Sonunda GELDİM.
Yanlış hesaplamadıysam üç haftadır bölüm atmıyorum kısa aralıklarla üç bölüm atıcam o yüzden. En geç yarın hepsini atmış olurum herhalde.
Umarım hepiniz çok çok iyisinizdirr
İyi okumalarr<3
Minho:
Sabah sınıftan içeri girdiğimde normalde ilk gelen olurdum. Okul güzel bir kaçış yolu gibi olduğundan en erken gelip en geç çıkmaya çalışırdım çünkü...
Ama bu sefer artık beraber oturduğumuz sırada uyuklayan Hyunjin'i görmüştüm. Aslında bende gece iyi uyuyamadığımdan okulda sırama geçip uyumayı düşünsemde onu rahatsız etmeye korktuğumdan yan taraftaki sıraya geçtim. Tam oturacakken duyduğum sesle yerimden sıçradım.
"Niye oraya oturuyorsun?"
"S-sen uyuduğun için köşeye geçemedim." Sesimin titremesini engelleyemiyordum. Tavrımı garipsemiş gibiydi.
"Uyandırsaydın keşke ben de seni bekliyordum zaten."
"Neden?"
"Ah şey... Eğer daha kahvaltı yapmadıysan birlikte atıştıralım diyecektim ya da yaptıysan kahve falan... Ne dersin?" Sesi çekinir gibi çıkıyordu aslında. Ama ya reddettiğimde sinirlenirse? Uslu bir çocuk olmamı söylemişti, istediğini yapmazsam kızabilirdi. Hyunjin öyle biri miydi?
"Canım bir şeyler yemek istemiyor a-ama kahve olur sanırım." Hayır demeye cesaret edemiyordum işte... Dün onu çok sinirlendirmiş olmalıydım daha fazla kızdırmamalıydım.
"E çok iyi! Hadi gidelim hem uykumuz açılır." Yüzünde büyük bir şaşkınlık ve bariz bir sevinç vardı. Bu benimle gerçekten zaman geçirmek istediği anlamına mı geliyordu? Hayır... Sadece benim bir zavallı olduğumu düşünüyordu ve bana acıdığı için benimle ilgileniyormuş gibi yaparak kendime zarar vermemi engelleyeceğini... Böylece vicdanını rahatlatacaktı.
Mutlulukla yerinden kalkmış benimde kalkmamı beklemişti. Onu çok bekletmeden çantamı kendi sırama bıraktım. Birlikte kantine inerken aramızda garip bir hava vardı. Bendeki değişikliği farketmiş gibiydi. Etmemeliydi... Eğer fark ederse sorgulardı. Sorgulamamalıydı...
Hyunjin:
Aramızdaki atmosfer dündekinden çok farklıydı. Sinirini ve benden nefret ettiğini belli etmekten çekinmeyen, normalde bu teklifi asla kabul etmeyecek olan Minho yoktu. Güzel gözleri hâlâ bana dönmüyordu. Bakışları hep yerdeydi ve benden çekiniyor hatta korkuyor gibiydi.
İyide neden?
Dün suratımı yumruklamaya hazırdı. Son olay yüzünden miydi? Dün geceden beri ne kadar düşünürsem düşüneyim aklım almıyordu. Ne onu bu kadar korkutmuş olabilirdi. Yüksekten korktuğu belliydi ama benden korkması için bir neden göremiyordum.
Sonunda hiç konuşmadan kantine girdiğimizde dünkü gibi saçmalamamam için erkenden resmen yataklarından söküp okula getirdiğim arkadaşlarımı görmüştük. Kantinde bir tek onlar vardı ama çıkardıkları gürültü ile sanki tüm kantin doluymuş gibiydi.
Hayır gerek sohbet grubunda gerek yüz yüze en az elli kere insan olamıyorlarsa en azından insan taklidi yapmalarını söylemiştim. Normalde oyunculukları gayet iyiydi.
AMA KODUĞUMUN SALAKLARI BUGÜN ONU DA BECEREMİYORDU BELLİ Kİ!
Kantinden içeri girer girmez bizi karşılayan manzara şuydu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Love•° HyunHo
Fanfic"Gerçekten öğrenmek istiyor musun Minho-shi?" Ciddiyetle sorduğu soruyu aynı ciddiyetle kafamı sallayarak onayladım. "Çünkü bu aptal herif okula geldiğin ilk günden beri, üç yıldır, senden deli gibi hoşlanıyor ve her gün hoşlandığı kişi kapalı kutun...