyi okumalarr♡
Bedenime kendi çapımda çektirdiğim onlarca eziyetten sonra sıra sonunda buna da gelmişti. Okuldaki kime sorsanız çoktandır kullandığımı söyleyeceği ama benim ilk kez kullanacağım uyuşturucu...Belki haklılardı da, şu ana kadar kullanmamamın tek sebebi temin edemememdi. Pekte derin olmayan birkaç çizikle dolu kolumu açtım. İz bırakmayacak kadar yüzeysel ama canımı yakacak kadar derindiler. henüz ölecek cesareti görmüyorum kendimde. Her zaman korkağın teki olmuştum.
İlk dozu damardan almak ne kadar mantıklıydı tartışılır ama alacağım zarara karşı gözümü karartalı çok oluyordu. Kolumun üstüne bağladığım kumaş parçasını tek elim ve dişlerim yardımıyla iyice sıktım. Hızla kendini belli eden damarıma göz ucuyla bakıp yanımda hazırda bekleyen iğneyi elime aldım.
Derin nefesler alarak az önceki cesaretimi geri getirmeye çalışıyordum ama bunu okulun spor salonundaki soyunma odasında yaptığım gerçeği işimi pek kolaylaştırmıyordu.
Sonunda derin bir iç çekip iğneyi damarıma hizaladım. Bakamayacağımı hissettiğimde gözlerimi kapatıp başımı öbür tarafa çevirmişken şırınganın ittirmem gereken yerine parmağımı yerleştirdim.
Tam batıracağım sırada daha ben ne olduğunu anlamadan elimden hızla çekilen şırıngayla şoka uğramış bir şekilde karşımdakine baktım. Hwang Hyunjin... Tabii ya başka kim olabilirdiki okulun biricik iyilik meleği(!)
"Lütfen bana bunun uyuşturucu olmadığını söyle Minho..."
"Değil desem inanacak mısın? Ayrıca seni ne ilgilendirir insanları rahat bırakıp siktir olup gitmek bu kadar zor olmasa gerek! Benim peşimden mi geldin sen!?"
"Derse gelmeyince merak edip seni aradım sadece. Diğer insanları bilemem ama seni rahat bırakıp siktir olup gitmek kendine zarar vermene göz yumacağım anlamına geliyorsa evet çok zor!" Artık ikimizde sabrımız taşmış gibi bağırarak konuşuyorduk. O aptal suratına yumruğu basmamak için kendimi o kadar zor tutuyordum ki...
"Ne yapıp ne yapmadığım seni zerre ilgilendirmez. Şimdi elindekini bana ver ve siktirip başkalarına meleklik tasla!" Yüzündeki bariz duygu değişimi görülüyordu. Kırılmıştı sanırım. Umrumda değil. Kaşınmasaydı o da.
Başı hafifçe yere eğilmiş yüz ifadesini biraz olsun gizlemeye çalışmıştı. Kafasını kaldırdığında hafif dolmuş gözleriyle bir süre bana baktı. Neye bu kadar alınmış olabilirdi aklım almıyordu.
Biraz toparlanmış olsa gerek uzun bacaklarıyla attığı birkaç büyük adımda dibimde bitmişti. Beni duvarla kendi arasında sıkıştırmış aptalı anında itmeye çalışırken o göğsüne yerleştirdiğim ellerimi ben bir şey yapamadan benimkilerin yanında fazlasıyla büyük kalan tek eliyle iki bileğimi sıkıca kavramıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Love•° HyunHo
Fanfiction"Gerçekten öğrenmek istiyor musun Minho-shi?" Ciddiyetle sorduğu soruyu aynı ciddiyetle kafamı sallayarak onayladım. "Çünkü bu aptal herif okula geldiğin ilk günden beri, üç yıldır, senden deli gibi hoşlanıyor ve her gün hoşlandığı kişi kapalı kutun...