Yunho
Sonunda eve gelebilmiştik. Yolculuk benim için oldukça güzel geçse de, yine de Seonghwa'ya o kadar yakın olmak güvenli değildi.
Şu an koltukta oturmuş, benim odamda, benim yatağımda olan, Seonghwa'yı düşünüyordum. Koca evde sadece ikimiziz ve halihazırda o benim yatağımda...
Kapının açılma sesi bütün evde yakınlandı. Uyumuyor muydu? Yolculuk uzun ve oldukça yorucu geçtiği, kulübede de doğru düzgün dinlenemediğimiz için uyur sanmıştım.
Yaklaştığını belli eden adım sesleri ve ardından arkamda duran bedeni. Arkamı dönmememe rağmen orda olduğunu hissedebiliyordum.
"Ne yapıyorsun?"
Beklemediğim bir anda gelen sesi beni irkitmişti.
"Korkutmadım değil mi?"
Gülümseyerek yanıma, az biraz uzağıma oturdu.
"Hayır. Oturuyordum bende öyle." cümle kurmakta bile zorluk çekmem beni savunmasız mı yapıyordu? Evet. Ona karşı.
"Beni de uyku tutmadı yanına geleyim dedim." bu cümle beni oldukça mutlu etmişti ama ortam bir tık gergindi. Bacaklarını kendine çekti. Kafasını dizlerinin üzerine koydu ve kollarını bacaklarına sardı.
Şimdi mi söylemeliydim? Yorgunluk yüzünden cesaretli hissediyordum. Belki de uygun zaman. Ah her neyse söyle gitsin işte Yunho.
"Seonghwa"
"Yunho"Aynı anda çıkan seslerimizdeki tek fark, benimkinin onun sakin sesine göre daha heyecanlı olmasaydı.
"Önce sen söyle" elimi önce onun söylemesini istercesine savurdum.
"Sana bir şey sorabilir miyim?"
"Elbette"
"Ailen. Onlardan hiç bahsetmedin."
Üstümdeki heyecan çekilip çok uzaklara gitti. Kaşlarım düştü. Nabzım dinginleşti.. Hatta atmıyor gibiydi. Dudaklarımdaki gerginlik çözüldü ve kendini bıraktı.
"Özür dilerim. İleri gittim sanırım"
Sesi sanki suç işlemişçesine endişeliydi. Bedeni dikleşti. Dizlerini indirdi ve oturduğu yerde doğruldu.
"Hayır.. Sorun yok..." derin bir nefes aldım. "Babam yüzünden annem bizi terk etti. Üst üste aldatmalara, dayaklara dayanamadı kadın. Anneme kızmadım. Çünkü haklıydı. O adamla yaşanmazdı. Tek hatası beni onla bırakmasıydı. Bana karşı babalık yaptığına hiç şahit olmadım. Sevginin yerini paranın tutabileceğini sanan bir insandı.. Tek amacım reşit olup yanından gitmekti. Öyle de yaptım. Sonralarda dayım beni buldu. Annemi bulamadığını, ama beni bulduğuna çok sevindiğini söyledi. Aslında paraya ihtiyacım yoktu. İhtiyacım olan birazcık sevgiyide sağolsun ki karşıladı. Bana babalık yaptı. Biraz onun yanında kaldıktan sonra taşındım. Hâlâ durmadan para gönderiyor, istemesem bile."
Seonghwa'nın yüzünü oldukça belli olan bir üzüntü kapladı. Gözlerinin önünden babasının geçtiğini hissedebiliyordum.
"Sana bunları hatırlatmamalıydım. Özür dilerim.." derin bir nefes verip yanına yaklaştım.
"Benden özür dilemene gerek olmadığını tahmini ne zaman anlarsın?"
Gözlerimin içine baktı. Üzgünlüğün dolu olduğu gözlerinin yerini garip bir utangaçlık almıştı. İşte o an fark ettim. Ona ne kadar yakın olduğumu.
Kendimi geri çekmek istedim. Bedenim ise gerçek duygularımı yansıtıp, kaskatı kesilmiş bir şekilde, gözlerine bakıyordu. Vücudumu bir ateş sarmıştı bile.
Nefes alış-verişlerim hızlanmaya başlayınca dudaklarımı kapadım ve seslice yutkundum. Hadi ben ona olan aşkımdan, ondan uzaklaşacak gücü bulamadım da. O neden geri çekilmiyor? Niye çekilmediğimiz hakkında bir soru ortaya atılırsa benim bir açıklamam var, ama onun açıklaması ne olacak?
Sanki sorularımı duymuşçasına cevabını verdi. Gözlerini kapadı ve dudaklarıma yaklaştı. Daha ne olduğunu kavrayamadan çekingen bir şekilde öptü beni.
