1.6

1.8K 185 49
                                    



"Sence kadife mi yoksa saten mi?" Jungwon, elindeki iki kumaş örneğini sandviçini yemeye çalışan Jaeyun'un adeta gözüne sokarken sordu, pekâlâ, Jaeyun bir yere kadar diğer oğlanı anlayabiliyordu. Her geçen bir gün oyun gününe gittikçe yaklaştıklarının habercisiydi falan filan... Fakat Jungwon gerçekten de onu öğlen arasında rahatsız etmek zorunda mıydı?

Jaeyun, bir yandan kendisine meraklı gözlerle bakan Jungwon'a verecek bir cevap ararken diğer yandan da ağzındaki lokmayı çiğniyordu. Kumaşlardan pek anlamazdı — yani daha doğrusu kumaşların birbirlerinden farklılığının önemini anlayamıyordu. Jaeyun basit biriydi, güzel gözüküyorsa kıyafeti giyerdi. Kadife, saten, keten... Onun için pek de bir anlam ifade etmiyordu tüm bu kumaşlar açıkcası.

Ancak Jaeyun karşısındaki oğlan için oyundaki pelerinlerin hangi kumaştan olacağının oldukça önemli olduğunu tahmin edebiliyordu, sonuç olarak biricik öğlen yemeği molasını bu konu hakkında endişelenerek geçiriyordu değil mi? Belki de Jaeyun onu daha ciddiye almalı ve arkadaşına verecek ciddi bir cevap aramalıydı.

"Bence kadife daha asil duruyor," Jaeyun, arkadaşına verecek bir cevap bulamadan onun yerine konuştu kucağında oturduğu oğlan. Bu galiba Heeseung'ın Jungwon yanlarına geldiğinden beri ağzını açtığı ilk andı. "Öyle mi dersin?" diye sordu Jaeyun, başını çevirip omzu ardından arkasındaki oğlana bakarken. Heeseung'ın Jaeyun'ın arkadaşlarından biri yanlarındayken konuşmasını geçin kendi görüşünü belirtmiş olması tahmin edebileceğinizden daha şaşırtıcıydı. Heeseung usulca başını onaylarcasına salladı.

"Kadifeden asla pişman olmazsın." Heeseung, Jaeyun'ın beline sardığı kollarını sıkılaştırırken kendini tekrarladı, Jungwon sonunda elindeki kumaş örneklerini masanın üzerine bırakmıştı. Oğlanın her an aklını kaybedebilecekmiş gibi bakan bakışlarından şimdi eser yoktu, sonunda biri sorusunu cevapladığı için rahatlamışa benziyordu.

"Teşekkürler Heeseung," kırmızı saçlı oğlan, diğerinin rica etmesini beklemeden birkaç dakika önce yanına bıraktığı sırt çantasını sırtlamış ve ayağa kalkmıştı. "Piç yüzdeliğin bu yardımından sonra yüzde seksen beşe düştü." Anons ettikten sonra Jungwon önündeki ikiliye sırtını dönmüş ve ardına bakmadan kafeteryadan ayrılmıştı.  

"Bence bu benden hoşlanmaya başladığı anlamına geliyor,"

Jaeyun gözlerini devirip elindeki sandviçi yemeye devam etti, "Bu akşam tekrardan provaya gel ve o yüzdelik nasıl tekrardan yukarı çıkıyor gör."

"Ne demeye çalışıyorsun? Jungwon iyi bir seyirci olduğumu düşünmüyor mu?" Heeseung, şaşırmış bir ifadeyle konuştu, sanki gururu incinmiş gibi.

"Berbat bir izleyicisin Heeseung."

"Ne? Bu doğru değil–"

Sarışın oğlan, elindeki sandviçi Heeseung'ın ağzına tıkadı. Bu onu sustururdu.

yorum yapın ya ben okurken çok eğleniyorum

omuz | heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin