Her kese merhabalar.Yaklaşık bir iki gün içinde kitabımızın arkadaşlık etiketinde bir yer tutduğunu gördüm.Bu haber beni ne kadar mutlu etdi inanamazsınız.Şu an yanılmıyorsam 609-cu sırada olamamız lazım.Bu beni çok mutlu etdi.Bu bölüm bunun şerefine biraz karakterimizin geçmişine çok kısa bir yolculuk yapıcaz.Karakterimizin geçmişini kapalı perdeler arasından yavaş-yavaş çıkaracağım.Hadi o zaman başlayalım.
---
4.bölüm-Kapatma kitabı
Umut belkide gelecek sayfadadır.
Hani konuşmaya başlarsında kimsenin seni dinlemediğini fark etdiğinde surarsın ya,ben tam o hissi yaşıyorum.O kadar değişik bir hisdi ki anlatamam.Evet,lafım dinlenmişdi,ama fikirlerim aşağılanmışdı.Beni kimse dinlemese,dinlemek istemese bu kadar gururuma dokunmazdı. Yalnızlığın boşluğunda oradan-oraya savrulurken yanımda bulduğum o kişiler beni dinlemişdi evet lafımı kesmemişdi ama,içlerinden biri,fikirlerimi aşağılamışdı.Ona bir nefes kadar yakınken, bir kaf dağı kadar uzak hiss etmek çok zordu.Onun o kişi olması beni dahada kötü hiss etdiriyordu.Tanıdığım Ayaz bu kadarmı hissizleşmiş,bu kadarmı duygusuz olmuşdu.O nasıl bu hale gelmişdi.Gözlerinin içi gülen o çocuk bu hale gelmişdise,ben ne hale gelicekdim kim bilir. Beni tanıyacakmıydı ki?Bilmiyordum.Tek bildiğim ona ihtiyacımın olduğu.O beni tanımıyordu tanımayacakdı.Ama ben vaz geçmeyecekdim.Bu kadar çabuk pes etmeyecekdim.Umut belkide gelecek sayfadaydı.Kapatma kitabı nolursa olsun.Her şey karanlıktan çıkacakdı.Belki sabah, belki sabahdanda yakın.
Bahçede bankta oturub düşünüyordum.Sertmi davranmışdım,doğru olan bu muydu? Yolumu kaybetmişdim.Beni bu kadar üzen çocukken yaşadığım bir olaya tutunmamdı.Bir kez daha umutlanmış,bir kez daha yere çakılmışdım.
(13 yıl önce)
Bahçede oturmuş bekliyordum.Gecenin bir vakti.Hayatımın belkide en güzel zamanı o zaman olmalıydı.Çünki 2 dakika sonra ben doğmuş olacakdım.Ama o zamanın hiç gelmemesini,hatda hiç doğmamış olmayı istiyordum.Keşke,keşke bu zalim dünyaya hiç gelmeseydim.Keşke bu gün doğum günüm olmasaydı.Keşke doğmadan önce hayatımı seçme şansım olsaydı o zaman her şey farklı olurdu.
"Selam küçük doğum günü kızı.Geç kalmadım değilmi?"
Ayaklarımı göğsüme yaslamış,kafamı üzerine kapatmış,ellerimle ayaklarımı sarmışdım. Ağlayamıyordum.Ağlamak,tir-tir titreyene kadar ağlamak istiyordum.Ama olmuyordu işte tek bir damla gözyaşı bile gelmiyordu.Gözlerim kan çanağı ama ağlayamıyordum.Ağladıkdan sonra kiprikler güzelleşir,gözler ferahlardı.Ağlarken gülen insanlar vardı.Ben onlaradan değildim.Çok güçsüzdüm.6 yaşındaki bedenim tüm bunları kaldıramıyordu.
Kafamı kaldırdığımda karşısında mahvolmuş bir Aysu gördü Ayaz.O benim kan kerdeşimdi.Beni anlayan tek insandı.Niye böyle olduğumu,ne hiss etdiğimi hiç sormadan anlayan insandı.Beni bu cehennemden kurtaracakdı.Çocukdum,onun kendi cehenneminde nasıl yandığıından haberim yoktu.Onunda başka bir cehennemde kavrulduğunu bilmiyordum.
