15! beklemek cehennemdir

1K 150 85
                                    

Yağmur yağıyordu. Gün boyu, yağmur neredeyse hiç durmamıştı ve Jungkook evden hiç çıkmamıştı. Bir haftalık tembellik sonrası evini köşe bucak temizlemiş, biriken sınav kağıtlarını nihayet okumaya başlamıştı. Aklını meşgul eden düşünceler olmasa işlerini daha da çabuk bitirebilirdi elbette. Ama bulaşıkları yıkıyor, sonra yağmuru izliyordu. Ütü yapıyor, kendini birden dar bir sokakta etrafı tanıdık bir beden tarafından sarılmış bir şekilde buluyordu. Kitaplığın tozunu alıyor ve aynı andan aklının içinde konuşup duran Taehyung'u dinliyordu.

Bir şekilde kendisini okul koridorlarında Kim Taehyung'tan kaçarken bulmuştu. İstediği bu muydu emin değildi ama kesinlikle yapması gereken şey buydu. Onunla bu saatten sonra konuşamaz, yan yana gelemez, gözlerine bile bakamazdı. Zaten gözlerine bakması gerekmiyordu. Bakamazdı, onunla ilgili düşünceler geçiremezdi zihninden. Yaklaştığını kokusundan anlamasına gerek yoktu ya da ona anlattığı kendi hayatıyla ilgili detayları aklının köşelerine kazımasının bir manası yoktu. Boşunaydı, çoğunluk olarak da iğrenç şeylerdi bunlar. Üstelik tüm bunlar Taehyung'un ona olan tavırları ile netleşmişti. Umurunda değildi belli ki. Kim Taehyung hayatına devam ediyordu, kendi hayatı dibe çökmüştü oysa.

Nihayet bir şeyler yedikten sonra kalan sınav kağıtlarının başına geçti. Bir şekilde aklını dağıtması gerekiyordu. Gözlerini her kapattığı an kendisini koltuğun önünde, rezil bir vaziyette görüyordu. Ne bu utancı atabiliyordu içinden ne de bununla yaşayabiliyordu. Durdu, durmaya çalıştı ve kağıtlara odaklandı.

Öğrencilerle bir roman okumuşlardı, sınavda bununla ilgili soru sormuştu. Diğer sorulara nazaran ucu açık olduğu için üzerinde daha fazla durmaya çalışıyordu. Öğrencinin yanıtını okudu içinden.

"Karakterlerin yaşayış tarzlarına bakıldığında romanın tek düze gideceğini düşünmüştüm ama böyle olmadı. Özellikle kitabın ikinci yarısında olaylar beklenmedik haller alınca karakterler de hem buna ayak uydurmak zorunda kaldılar hem de bu zamana kadar baskıladıkları benlikleri açığa çıktı. Benjamin'in aşkının peşinden gideceğini hiç beklemiyordum. Onun yanı sıra Victoria bu aşka daha sadık gibi gözüküyordu. Ama dönemin şartları, toplum baskısı ve tıpkı bir kural kitabı varmış gibi yaşamak en sonunda ikisinin de cesur olmasını sağladı. Benjamin toplumdaki yerinin ne olduğuna bakmadan aşkına sahip çıktı, Victoria ise soyadına sırt çevirdi. Çünkü ne olursa olsun, bu aşk yaşanmalıydı."

Jungkook kağıdın üst sağ köşesine "A+" yazıp masadan kalktı. Pencereyi açıp bir sigara yaktı.

Onca roman, hikaye okumuştu. Haddine olmadığını düşünerek kendisi de yazmıştı. Aşka dair, sevgiye dair. Yine de hiç birinde bu denli bir çaresizlik sezmemiş, hissetmemişti. Tüm o zorlu öykülerde bile bir şekilde aşk var oluyordu. Oysa bu yaşadığı, asla sonu olmayacak bir arsız hayalden ibaretti. Aşk demeye asla dili varmazdı zaten, asla dillendiremezdi bunu. Bir sapkınlık, boşluğa düşme, hormonlarının yanlış çalışması. Ancak böyle tanımlayabilirdi. Oysa her gece Taehyung'un ona olan küçük dokunuşlarını tekrar hissetmek adına daldığı uykuları unutuyordu. Kulağında hep onun sesi, onun tınısı geziniyordu. Yemek yerken, öylece otururken dahi aklının bir köşesindeydi. Bu, inkarlar çetelesi tutulsa bile gerçeklği apaçık olan bir şeydi.
Jungkook için Taehyung'a aşık olma düşüncesi, ömrünün geri kalanını kırk kilitli zindanlarda geçirmekle eşti.

Jeon Jungkook'un bu düşünceleri onu zindanda bırakan asıl korkuluklar olmalıydı. Tüm kaçış çabaları düşünülünce pazartesi sabahı ilk karşılaştığı kişinin Kim Taehyung olması başka bir sebeple açıklanamazdı çünkü.

Öğretmenler odasının kapısından girdiği anda gözleri Taehyung'unkilerle karşılaşmıştı. Beklemiyordu böyle bir buluşmayı çünkü haftalardır kaçışında oldukça başarılıydı. Sabah sabah kalbini tekleten bu ana fazla anlam yüklememeyi seçmişti bu yüzden. Gözlerini kaçırırken kendisi de yine kaçabilir sanmıştı, günün geri kalanında Taehyung'u görmeyeceğine inanmıştı.

we started the fireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin