sonunda ilham.
WEDNESDAY
Duyduğum gürültüler yüzünden hızla yatağımdan kalktım. Her yerde birileri koşuyordu ve Enid'de odada yoktu.
Üzerimi değiştirdim ve odadan çıktım. Herkes aşağıya koşuyordu. Ben de o tarafa doğru gittim ve bahçeye çıktım bir grup insan toplanmıştı.
Kalabalığın içinden Enid'i kolayca seçtim ve yanına gittim.
"Neler oluyor ?" diye sordum sakince.
Enid telaşla bana döndü.
"Siren ikizler aynı anda nöbet geçirdi. Mrs. Huston onları hastaneye gönderdi." dedi Enid.
"Çok yazık hemde doğum günlerinde..." birinin bunu dediğini duyduğum an anladım.
"Enid, ikizler sıradaki hedef olabilir."
"Ne yapacağız ?" diye sordu Enid.
"Hastaneye gidelim. İkizlerden birine dokunursam imge görebilirim. Bu sefer yanılmamalıyız." diye cevapladım.
Enid kafasını salladığında kolundan tuttum ve kalabalığın içinden onunla beraber geçtim.
Çıktığımızda arka girişe geldik ve kimsenin olmadığından emin olduktan sonra okuldan çıktık.
ENID
Hastaneye geldiğimizde kimseye görünmeden Wednesday ile birlikte üst kata çıktık.
İkizleri aynı odaya koymuştular. İkiside baygın yatıyordu.
Wednesday yaklaştı ve birine dokundu.
Sonra yere doğru düştüğünde onu tuttum.
Böyle olduğunda gerçekten çok korkuyordum.
Kısa süre sonra Wednesday doğruldu. Merakla ona baktığımı görünce kafasını salladı.
"Buradan ayrılmayalım, fakat hastaneyi boşaltmamız gerek. Bir planım var."
Wednesday'in dediklerini dinlemiş ve bodrum kata inmiştim. Burada bulunan plastikleri yaktım ve hemen ardından yangın alarmını çalıştırdım.
O sırada Wednesday ise üst katta bir yangın çıkartacaktı.
Bir yere saklandım ve herkesin binadan tahliye olmasını bekledim.
Yukarı çıktım ve koşuşturan çalışanlardan birini yakaladım. O bana bakarken ne yapacağımı bilemedim ve kafasına yumruk atarak onu bayılttım.
Aman Tanrım, ilk defa böyle bir şey yapıyorum ve kelimenin tam anlamıyla heyecandan ölmek üzereyim !
Adamın üzerinden anahtarları aldım.
Wednesday üst kattan yanıma geldiğinde beraber o adamı da çıkarttık ve hastanenin bütün kapılarını kilitledik.
Sonra kapıları kıramayacaklarından emin olmak için kapıların önüne bir çok şey koyduk.
Sonrasında ise yangın tüplerini alarak yangını söndürdük.
Wednesday yukarı çıkmadan önce ikizlerin kapısını kilitlemişti. Bu yüzden onları çıkaramamıştılar.
"Şimdi ne yapacağız ?" diye sordum.
"Bekleyeceğiz." dedi Wednesday.
Aradan birkaç saat geçmişti. Polis ve itfaiye çoktan kapıdaydı.
"Bu iş bittikten sonra okuldan atılacağız." dedim.
"Katili yakaladıktan sonra önemi olmayacak. Beraber bir normal okuluna gidebiliriz." dedi Wednesday.
"Gerçekten benimle gitmek istiyor musun ?" diye sordum tatlıca.
Wednesday gözlerini devirdiğinde gülüşüm soldu.
"Geliyor." dedi Wednesday.
"Ne ? Nasıl biliyorsun ?"
Wednesday saklandığında bende saklandım.
Katil her kimse yetenekli biri olmalı. Buraya girmek o kadar da kolay değil, en azından şu an için.
Dönüşmeli miydim ? Bilmiyorum..
Pelerinli birinin hızla yürüdüğünü gördüğümüzde Wednesday yanındaki kılıcı çıkardı ve yerinden çıkarak katilin üstüne gitti.
Tanrım, bu kızın hiç korkusu yok.
Katil, Wednesday'in kılıcından çok daha büyük olan kılıçla karşılık vermeye başladığından saklandığım yerden çıktım ve katili düşürmeye çalıştım.
Beni tutup fırlattı ve kafamın duvara çarpmasına neden oldu.
"Enid !" Wednesday'in seslenişini duyduğumda yerimden kalkmaya çalıştım.
Görüşüm bulanıklaşıyordu fakat Wednesday'in kaybettiğini görebiliyordum. O bile katili yenemiyorsa işimiz çok zor demekti.
Yerimden kalktım ve pençelerimi çıkararak katile saldırdım.
Sırtını çizdiğimde katil birden yok oldu. Wednesday yerden kalkıp yanıma geldi.
"Enid, iyi misin ?" Kafamı sallayarak onayladığımda Wednesday ikizlere bakmak için gitti.
Ben de kendime gelmeye çalışıyordum.
Bir süre sonra arkamda, çok yakınımda birinin nefes alışını duydum.
"Benimle geliyorsun Enid Sinclair. " dedi korkunç ses.
Siktir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friday Night //WenClair
FanfictionNevermore tatilinde ilk sapığına sahip olan Wednesday bu konu ile oldukça ilgilenmeye başlar. Tatilin ardından yeni bir okul yılında onu bekleyen karanlık şeyler onu neredeyse gülümsetecekti.