"Doğum gününe ağlayarak girme.Bütün bir yıl ağlarsın." Kafamı alıb göğsüne yasladı.Kafamı okşamaya başladı.Bu bana o kadar iyi geliyorduki.
"Zaten ağlayamıyorum.Haklılar duygusuzum.Duygu yok bende.Yaşamayı hak etmiyorum.Bu dünyada duygusuz insanlara yer yok Ayaz."
"Bende ağlamıyorum.O zaman bende duygusuzum.Ayrıca duygusuzlarda yaşar."
"Sen buna yaşamakmı diyorsun Ayaz."
Bir kaç dakika susdu.Artık 7 yaşım vardı.Ama ben çocuk değilim.Ben çok önceden büyümüşdüm.Daha doğmadan büyümüşdüm.Bu hayat beni büyütmezdi,o yüzden ben doğmadan önce büyümüşdüm.
"Beni kurtarma Ayaz.İstesende kurtaramazsın."
"Kurtaracağım merak etme.Senide,senin içindeki o hayatını yaşayamayan çocuğuda kurtaracağım."
Aradan biraz geçdi.Kendime geldiğimde Ayaz ayağa kalkdı.Bunun anlamı yürüyüşe çıkmakdı. Birlikde yavaş-yavaş yürüyorduk.Eğer bizi bulsalardı bu gece belkide bizim görüşeceğimiz son gece olacakdı.Bir hediye mağazasının önünden eğilerek geçtiğimizde,gözüme bir kolya takıldı.O kadar güzeldiki benim yaşıma pek uygun değildi,biraz büyük olurdu ama çok güzel yakışacağını biliyordum.
"Onumu istiyorsun."
Gözlerimi ayırmadan kafamı salladım.O kadar büyülenmişdim.
"Bence bir hediye almak saçma bir şey.Hediye o kişiye ne kadar değer verdiğini gösteremiyor. Benim sana verdiğim deyerle,senin bana verdiğin deyer aynı değil.Dolayısıyla aynı şeyleri almak mantıklı değil.Kimseyi bir başkası gibi sevmemeli insan...Çünki kimse bir başkası değil.Sen özelsin,senin hediyende özel olmalı."
"Para harcamamak için bahane arama."
"Aysu!"
İşte o ses,kabusum olan,her duyduğumda kalbimin ritmini hızlandıran o ses.O sesi duyduğumda ayrılamam gerekdiğini anladım.
"Eğer 2 dakika içinde burda olmassan seni bulursam napıcağımı tahmin ediyorsundur.Sakın saklanayım deme bulurum!"
Hızlıca Ayaza doğru döndüm.Git der gibi bakıyordu.Gitmessem başıma ne geleceğini biliyordum.Ama gitmek istemiyordum.Son hatırladığımsa beni gördüğünde ışık hızında yanıma doğru geldiği.
(Günümüz)
Bir anda uyandım,sanki o anı hatırlamak istemiyordum.
İşte bu yüzden Ayaza böyle söylemişdim. Ona onun gibi cevap vermişdim.
O konuşmaları düşünürken fark etmediğim bir şey fark etdim.Ben onun,oda benim cevabımı vermişdi.Ne kadar salakdım.Nasıl fark etmemişdim böyle.Şimdi niye böyle yaptığını fark etmişdim.Belkide kendi-kendime gelin-güvey oluyordum.Belkide.
O an karar verdim.Nolursa olsun kitabı kapatmayacak sonraki sayfayı umutla açacakdım. Belkide cevaplar sonraki sayfadanda yakındaydı,hem de çok yakında.
---
Evet karakterlerimizin biraz geçmişine döndük ama dediğim gibi onların geçmişinin şimdilik kapalı kalmasını ve daha çok günümüze uyğunlaşmak istiyorum.Ve evet 4 bölümdür okulun ilk gününü yaşıyoz.Biraz hikaye ağır ilerliyor ama zamanla hızlanacağına inanıyorum.Yeni bölüm bir sonraki hafta gelicek.O zamana kadar hoşçakalın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimizden biri
Teen Fiction7 milyar insan arasından birinin hikayesi.Bu bir başlangıç hikayesi.