12! ateş söner

1.4K 196 106
                                    

Okulun son günü her yıl olduğu gibi doğal bir kaos tarafından ele geçirilmişti. Ders saatleri içinde bile sınıfta tutmak mümkün değildi öğrencileri. Hem hava sıcaklığı hem de tatil heyecanı içlerine inanılmaz bir enerji yüklemiş gibiydi. Bugün itibariyle son sınıfa geçenlerde bir burukluk ve gerginlik seziliyordu sadece ama onlar bile günün enerjisine karşı koyamıyordu.

Öğretmenler de en az öğrenciler kadar hareketliydi karneler dağıtılırken. Gülüşüyor, şakalaşıyor, öğrencileri ve meslektaşlarıyla yüksek sesli sohbetlere katılıyorlardı. Öğretmenler odası açık camların serinletemeyeceği kadar kalabalık ve boğuktu ama bu gülüşleri söndürmeye yetmiyordu. Eşyalarını toplarken birbirlerine laf yetiştirmekten geri durmuyorlardı.

Bir tanesi biraz hızlı toparlanmıştı. Park Seojoon kendisine uzatılan her çay fincanını kabul etmişti o gün, sıkışmıştı iyice. Öğle yemeğinde de kendisine uzatılan her şeyi itiraz etmeden almayı planlıyordu, bu yüzden yer açmalıydı. Elinde çantası ve ceketiyle öğretmenler tuvaletinin kapısından girdiği sırada o an çıkmakta olan Kim Taehyung'a rastladı.

Taehyung adamı görür görmez duraksadı ve gözlerini kaçırdı. İster istemez eli ağzına gitti, ceketinin ucuyla dudağının kenarını sildi. Burnunu çekti ve dikleşip tekrar Park Seojoon'a döndü. "Merhabalar." dedikten sonra başını eğip yanından geçmeye çalıştı. Adam ona izin verse de arkasından seslenmeyi ihmal etmedi.

"Merhaba, merhaba. Öğle yemeğinde görüşürüz Kim Taehyungssi!"

Taehyung ona açıklama yapmadı, tekrar başıyla selamladı ve ilerlemeye başladı. Koridorun sonuna ulaştığında, müdürün kapısını tıklatıp içeri girdi. Müdürün odası öğretmenler odası kadar toplanmış görünmüyordu, ne de olsa idareci olarak okula gelmeye devam edecekti. Bu sebeple kendisi biraz huysuz olurdu okulun son günlerinde, onun da tatil istediği belliydi. Öğretmenler müdürün bu hallerini yıllar önce fark etmiş ve keyfi biraz yerine gelsin, tatilde onlara ek işler yüklemesin diye son gün için bir öğle yemeği geleneği başlatmışlardı. Hiç bu geleneği bozup yemeği kaçıran öğretmen olmazdı, Taehyung bu durumun bugün değişeceğini söylemeye gelmişti aslında.

"Müdür Bey, iyi günler. Nasılsınız?" dedi kapının yanında dikilip ellerini arkasında birleştirirken. Masanın arkasındaki adam birkaç kağıdı bir dosyaya koymakla meşguldü, Tahyung'a dönmeden cevapladı.

"İşler güçler Taehyungssi. Sizler nasılsınız?"

"Aslında pek iyi değilim. Bir süredir midem kötü, sanırım biraz bozdum. Öğle yemeğine gelemeyeceğimi söyleyecektim." Müdür epey huysuz ve memnuniyetsiz bir ifadeyle başını kaldırdı. İtiraz kabul etmeyen bir tavırla konuşmaya hazırlandığı belliydi ama konuşmadan önce duraksadı. Gözleri Taehyung'u süzdü baştan aşağı, yüzünde biraz daha oyalandı. Başını aşağı yukarı salladı sonra.

"Bir de diyecektim ki... Müsaade ederseniz bugün erken ayrılmak istiyorum. Derslerim bitti, sabahtandı. Öğrencilerle de vedalaşıp tatil ödevlerini verdim ve gerekli şeyleri söyledim. Yaz tatilinden önce hepimizin burda çıkışa kadar kaldığını biliyorum ama-"

"Sorun değil. Çıkabilirsiniz. İyi tatiller Kim Taehyungssi." Taehyung bir saniye kalakaldıktan sonra doksan derece eğilip selam verdi ve odadan çıktı. Tekrar öğretmenler odasına girmek istemedğinden eşyalarını laboratuvarda bırakmıştı, doğruca oraya gitti.

Öğlen güneşi başının üstünü yakarken durağa yürüyordu Taehyung. Vücut sıcaklığı artarken mide bulantısının da yine bastırmaya başladığını fark etti. Aklına müdürün beklenmedik anlayışı geldi yine, ne kadar kötü göründüğünü merak etti.

we started the fireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin