"Jake'ten ne istediğini söyle."Jungwon, karşısında kendine şaşırmış gözlerle bakan oğlana emretti. Sinirle burnundan soluyordu ve Heeseung yemin edebilirdi ki kısa oğlanın kulaklarından duman çıktığını görmüştü.
"Ne?" diye sordu, oğlanın tekrarlamasını istiyormuşçasına. Elbette ne dediğini duymuştu, ama anlamamıştı. Jake'ten ne mi istiyordu? "Jake'ten ne istiyorsun dedim." Jungwon, usanmadan tekrarladı kendini, şimdi elleri belinin iki yanındaydı; bu tavrı Heeseung'a çocuğunu azarlayan bir anneyi anımsatmıştı.
"Jungwon, ne saçmalıyorsun?"
Jaeyun, onlara dün geceden mi bahsetmişti? Ne anlama geliyordu şimdi bu yersiz sorguya çekilişi? Korkmalı veya endişelenmeli miydi?
"Kes şu oyunculuğu Lee Heeseung — Sunghoon'la aranızda ne döndüğünü biliyorum. Sizi görmüyoruz mu sanıyorsunuz? Gülünç durumdasınız. Jake'ten ne istiyorsun?"
Jungwon tek nefeste sıralamıştı her şeyi, sinir dolu irislerinin ardında yatan endişeyi az buçuk görebiliyordu Heeseung. Daha önce hiç Jungwon'ın Jaeyun'a gerçekten değer verdiğini düşünmemişti, sonuçta Decelis'teki çoğu arkadaşlıklar o şekildeydi değil miydi? Çıkar ilişkileri üzerine kurulmuş zorunlu "dostluklar". Fakat Jungwon, dönen olaylar hakkında ciddi ilgili gözüküyordu.
"Huh?"
"Ah kes şu bir şey bilmiyorum rollerini! Lee Heeseung seni adi–"
"Jungwon, ne dediğini gerçekten bilmiyorum," Heeseung, ayağa kalkarken konuştu, her geçen saniyeyle sinirli Jungwon bir adım daha yakınlaşıyordu masasına ve hissettiği bu baskı hoşuna gitmemişti. Şimdi ayakta olunca Jungwon'ın gözlerini bulabilmesi için başını havaya kaldırması gerekiyordu. Böylesi daha iyi diye düşündü Heeseung.
"Sunghoon'la orada burada bir iki kez konuştuk çünkü bana ortak dersimizle alakalı sorular sordu," Heeseung masadaki kitap ve defterini alıp kolunun altına sıkıştırdı, "Bak Jungwon," diye lafa başladı Heeseung. Bunları duymanın diğer oğlanın hoşuna gitmeyeceğini çoktan biliyordu ancak söylemesi gerekiyordu. "Benden hoşlanmadığını biliyorum tamam mı? Benim de senin büyük bir hayranın olduğum söylenemez, ama eğer Jaeyun'ı umursuyorsan burnunu ilişkimize sokmaktan vazgeçersin. Anlaşıldı mı? Öyle kaşlarını çatarak bakma bana, kabul etmelisin ki Jaeyun ve ben artık beraberiz. Kapalı kapılar ardında yaptıklarımız bir tek bizi alakadar eder. Ondan bir 'isteğim' yok. Ondan hoşlanıyorum. Hatta dur – onu seviyorum,"
Heeseung, birkaç saniyeliğine durup karşısındaki oğlanın tepkilerini izledi, belki de onu bölmesini bekliyordu ancak bu yaşanmadı o yüzden Heeseung devam etti, "Jaeyun'ın iyiliğini istiyorsan kötü bir arkadaş olmayı kes ve onun ilişkisine saygı duy. Sonra görüşürüz Yönetmen Yang."
Söyleyecekleri bitince Heeseung arkasında söyleyecek bir şeyi olmayan bir Jungwon bırakarak çıktı kütüphaneden. Pekâlâ, bu da aradan çıktığına göre artık bir nebze rahatlayabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
omuz | heejake
Short Storylee heeseung, sim jake'in başına belaydı. [heejake, boyxboy.]