Altı genç yakın arkadaşlarının evinin önüne olabildiğincesine hızlı bir şekilde gelmişlerdi. Jongho ve Yeosang evden çıkmadan önce ne yapacaklarını bilemez şekilde diğerlerine haber vermişlerdi. Ve şu an burdaydılar. Endişe bedenlerini haince sarmış, kötü düşünceler yerlerini almıştı bile.
Merdivenleri çıkarlarken her birinin adımı binadaki sessizliği bozuyordu. Birbirlerinin nefeslerini bile duyabiliyorlardı.
Yunho'nun dairesinin önüne gelince donakaldılar. Yere serilmiş kapı onları şaşırtmıştı.
"Neler oldu burda.."
Hepsi birbirinden endişeli ve korkmuş görünüyorlardı.
Dairenin içine ilk bakışta bile kıyamet koptuğu belli oluyordu.
Kapının kırılması bir yana, içeri daha dikkatli baktığınızda görebiliceğiniz vazo kırıkları ve kan damlaları içlerinden bir şeyleri alıp götürmüştü.
San diğerlerinin arasından sıyrıldı ve hızlıca içeri atıldı. Arkadaşlarının başına bi şey gelmiş olmasının düşüncesi bile tüylerini ürpertiyordu.
Diğerleri de hışımla San'ı takip etti. Dairenin içindeki en belirgin şey sessizlikti. İnsanı olumsuz düşüncelere itebilecek bir sessizlik.
Ama salona doğru adımladıklarında sessizlikten daha kötü bir şeyi farkettiler.
Arkadaşları bacakları kendine çekilmiş bir şekilde yerde uzanıyordu. Yumruk yaptığı elleri fark ediliyordu. Sımsıkı ve kan doluydu.
Hepsi bir anda üşüştüler, saçlarının aralarına bile kanlar dolan çocuğun üstüne.
"Yunho iyi misin!!"
Her birinden gelen endişeli ve çıldırmış sesler ile çocuğu herhangi bir tepki için sarstılar.
Hongjoong ve Jongho onu yavaşça doğrultmaya çalışırlarken bi mırıldanma duydular ve duraksadılar. Ne dediğini anlamaya çalıştılar.
"Yapamadım." Neredeyse hiç bir duygu barındırmıyordu cümlesi. Çaresizlik ve tükenmişlik doluydu.
"Onu kurtaramadım. Kahramanı olamadım."
Gözleri boşlukta takılı kalmış çocuğu yeniden doğrultmaya çalıştılar ve kaldırıp bi koltuğa oturttular. Wooyoung sakinleşmesi için su verirken. Hongjoong sakince ne olduğunu söylemesini istedi.
"Yunho.. Babasının adamları mı?"
"Evet." Boşluktaki gözler yavaş yavaş her bir arkadaşını süzdü. Arkadaşlarınınkiler ile buluşan küreler yeniden dolmaya ve yüzü acının şeklini almaya başlarken başını öne eğdi.
Kendini teslim olmuşluğa hapsedecekken durdu. Bekledi. 'Ne yapıyorum lan ben' diye sordu kendine. Gözündeki yaşın yere düşmesine izin vermeden elinin tersi ile sildi akmaya hazır olan damlaları. Ağlamaya veya neler olduğunu anlatmaya vakit olmadığını anlayıp bacaklarının bile titremesine müsade etmeden yerinden kalktı.
Yüzündeki ve kollarındaki kanlar ise artık sıradandı. Derin bir nefes aldı. Arkadaşlarının şaşkın yüzlerine baktı.
"Hadi gidip sevgilimi alalım." burukça gülümsemişti.
Aradıkları Yunho'nun bu olduğunu bilen gençler gülümsedi ve doğruldular.
Yunho
Arabaya binene kadar 10'dan fazla kez sormuşlardı iyi olup olmadığımı. İyiydim. Seonghwa'yı kurtarınca daha iyi olacaktım. Şu an ki tek acım onu almalarına izin vermekti. Ama emin olun benim olanı geri almam çok uzun sürmeyecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHRAMANIM ✧yunhwa✧
FanfictionArkadaşlarının zoruyla götürüldüğü bir gay barda hayatının aşkıyla tanışan Jeong Yunho başına bir çok bela alır.. Sen benim hikayemin kahramanısın Jeong Yunho... Ana ship ➪Yunhwa Yan shipler ➪Woosan, Minjoong, Jongsang Bazı bölümler smut içerir!