"Baba..."
Yunho'nun sesi kırılgan ve duygu dolu çıkmıştı. Ama kırılgan sesin arkasında bi o kadar da sinir vardı. O yüzden ağlamadı, ağlayamadı. Nasıl hissedeceğini bilemedi, zar zor tanımıştı zaten hayatını mahveden adamı. Gayet sağlıklı görünüyordu. Hiç merak etmiş miydi acaba Yunho'nun nasıl olduğunu?
Yaşlı adamın yüzü ise Yunho'ya nazaran her an ağlayacakmış gibi çaresizdi. Oğlunu özlemişti. Yıllar sonra bu kadar yakından görmek bile onun için bir lütuftu. Sarılmak istedi yavrusuna binlerce özürler dilemek, sevmek istedi. Oğlu tarafından sevilmek istedi.
Yunho'nun arkadaşları ve Seonghwa ise olayı tam kavrayamamışlardı. Yunho'nun babası bu adam mıydı?
"Babanı mı çağırdın bide" silahı hala sıkı sıkıya kavrıyor olan adam kıkırdadı. "Al şu ihtiyarı da gidin evinize."
Yunho'nun babası birkaç adım daha öne çıktı.
"Sana onları bırak dedim. Ne derdin varsa konuş benimle."
Seonghwa'nın babası, ona karışan ve kendinden daha yaşlı görünen, bu adam yüzünden sinirlenmişti.
"Senlik bi olay yok. Defol git. Arada kaynama." yaşlı adamın elindeki silah, hala oğlunu ve onun sevgilisini hedef alıyordu.
"Yaşadığım her şey zaten korkaklığımdan başıma geldi. O zamanda terk etmiştim oğlumu. Ama hayır, şimdi asla bırakmam onu. Onca yıl sonunda cesaretimi toplayabilmişken, şimdi döner miyim sanıyorsun?"
Yunho'nun gözleri doluyordu. Bunu fark eden Seonghwa, halihazırda tuttuğu eli daha sıkı kavradı. Yanında, burda olduğunu belli edecek şekilde yaslandı ona.
"Off boş boş konuşup canımı sıkıyorsun ihtiyar" silah bu sefer hedef değiştirmişti. "Ölmek istiyorsan çabucak söyle de işini bitireyim."
Etraftaki adamlar tektikte bekleyip herhangi bir emir için hazır duruyorlardı. Ortamdaki herkesin dikkatini, bi anda içeriye dolan daha fazla adam çekti.
İyi giyinimli bodyguard'lar, Yunho'nun babasının ve arkadaşlarının etraflarını çevreleyerek onları korudular.
"Adamların var ha? Tam olarak kimsin sen?" silahı hala tutuyor olan adam meraklıydı. Bu kadar kalabalık bir grup için tanınmışlık lazımdı. Dışarda daha fazlası olduğundan ise emindi.
Yunho ise odadaki herkesten daha çok şaşkındı. Babasını böyle adamlarla felan görmemişti. Sıradan bir iş adamı sanıyordu. Tamam. İllaki etrafında birkaç bodyguard olduğunu tahmin edebilirdi. Ama bu kadarı fazlaydı. Mafyaları andıran tarzları ise Yunho'yu daha büyük bir şüphenin içine sokmuştu.
Babasından nefret ettiği su götürmez bi gerçekti. Fakat onları burdan sadece bu adam çıkarabilecek ise susmalıydı. Şimdilik her şeyi ağırdan almalıydı. Önündeki, korkuyla etrafını inceleyen sevgilisine baktı. Her şey onun içindi.
"Buraya kan dökmeye gelmedim. Şimdi söyle bakalım, derdin ne? Para mı?"
Para sözcüğü kulaklarına dolan adamın yüzünü bir ışıltı kapladı. Daha rahattı. Silahı eskisi gibi sımsıkıya tutmuyordu. Bu adamın zengin olduğundan emindi. Fırsatları kaçırmamalıydı.
"Ben Chunghee. Nedense artık daha iyi anlaşacağız gibi geliyor Bay...?"
Silahını indirip daha barışçıl bir kişiliğe bürenen adam arkadaşça davranıyordu.
"Hajoon." şimdi anlaşılmıştı. Bu piçin tek derdi paraydı.
"Çocuklar indirsenize silahları. Misafirlere karşı böyle mi davranmayı öğrettim size?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHRAMANIM ✧yunhwa✧
Fiksi PenggemarArkadaşlarının zoruyla götürüldüğü bir gay barda hayatının aşkıyla tanışan Jeong Yunho başına bir çok bela alır.. Sen benim hikayemin kahramanısın Jeong Yunho... Ana ship ➪Yunhwa Yan shipler ➪Woosan, Minjoong, Jongsang Bazı bölümler smut içerir!