Ben bu ilişkiye olan inancımı kaybettim ela
İyi okumalar
Toplamda iki saatin sonunda ameliyat bittiğinde biraz olsun rahatlamıştık. Hayati riski devam ediyordu ve yoğun bakıma alınmıştı ama en kritik kısmı atlattığını söylüyordu doktorlar. Chan ve Changbin gelip kan vermiş ardından ise kimin için kan verdiklerini ve neler olduğunu onlara anlatmak zorunda kalmıştım. Hepsi olanlara inanamıyor gibi görünürken onlarla beraber gelen Felix kötü bir ağlama krizine girmiş bayılmanın eşiğine gelmişti. Olayı daha fazla saklayamayacağımız için diğerlerine de haber vermiştik... Onlar da aceleyle buraya geldiğinde hepimiz koridorun bir köşesine çoktük. Herkes hâlâ yaşananların şokundayken kimse ne diyeceğini bilmiyor, çoğu usulca ağlıyordu. Uyanman gerekiyor Min...
・●・○・●・
Bir haftadır uyuyordu... Bir haftadır neredeyse hiç ayrılmamıştım kapısının önünden. Okula da gitmiyordum, annemler beni böyle bir durumda okula gitmeye zorlayamayacakları için okuldan izin almıştı bir süreliğine. Diğerleri de kalmakta ısrarcıydılar ancak onları ikna etmiştik zaten çok kalabalık olduğumuz için sürekli uyarılıyorduk kalmalarının anlamı yoktu. Gerçi yine laf dinlemeyerek okuldan çıkar çıkmaz soluğu burada alıyorlardı, arada okuldan kaçıp gelmeleri ise cabası...
İçimi rahatlatan tek şey durumunun iyiye gidiyor olmasıydı. Aldığı ilaçlar yüzünden uyuyordu sürekli. Bedeninin neredeyse tamamen çökmüş olması ve aldığı yaraların ağır olması nedeniyle daha ağır ve daha etkili ağrı kesiciler kullanılıyordu.
İşin adli kısmı araştırılırken neredeyse hiçbir şey bulunamamıştı, Minho'nun uyanmasını beklemekten başka çare yok gibiydi. Babası her gün uğrayarak oğlunun durumunu soruyor ancak çok kalmıyordu, bunu oğluna kimin yaptığının bulunması için çabalıyor söylenene göre bir hafta kadar kayıp olan oğluna neler olduğunu öğrenmeye çalışıyordu. Yorgun ve yıkılmış görünse de sert görünen siması beni ondan uzak durmaya itiyordu, belki paranoyaklaşıyordum ancak o da benim buradaki varlığımdan pek memnun değil gibiydi. Büyük ihtimalle benim kuruntumdu, adam oğlunun başına gelenlerle çökmüştü hatta ilk öğrenip de soluğu hastanede aldığında çocuk gibi ağlamıştı koskoca adam...
Dün belirli saatlerde kısa süreliğine içeri girmemize izin vermilmişti. İlk ben girerken sonraki uygun zamanlarda diğerleri sırayla girebilmişlerdi içeri. Melek gibi uyuyordu... Yüzünde huzurlu bir ifade vardı ancak o kadar solgun görünüyordu ki sürekli nefesini kontrol edip durmaktan alıkoyamıyordum kendimi. Onun yanına ancak bu kadar kısa süreliğine girebilirken bu anlarımı ağlayarak heba etmek istemiyordum ama engel de olamıyordum kendime, ona güzel günlerimizden o uyandığında yapacağımız güzel şeylerden bahsediyordum. Öyle çok plan yapmıştım ki sülük gibi yapışacaktım ona önümüzdeki bütün saniyelerimizi beraber geçirecektik, sonunda benden bıkacaktı hattı...
Tekrar ziyaret saatimiz geldiğinde annem kimseye fırsat vermeden içeri fırlamıştı, bu konuda kendi öz oğluna bile taviz vermiyordu... Annemin içeri girmesiyle bizimkilerin gelmesi bir olmuşken onlarla konuşurken sanki bir şeylerin yavaş yavaş düzelmeye başladığını hissediyordum. Minho'nun durumunun iyiye gittiğine dair haberlerle bizim de günler sonra yüzümüz gülmeye başlamıştı...
Hemşirenin odaya girmesiyle ilaç saatinin geldiğini anlarken bu birazdan annemin çıkması gerektiği anlamına da geliyordu. Tam babam yanımıza geldiğinde Minho'nun odasından gelen gürültülerle herkes ayaklanırken önce korkmuş görünen hemşire onun ardından ise sinirden kıpkırmızı kesilmiş, adama öfkeyle bağıran annem çıkmıştı. Herkes şokla bakakalırken babam annemin yanına gitmiş onun adama saldırmasını engellemeye çalışıyordu. Ben dahil hepimiz annemi ilk kez bu kadar çıldırmış görüyorduk, babam onu tutmasa adamı parçalayacaktı şuracıkta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Love•° HyunHo
Fanfic"Gerçekten öğrenmek istiyor musun Minho-shi?" Ciddiyetle sorduğu soruyu aynı ciddiyetle kafamı sallayarak onayladım. "Çünkü bu aptal herif okula geldiğin ilk günden beri, üç yıldır, senden deli gibi hoşlanıyor ve her gün hoşlandığı kişi kapalı kutun...