Beni öptü...
SEONGHWA BENİ ÖPMÜŞTÜ?!
Çok kısa süren bir öpücükten sonra fal taşı gibi açılan gözlerime baktı. Ne yaptığını o an anlamış olacak ki onunda gözleri benimkilerle aynı büyüklükte açıldı. Yüzünü elleriyle saklayıp yanımdan gideceği sırada, yaşadığım şoktan çıkıp, kaçmasına izin vermedim.
Bedenini iki kolumun arasına alıp ellerimi koltuğun kenarlarına dayadım. Şu an tam olarak üstündeydim.
Yüzünü elleriyle saklamaya devam ederken sessizce konuştu.
"Bırak gideyim.. Zaten durum yeterince utanç verici." tek elim yüzünü saklayan ellerinin üzerine gitti.
"Lütfen saklama güzel yüzünü.. Utanma benden." bileklerinden tuttum. Yavaşça ellerini yüzünden çektim ve kafasının üstüne çıkarıp sabit tutmaya çalıştım.
Utançtan kızarmış, kırmızı mı pembe mi olduğunu çözemediğim yanaklarıyla bana bakmaya çalışıyordu.
Aramızdaki mesafeyi en aza indirdim ve dudaklarına doğru titrek bir nefes verdim.
"Seni seviyorum Seonghwa."
Bundan geri dönüş olmadığını anlayıp dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. Daha sonra kendini tekrar eden öpücükler. Bir an kendimi tutamayıp alt dudağını dişlerimin arasına alınca kıpırdandı.
Öpüşlerime karşılık vermeye başlayınca her şey derinleşti. Dilini de araya katınca elimin altındaki bilekleri istemsizce sıktım.
Sanki dünya durmuştu ve sadece ikimiz vardık. Birbirlerini şehvetle öpen iki insan.
Nefes almak için ayrıldığımız bir süre, altımda yatan bedeni inceledim. Başının üstündeki kolları, kızaran yanakları ve öptüğüm için şişen dudaklarıyla hiç te gerçekçi görünmüyordu. Sanki bir resim gibiydi.
Hayır hayır.. Hiç bir ressamın Seonghwa'nın yanaklarındaki rengi tutturabileceğinden emin değilim. Hem bir ihtimal tuttursalar bile, çizecekleri en ilahi kişiye bile bu kadar yakışmaz.
Seonghwa hareketlenmeye başladı. Galiba biraz uzun bir süre izlemiştim onu.
Yavaşça üstünden çekildim ve kalkmasına izin verdim. Birkaç kez boğazını temizledi.
"Şey.. galiba yatsam iyi olacak." ensesini kaşımaya başladı "saat geç oldu da." acaba daha ne kadar kızarabilir yanakları.
Arkasını dönüp gideceği sırada ayağa kalktım ve kolundan tuttum.
"Benimle-" göz bebekleri daha önceki kadar, hatta daha fazla büyüdü, kaçmaya yeltendi.
"Biraz hızlı gitmiyor muyuz?!"
Yüzümü sinsice bir gülümseme kapladı. Kendimi tutamayıp ufak bir kahkaha attım.
"Neden bahsediyorsun sen? Hahahahaha. Benimle uyur musun diyecektim. Sen ne zannettin." son cümlemi imalı bir şekilde söylemiştim.
"Ne zannedicem ya.. Asıl sen bir şey zannetmişsindir." arkasını dönüp adım atarken ben ise kıkırdıyordum. "Ben yatıyorum. Sende ne yaparsan yap. Gelir yanıma uyur musun, yoksa burda hayallere mi dalarsın orasını bilmem."
Odaya gidip kapıyı seslice kapattı. Daha ne kadar tatlı olabilirdi bu çocuk.
Bir dakika.. hayal demişken.. ne gibi hayallerden bahsediyor o.
"Hey! Seonghwa!"...
⑅⑅⑅⑅
Evet aylar sonra bölüm atabildim. Umarım hala okuyan bir kaç kişi vardır🥺. Yeni bölümün ne zaman geleceği hakkında kesin bir şey söylemem çünkü aşırı dengesizim. Ha bu arada daha bu hikayeye bile adam akıllı bölüm atamazken aklıma yeni hikaye fikirleri geliyor. Çıldırcam.
Oylayıp yorum yaparsanız çok sevinirim.
En yakın zamanda görüşmek üzere<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHRAMANIM ✧yunhwa✧
FanfictionArkadaşlarının zoruyla götürüldüğü bir gay barda hayatının aşkıyla tanışan Jeong Yunho başına bir çok bela alır.. Sen benim hikayemin kahramanısın Jeong Yunho... Ana ship ➪Yunhwa Yan shipler ➪Woosan, Minjoong, Jongsang Bazı bölümler smut içerir!