Her kese merhabalar.Aslında baya uzun bir süredir bölüm atmıyordum sebebi ise Türkiyede asrın felaketi olarak bilinen deprem.Açıkcası orada insanlar kurtulmak için çırıpınırken bölüm yazmak içime sinmedi.Bu konuda sonda detaylıca konuşucam.Burada deprem zedelerden bahs edib sonra bölüme geçmek saygısızlık olur diye düşünüyorum.O yüzden sona sakladım. İyi okumalar oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
---
11.Bölüm-Geçmişin İzleri
"Polise haber versek mi?"
---
Evet çocukluğumun kabuslarından biri tam karşımda durmuş pişkin pişkin sırıtıyor.Tabi siz onu daha tanımıyorsunuz ama ben onu çok iyi tanıyorum.O günleri,bana yaşatdıklarını asla unutmadım,unutamam.Yaşadığım acı,travma ve daha nice şeyler.O kadar çok şey yaşadım ki bazen "Bunları nasıl kaldırdım ben?" diye sorguladım kendimi.Çok şey yaşadım hem de çok fazla şey.
"Senin ne işin var burada?" diye sordum sinirli bir şekilde.
"Seni özledim.Olamaz mı?"
"Olamaz.Defol hayatımdan!İstemiyorum seni.Sağımda,solumda,yanımda hiç bir yerde.İstemiyorum seni!" diye bağıyordum.Ama bağırmam nafileydi.Onu görmek bana eski günleri hatırlatackdı,acı çekdirecekdi.Ben bunu istemiyordum.Hem de hiç.
Başım dönmeye başladığında Sibel'in beni yatağa oturtduğunu gördüm.Gözüm kararıyordu.Hiç bir şey net değildi.Her şey simsiyahdı.Kalbim gibi,ruhum gibi,aklım gibi.
Ben bunları yaşarken o Sibel'i başdan aşağı süzmekle meşguldu.
"Aysu bizi tanıştırmayacak galiba.Neyse önemli değil ben kendimi tanıtayım.Ben Su,Aysu hanımın çocukluk arkadaşıyım.Sende şu meşhur Sibel olmalısın değil mi?
"Meşhur derken?" dedi Sibel gardını alarak.Oda ondan hoşlanmamışdı galiba.
"Hiç usul adab nedir bilmiyorsun galiba.En azından bir merhaba demekten yoksun musun?Ailen seni hiç iyi yetiştirememiş anlaşılan.Artık hangi ailen bunu yapamadı orasını bilemem."
"Ailem hakkında böyle konuşamazsın!"
"Küstahsında.Nasıl konuşacağımı sana soracak değilim.Karşındakinin kim olduğundan haberin bile yok anlaşılan.Önemli değil ben sana öğretirim.Ha eğer öğrenmemekte ısrar edersen dikkat etde ayağımın altında ezilmeyesin.CANIM!"
Odadan hışımla çıktı.Benim aklımdaysa söyledikleri vardı.Sibel'i daha doğrusu ailesini nereden biliyordu.Yıllardır beraber olduğu arkadaşları bile bu konudan habersizken o nasıl bile bilirdi ki.
"Kim bu?Kendini ne zann ediyor!"
"Ona bulaşma Sibel.Gerektiğinde çok zalim ve acımasız ola biliyor."
Sibel konuşmak istiyordu.Aklında binlerce soru vardı farkındaydım.Ama şuan olmaz.Şuan bir enkazdan farksızım.Sebepsiz yere kolonleri kesilmiş bir bina gibi bir anda tuzla buz oldum. Enkaza döndüm.Bu enkaz ne zaman toparlanır emin değilim ama tek bildiğim geçmişim peşimi bırakmıyordu.Bırakmayacakdı.
"Aysu kötü olduğunu görüyorum ama en azından bir şey söyle.Belki konuşmak iyi gelir."
"O bütün sevdiklerimi aldı benden Sibel.Sizede bunu yapmasını istemiyorum.Lütfen daha fazla soru sorma.Sadece şunu bil yeter.O kötü biri.Acımasız.Cani.Ondan uzak durun.Şu an için tek bilmen gereken şey bu.Fazlası değil."
Daha fazla sormadı.O kiyafetlerini yerleşdirmeye koyulurken ben en iyi bildiğim şeyi yaptım.Kaçtım.İlacımın yanına.Olanı biteni tek bilen kişinin yanına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimizden biri
Teen Fiction7 milyar insan arasından birinin hikayesi.Bu bir başlangıç hikayesi.