2.1

1.7K 168 61
                                    



"Onun için endişelenen tek kişi ben olamam." Jungwon, kaşları çatık bir şekilde yanındaki oğlana söylendiğinde gözleri karşılarındaki masada oturmuş birbirlerini öpmeyi kesemeyen Jake ve Heeseung ikilisinin üzerindeydi. Bütün bu önünde yaşananlar hakkında doğru olmayan bir şeyler vardı, Jake ne diye Lee Heeseung'a hayatının anlamıymış gibi bakıyordu? Lee Heeseung niye hayatının anını yaşıyormuş gibi gülüyordu?

"Birbirlerinden hoşlanıyorsalar yapacak bir şey yok Jungwon," Elindeki soğuk kahvesini yudumlamadan önce konuştu yanındaki Jay, sesi artık Jungwon'ın bu durumu eşeleyip durmasından sıkıldığının belirticisiydi belki de ancak Jungwon bir türlü 'yapacak bir şey olmadığını' kabullenemiyordu, o yüzden görmezden geldi kahveli oğlanı. "Biliyorsun, Jake hep çabuk hoşlanır. Bu alışılmışın dışında bir şey değil."

"Jay! Lee Heeseung'dan bahsediyoruz! Nasıl bu kadar sakin kalabiliyorsun?"

Lee Heeseung'ı, Decelis'te tanımayan öğrenci ve öğretmen yoktu. İlk bakışta harika bir öğrenci gibi görünebilirdi gözünüze; her aldığı derste birinciydi, bir günlüğüne bile devamsızlığı yoktu falan filan. Ancak bu "mükemmel oğlan" maskesinin ardında yatan gerçekleri Jungwon adı gibi iyi biliyordu. Lee Heeseung, iyi bir insan değildi. Kötülüğün vücut bulmuş hâliydi o kaba, soğuk ve arsızdı.

Koridorda karşısına çıkarsanız üstünüzden geçmekten çekinmezdi, ki kendisinin bunu deneyimlediğini göz önünde bulundurursak — Jake bunu en iyi bilen kişilerden biri olmalıydı. Hiç arkadaşı yoktu, Jungwon şimdi düşünüyordu da Jake onunla konuşmaya başlamadan önce onu daha önce hiç bir başkasıyla görmemişti? Ne tür bir insanın hiç arkadaşı olmazdı biliyor musunuz? Kötü insanların.

Jungwon'ın teorilerine göre Heeseung'ın Jake ile geçirdiği bu ufak zamanlardan kazandığı bir çıkarı olmak zorundaydı, aksi takdirde Jake ile ne tür bir bağları olabilirdi ki? Jungwon bu "hoşlantı" olayına inanmıyordu. Büyük ihtimalle Heeseung, kafeteryada Jake'i besledikten sonra onu lavaboya götürüp penisini falan yalattırıyordu. Aksi takdirde bu gördükleri imkansızdı.

"Çünkü Jungwon," Jay sonunda Jungwon'ın neden kapalı alanda takıyor olduğunu bir türlü kavrayamadığı güneş gözlüğünü çıkarıp masaya bırakmıştı, "Jake endişelenmememizi söyledi. Arkadaşına güvenmiyor musun?"

"Evet ama bu iki hafta önceydi!" Jungwon savundu, "Bize sadece Heeseung ile biraz uğraşacağını söylemişti, ağzına düşeceğini değil!"

Jungwon daha dünmüşçesine iyi hatırlıyordu Jake'in yanlarına geç geldiği o günü, "Lee Heeseung'ı ne kadar itebilirim öğrenmek istiyorum." Sarışın oğlan yüzünde Jungwon'ın günahkar olduğuna inandığı bir gülümsemeyle konuşmuştu, bununla beraber yanındaki Sunghoon'ın havaya bıraktığı umursamaz kahkaha da bahsedilmeye değerdi.

"Belki de hâlâ görevdedir." Jay önerdi, pekâlâ, belki gerçekten de Jake eğlenmesini sonlandırmamıştı ve tüm bunlar bir roldü. Fakat Jungwon yine de endişelenmeden edemiyordu, Jake ya dehşet verici şekilde iyi bir oyuncuydu ya da gerizekalının teki. Ve son bir aydır yaptıkları provalara bakacak olursak ikinci seçenek daha inanılası geliyordu.

Jay'in bu konudan sıkıldığının farkına varan Jungwon nefesi ardından, "Heeseung bir şeyler planlıyor olmalı..." diye mırıldandı kendi kendine. Gözleri tekrardan karşı masadaki ikiliye kaydı, Jake elindeki puding kaşığına dişleri arasında eziyet ederken Heeseung onu gülen gözlerle izliyordu.

Doğru olmayan bir şeyler vardı ve Jungwon delicesine Sherlock Holmes'u oynamak istiyordu.

omuz | heejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin