12.Bölüm-Gizli Kalmış Gerçekler

8 2 8
                                    


Hepinize merhabalar kuşlarım.Uzun bir aradan sonra yine sizlerleyim.Sonunda bölümü yaza bileceğim.Haftalardır denesemde bir türlü yazamadım.Kısmet bu güneymiş.O zaman yeni bölüme geçelim.

---
12.Bölüm-Gizli Kalmış Gerçekler

"O benim babam."

---

Sınıfda konuşan bu 2 kızı gördüğüm andan bu yana kendimde değilim.Duyduklarım gerçek olamaz değil mi?Babam bir mafya olamaz değil mi? O kadar kötüydüm ki daha fazla burada duramazdım.Sınıfa girib onların yüzüne bile bakmadan çantamı alıb çıktım.Koridorda bana bakan gözleri görmezden geldim.Kendimi dışarı koşar adım atdım ve aynı hızla koşarak okulun kapısına doğru yöneldim.Ayaklarım istemsizce hareket ediyordu.Takii arkamdan birinin bağırmasını duyana kadar.

"Aysu!Aysu bekle nereye?" dedi Rüzgar.Arkamı döndüğümde nefes nefeseydi.

"Rüzgar?" dedim şaşırmış bir şekilde.

"İki saatdir sana sesleniyorum.Beni duymuyorsun.İtiraf etmeliyim çok hızlısın.Seni durduracağım diye ciğerlerim çıktı.Bu ne hız." dedi tek nefesde.Yorulduğu belliydi.

"Nereye?" dedi nefes nefese.

"Eve.Burada daha fazla duramam."

"Neden,ne oldu?"

"Sınıf-" lafımı yarıda kesib etrafıma bakdım.Her kes bize bakıyordu.Burada söyleyemezdim. Zaten anlatmayada halim yoktu.

"Şuan söyleyemem Rüzgar.Burası çok kalabalık.Öğlenden sonra bir yerde buluşalım.O zaman anlatırım."

Daha fazla konuşmadan arkamı döndüm ve okuldan çıktım.Yurda doğru yürüyordum.Su şuanda okuldaydı.En azından o gelene kadar rahat ola bilirdim.Sibel'i orada bekleyecektim.

Yurda girer girmez üzerimi değiştirib rahat bir şeyler giydim.Yatağa uzanıb tavanı izlemeye başladım.Aklıma sınıfda duyduklarım geldi.Bu söylenenler doğru muydu?Acaba o kişi gerçekten benim babam mıydı?Sorular,sorular,sorular.Bıkmıştım artık bu cevapsız sorulardan. Ayağa kalktım ve bir cesaretle bilgisayarı açıb google'da babamın adını aratdım.Bunu yaptığıma pişman olucakdım ama o an sağlıklı düşünemiyordum.Ve işte karşıma çıkan o manşetler

"MAFYA BABASI ONUR KAYA GERİ DÖNDÜ."

"AZILI SUÇLU ONUR KAYA SAHALARDA."

"AZILI MAFYANIN SUÇ ORTAĞI KENDİ KIZIMI?"

Teker teker hepsini okudum.Çoğunda aynı şey yazıyordu."Yıllardır bir sır olarak saklanan Onur Kaya geri döndü.Eskiden 214 tane cinayet,binlerce defa uyuşturucu kaçakcılığına bulaşmışdı.Onur Kaya tarafından öldürülen insanların cesetlerinin üzerinde tam da kalbine denk gelecek şekilde X işareti kazılı olduğu görüldü.Bundan 2 hafta önce bir depo yangını sırasında bulunan cesetinde üzerinde X işareti vardı.Bu da akıllara şu soruyu getirdi. Onur Kaya geri mi döndü? Peki ya niçin? İntikam içinmi? Yoksa kızı içinmi? Yoksa yarım kalmış bir şey içinmi? Bunu zamanla göreceğiz."

Okuduklarım karşısında gerçeklik algımı kaybetmişdim.Uzunca bir süre haraket edemedim. Görmeden inanmazdım.Asla inamazdım.

Manşetlerden çıkıp videolara bakmaya başladım.Sadece suç ortaklarının resmi vardı.Onur Kaya'la ilgili hiç bir görsel göremedim.İşte bu biraz ümitlenmeme sebep olmuşdu.Sonuçda dünyada babamadan başka Onur Kaya'da ola bilirdi.İsim benzerliği denilen bir şey var.

Bu düşüncelerden beni arındıran bir kapı sesi oldu.Refleks olarak arkamı döndüm.

"Sibel?" dedim şaşırarak.Saate baktığımda gelmemin üzerinden baya bir zaman geçtiğini gördüm.3 saatden fazla.Resmen 3 saatir araştırma yapıyormuşum.

"Üzerimi değiştirib kafeye gidiyorum.Bu gün ilk iş günüm.Orada konuşuruz." dedi sadece ve kiyafetlerini alıb banyoya girdi.Hazırlanmam gerekiyordu.Ayağa kalkıb dolabımı açdım. Kısa bir göz gezdirdikden sonra gri renkde bir pantalon siyah bir kazak ve gri renkdede bir ceket aldım.Hızlıca üzerimi değiştirdim.Ayağıma convers'mi giyerken artık Sibel'de hazırdı.Oda siyah bir kot pantalon üzerine yeşil bir kazak giymişti.Beyaz aykkabılarıyla birlikde oldukca güzel gözüküyordu.

Yurtdan çıkıb kız kıza sohbet ederek ilerliyorduk.Konuşurken bir yandanda acaba anlatsam diyemi düşünüyordum.Sonuçda o kişi babam olmaya bilirdi.Ama ola bilirdi.Her şey ola bilirdi.

"Aysu.Aysu."

"Ha? E-Efendim Sibel?"

"Ohooo ben iki saatdır havayamı anlatıyom ya."

"Özür dilerim dalmışım.Bir şey aklıma takıldıda."

"Aklına takılanı boş verde sağına bak.Harika bir manzarayı kaçırıyorsun." Sağıma döndüğümde gördüğüm manzara karşısında büyülenmişdim.Kos koca bir göl ve gölün etrafını çevreleyen ağaçlar vardı.Sonbaharda olduğumuz için ağaçların yaprakları sararmış ve ya kızarmış yerde ve gölün üzerinde yapraklar yüzüyordu.O kadar harika bir manzaraydı ki içimden fotoğraf çektirmek geldi.

"Sibel bence bu anı ölümsüzleştirelim." Sibel dünden razı bir şekilde telefonunu çıkardı. Sanki saatlerdir bu anı bekliyormuş gibi mutluydu.Gölün kenarında bir sürü güzel resim çektirmişdik ve belki 10 belkide 20 dakika boyunca gülüb eğlenmişdik.

"Aşırı güzel oldu.Keşke Ayaz'la Rüzgar'da burada olsaydı." dedi Sibel bana bakarak.

"Evet bunu kaçırıdıklarına üzülecekler."

"Acaba onları fotoğrafamı shoplasam?" dedi Sibel gülerek.

"Hayır bırak kalsın.Bizimle gelmediler.Kendileri kaybeder."

"Haklısın."

O güzel manzarayı geride bırakıb yaklaşık 30-40 metre ötedeki kafeye doğru yürüdük.Kafe çok güzel gözüküyordu.Ama beni asıl sevindiren gölün buradan görünmesiydi.Yazın buranın müdavimi olacağıma emindim.

İçeri girdiğimizde Rüzgar ve Ayaz'ı gördüm.Yanlarına gidib oturduğumda kısaca selamlaşdık. Onlar kendi aralarında konuşuyor bende onları dinliyordum.Takii Sibel kahveleri getirene kadar.

"Kahvelerde geldi!"

Hepimiz birer kahve alıb havadan sudan okuldan konuşmaya başladık.1 kaç saat bundan öncesine bakarsak şuan daha iyiydim.Bu anı bozmak istemiyordum.Düşüncelerimden beni sıyıran Rüzgar oldu.

"Aşkım sen çalışmıyor musun?"

"Vardiyam daha başlamadı." Uzun bir süre sessizlik oldu.Sessizliği bozan Ayaz oldu.

"Madem kadro tamam,anlat o zaman Aysu.Ne oluyor?" dedi ciddi bir şekilde.Hiç bir şey söylemedim.Telefonumu elime aldım.Önce manşetleri sonrada haberleri açıb onlara gösterdim.

"Eee bize bunu niye gösterdin?" dedi Rüzgar.Sibel gibi o da ne olduğunu anlayamamışdı. Ancak Ayaz anlamışdı biliyordum.Ayaz'a baktığımda kafamı iki yana salladım.Söylemek istemiyordum. Bir katilin kızı oldğumu söylemek istemiyordum.

Ayaz elini kaldırıb elimin üzerine koyunca gözlerine baktım.Anlatmamı istiyordu.Bana "yanındayım" diyordu.Söyleyecek cesaretim yokdu ama o an her şey değişti.Tıpkı bu sabahki gibi bir cesaret gelmişdi bana.Söyleyecekdim.Emin olmasamda bilmek onlarında hakkıydı.

"Emin değilim ama...O benim babam." dedim gözlerim dolerken.İkiside çok şaşırmışdı.Benim ise aklımda tek bir soru vardı.Bu yolda arkadaşlarımı kaybedermiyim?

---

Evet bir bölümün daha sonuna geldik.Bu bölüm biraz kısa oldu.Gelecek bölüm sözüm olsun daha uzun yazacağım.Sizi seviyorum.Hoşçakalın kuşlarım. :)





İçimizden biriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin