Bir kaç gün daha Seonghwa'ya yakınlaşmamla geçti. Benimle yakınlaştığı kadar diğerleri ile de yakınlaşmıştı elbette.
Yanımızdayken mutlu olduğu her halinden belliydi. Onun mutlu olması beni de mutlu ediyordu. Ama aklımın bir köşesinde her zaman olayların nasıl ilerleyeceği dönüp duruyordu.
Onun yanında bu konuları asla açmıyorum ama gizliden gizliye içim içimi yiyip bitiriyor. Ve bir şeyler olana kadar da bu böyle devam edecek. Sakinlik beni daha çok geriyor. Bir şey olacaksa olması daha iyi, yoksa bu böyle devam edemez.
Hongjoong'un, Seonghwa'yı eve getirdiğim ilk zamanlardaki sözlerini şimdi ben kendime tekrar ediyordum. Evet, planlanmadan yapılmıştı ve şimdi ne olacağını, o babası olacak adamın bizi bulduğu zaman ne yapacağımızı düşünüp duruyordum.
O veya onun gibilerden hiç bir zaman korkmam ama Seonghwa konusunda endişeliydim. Ona yaşattığı şeyler, travmalar ve üzerinde bıraktığı etki... Zamanla belki yaralırını sarardım. Ama ona aynı şeyleri tekrar yaşatmaya, onu benden almaya kalkışırsa, işte o zaman her şey değişir...
Şu an koltukta tek başıma, Seonghwa ise banyodayken yine düşünüyordum aynı şeyleri.
Banyodan sesler gelince Seonghwa'nın işinin bittiğini anladım ve hemen kumandayı bulup televizyonu açtım. Beni böyle görürse eminim ne olduğunu soracaktır ve öğrenene kadar durmaz. Endişelerimden bahsedip onu da endişeye sürüklemek istemem o yüzden rastgele bir kanal seçtim ve dakikalardır izliyormuş gibi bir pozisyon aldım.
"Hey ne izliyorsun?"
Televizyona odaklanmış, geldiğini hiç fark etmemiş gibi davranarak arkamdan gelen sese döndüm.
"Öylesine bir şey-" bir dakika. SEONGHWA NEDEN BORNOZLA!?
Ona bakmamak için direnerek konuşmaya çalıştım.
"Ee işte öyle programlar filan."
"Hmm iyiymiş" kıkırdadı. "Size katılabilir miyim Yunho Bey?"
"Nasıl? Hıh yani evet gel otur."
Yakınıma oturduğunda derince yutkundum. Demek ki kendini evinde gibi hissetmesi onun için iyi olsa da benim için değilmiş.
Kısa bornozunun altından gözüken pürüzsüz bacakları oturduğunda daha çok açılınca nefes alamadığımı hissettim. BU ÇOCUK BENDEN NE İSTİYOR?!!
Kollarını birbirine bağlayıp televizyona odaklandı. Bende odaklanmaya çalışarak kafamı televizyona çevirdim. Ama ister istemez gözüm yanımdaki gerçeklik dışı kişiye kayıyordu.
Televizyona odaklanmış ne izlediğimi anlamaya çalışırken bende ona bakmamak için oluşan iç savaşımı sürdürüyordum.
"Yunho sana bir şey söyleyecektim."
Oturduğu yerde bedenini bana çevirdi ve gülümsemeye devam etti. Heyecanlı görünüyordu. Ne söyleyeceğini merak ederken gözlerimi nereye koyacağımı kestiremiyordum.
"Hımm?" televizyondan gözlerimi çekmekte zorlanıyormuş gibi davranarak yavaşça ona döndüm, onu dinlediğimi belli edercesine.
Beyaz bornoz ince vücudunu sararken boynu tamamen açıktı. Bornozun boyu ise dizlerine kadar ancak yetebiliyordu. Boynundan aşağıya inen büyük açıklık teninin beyazlığını ve pürüzsüzlüğünü gözler önüne seriyordu. Saçlarını tam kurutmamış olacak ki hala damlalar akıyordu. Seslice yutkundum.
"Wooyoung bugün bana ne dedi biliyor musun?" çocuksu heyecanı üzerindeki seksiliği bastırıyor gibiydi. Ama güzel vücudu buna izin vermiyordu.
Düşüncelerimi atıp dediklerine odaklanmak istiyordum ama karşımda böyle dururken onu nasıl düzgünce dinleyebilirdim?!?! Sanki yanıma geldiğinden beri hiç nefes almamış gibisine derin bir nefes aldım. Anlattığı şeye devam etmesini kastederek kafamı salladım ve heyecanına ortak olmak istediğimi göstererek gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHRAMANIM ✧yunhwa✧
FanfictionArkadaşlarının zoruyla götürüldüğü bir gay barda hayatının aşkıyla tanışan Jeong Yunho başına bir çok bela alır.. Sen benim hikayemin kahramanısın Jeong Yunho... Ana ship ➪Yunhwa Yan shipler ➪Woosan, Minjoong, Jongsang Bazı bölümler smut içerir!