hebele hübele
ENID
Günlerdir Wednesday ile konuşmuyorduk. İlk adımı onun atmayacağını adım gibi biliyordum fakat benimde cesaretim yoktu.
Hâlâ bana baktığında bakışları altında eziliyorum. Wednesday her zaman öyle bakar ama en azından bana karşı o bakışların biraz daha yumuşak olduğunun farkındayım.
Şimdi böyle bir şey söz konusu bile değildi.
Bazen benden nefret ettiğini düşünüyorum. Sonra ise aklıma bana sarıldığı geliyor.
O gün onu kurtarmak için kurda dönüşmüştüm. Şimdi bunu yapamadım.
Ya benim yüzümden ölseydik ? Eminim Wednesday böyle basit bir ölüme sahip olduğu için benden nefret ederdi.
Kütüphaneye gitmişti ve çok uzun zaman gelmezdi. Son günlerde hep böyleydi. Mümkün olduğunca odada durmuyordu.
Wednesday'in tarafına geçtim ve eşyalarına göz attım.
Çellosuna dokundum. Artık her akşam çalmıyordu. Korkunç alarmına ve plak çalarına baktım. Sonra daktilosunu gördüm.
Belki ona bir mektup yazmalıyım? Onunla konuşmaktan çok daha kolay olacağına eminim.
Mesaj atarsam günlerce okumaz ama mektubu okurdu. Aferin Enid !
Sandalyesini geriye çektim ve oturdum. Bu antik şeyi bu kadar temiz tutmayı nasıl beceriyordu ?
Köşede duran kayıtlardan bir tane aldım ve daktiloya yerleştirdim.
Duygu dolu bir şey mi yazmalıyım yoksa mantıklı mı olmalı ? Hiçbir fikrim yok...
Wednesday'in benimle yaptığı konuşma.. bir senedir tanışıyoruz ve ilk defa bu kadar duygularını açmıştı.
Duyguları kesinlikle beklediğim gibi değildi. Ben daha çok; "Senden bıktım, öylesine hayatımda olan birisin, seni o kadar önemsemiyorum ki nefret bile etmiyorum, seninle sarılmak iğrençti, lütfen seni uykunda boğmadan önce kendini boğ." gibi şeyler beklemiştim.
TANRIM YİNE ÇOK FAZLA DÜŞÜNÜYORUM.
Tamam sakinim.
"Sevgili Arkadaşım,"
Rezalet. Wednesday başlığı okur okumaz geri bırakacaktır.
"Sevgili Oda Arkadaşım,"
Evet tabii, bu detay çok gerekli.
İkinci kağıdı da masanın üzerine bıraktım ve Şey onları çöpe attı.
"Sevgili Wednesday,
Sen söyleyene kadar nasıl hissettiğini tahmin bile edemezdim. Her zaman olduğu gibi sana karşı dürüst olacağım. Bazen beni o kadar umursamıyorsun ki var olduğumdan şüphe duyuyorum. Ama bazen senin için önemli olduğumu biliyorum. Bana sarıldığında, beni Hyde'dan kurtardığında, bana beni her zaman hatırlayacağını söylediğinde ve şu 'Şey seni özledi.' demen.. beni özleyenin sadece Şey olmadığının farkındayım Wednesday. Biliyorum bunu kabul etmektense ölmeyi tercih edersin. Ve biliyorum beni sevdiğini söylemektense yalan söylemeyi tercih edersin.
Kabul etsende etmesende iyi arkadaşlarız Wednesday Addams. Ve o aptal alfa bunu bozamayacak.
Söz veriyorum."Evet, sanırsam bu iş görür. Ve bu şeyle yazmak rezalet Wednesday kafayı yemiş olmalı.
Şüphem yoktu gerçi.
Kağıdı çıkardım ve düzgünce katlayarak Wednesday'in yatağının üstüne koydum.
Huh, oldukça stresliydi.
Bilgisayarımı açtım ve gelen mailleri kontrol ettim.
Ajax'tan gelen birkaç mail vardı. Yazın ayrıldığımızdan beri aramız iyi değildi.
Ben ayrılmıştım çünkü Ajax ile olmak beklediğim kadar iyi değildi. Bir şeye sahip olmadan önce o şeyi gözümüzde büyütürüz.
Wednesday'in sapığından iz yoktu. Her yerden baktım fakat numaranın nereye bağlı olduğundan hâlâ iz yoktu. Ki böyle bir hesap oluşturmak çok zordur.
Maalesef ki gizemini koruyor.
Ve Bianca'nın okuldan gidişi de öyle.
Dedikodu sayfama birçok makale yazdım bu konuda. İnsanlar büyütüldüğünü ve sadece okuldan ayrılan normal bir öğrenci olduğunu söylesede öyle olmadığını biliyordum.
Nasıl normal olabilir ki ?
Bir ucube okulundayız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friday Night //WenClair
FanfictionNevermore tatilinde ilk sapığına sahip olan Wednesday bu konu ile oldukça ilgilenmeye başlar. Tatilin ardından yeni bir okul yılında onu bekleyen karanlık şeyler onu neredeyse gülümsetecekti.