Yorum atmayanin anasini gotten
WEDNESDAY
Teorik olarak okulda benim dışımdaki herkes geçen dönem olanları birer trajedi olarak görüyor. Ne kadar aptalca değil mi ?
Bu nedenden ötürü yeni müdürümüz bunları bize unutturmak ve yeni bir Nevermore yılını daha güzel kılabilmek için bir yarışma düzenlemeye karar vermişti. Adı da "Only Winner"
Başlarda takım olarak başlanılan bu oyun ileriki seviyelerde yani 3 takım yok olduktan sonra değişiyordu ve takımlar dağılıyordu. Aynı zamanda bulunan birkaç oyun kuralı da devre dışı kalıyordu.
Tek kötü yan gerçek silahların kullanılmamasıydı. Her neyse.
Herkesi çoktan bahçeye toplamışlardı. Eugene, Enid ve benim aynı takımda olacağımız zaten kesindi. Tek sorun takımların 5 kişi olması gerektiğiydi bu yüzden Enid bir öneri sunarak Ajax ve Yoko'yu gruba dahil etmişti.
Bu aptallar yüzünden kaybetmesek iyiydi.
Kurallar ise basitti. Başka takımlarla birleşmek, oyunda verilenler harici silah vb. ürünler kullanmak ve fiziksel şiddet yasaktı.
Kurallar kalktıktan sonra her yeri kan gölüne çevirebilmek adına yanımızda kullanacağımız 3 silahı kutuların içerisine koyarak getirebiliyorduk. Kurallar kalktıktan sonra kutular ormana atılacaktı.
Yanıma bir katana ikide hançer almıştım. Bir Addams için fazlasıyla yeterliydi.
Takımımız ben bulunduğumdan dolayı siyahtan başka bir renk olamazdı tabi ki. Herkes koluna siyah bandanalar taktı ve ormana geldik. Olanlardan ötürü orman kısıtlanmıştı ve okulun bir kısmı da alana dahil edilmişti.
"Planımız var mı ?" diye sordu Enid takıma dönerek.
"Takımlar ayrılana kadar hayatta kalın. Sonrasında ise karşıma çıkmayın." diye cavapladım.
Okulun verdiği oyuncak silahı ve mermi yerine kullanılan küçük boya toplarından aldım. Saçmalık resmen birileri ölmeyecekse ateş etmenin ne anlamı var ?
Takım üyelerini geride bırakarak ormanın içine daldım. Her zamanki gibi en sessiz olan yeri bulmuştum.
Analiz yapacak olursam bizim takımdan hayatta kalacağını düşündüğüm tek kişi Enid'di.
Eugene muhtemelen Enid'in peşinde koşarken vurulacaktı. Ajax ise tam bir aptal. Yoko'nun da vampirlerin yüz karası olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Sorun şu ki kurtlardan herhangi biri sona kalırsa muhtemelen dönüşeceklerdir. Ve o zaman şansım kalmıyor. Özellikle o lanet alfa sona kalırsa hiç iyi olmayacak. Ama kalacağından şüphem yoktu.
Enid'in söylediğine göre alfa onları birleştirmemişti. Yani bir sürü değildiler. Bu yüzden Enid yanımda olursa alfa onu kullanamazdı.
Fakat diğer kurtların sırf eğlence olsun diye alfaya katılacağını biliyordum. Bu yüzden hedefim sona kurt bırakmamaktı.
Chris, Daniel, Diana, Lucas ve Bella. Hedeflerim bunlar. Şansıma 2 kişi aynı takımdaydı. Benim için işler daha kolay bir hale geliyordu.
Chris ve Bella mavi takımdaydı. Mavi takımda siren olduğu için suya yakın yerlerde olacaktırlar bu yüzden göle doğru ilerledim. Her ne kadar hedeflerim belli olsa da şansını bulduğum zaman bütün bir takımı yok etmekten çekinmem.
Tam tahmin ettiğim gibi mavi takım gölün etrafındaydı. Yalnızca 3 kişi görünüyordu fakat sirenleri suda olabilirdi. Bu riski almamak için yaklaşmadım. 3 kişiden yalnızca biri hedefimdi. Bella.
Silahın menzilini bilmediğim için yaklaşabildiğim kadar yaklaşıyordum hala fark edilmemiştim fakat birkaç adım sonra Bella'nın beni duyacağından şüphem yoktu. İki kişiyi vurup ayrılacaktım. Olabildiğince hızlı davranmalıydım. Kaçırmayacağımı zaten biliyorum. Hiçbir zaman kaçırmam.
Koşmaya başladığım an gözleri ağaçların arasını buldu fakat yanıldılar açıklıkta koşuyordum. Bella sonunda beni duydu ve anında silahını kaldırarak bana döndü.
Çok geç.
Yerde kayarak sıktığı merminin bana gelmesini engelledim ve onu karnından, arkasındakini de bacağından vurdum. Ayağı kalkar kalkmaz zıpladım ve havada takla atarak yere indim. Sonrasında ise durmadan koşarak ağaçların arasında kayboldum.
Sona bilerek o gorgonu bırakmıştım. Beni vurabilmeye yaklaşamazdı bile.
Şimdi 4 kişi kalmıştı. Alandan fazla uzaklaşmadım Chris neredeyse Bella'nın çıktığını görünce gelecektir.
Arkamda duyduğum adım sesiyle döndüm ve bakmadan sıktım.
"Hey Addams, takımız biz." dedi Ajax.
Gözlerimi devirdim ve yürümeye devam ettim.
"Ötede oyna Ajax." dedim.
Ondan ne kadar nefret etsem azdı. Enid'in kalbini kırdığını biliyordum. Bir kez bile olsa ve gerçekten yanlışlıkla. Fark etmiyor. Umarım sonra kalır ve onu parçalara bölebilirim.
Koşma seslerini duyduğumda takip ettim. Kırmızı takımdan üç kişi göle koşuyordu. Demek mavilerin orada olduğunu tahmin edebilecek kadar akıllıydılar. Şaşırtıcı.
Onları takip ettiğimde Chris'in çoktan geldiğini ve sirenin sudan çıktığını gördüm. Yakınlarda fakat görünmeyecek bir ağacın tepesine oturarak birbirlerini yemelerini izleyecektim. Umarım beni eğlendirebilirler.
ENID
Öleceğim, öleceğim, öleceğim. Kesinlikle biri beni vuracak.
Gerçekten sona kalmak istiyordum fakat bunu ne için istediğimi bilmiyordum. Kazanmak için hırs yaptığım tek şey Poe Kupası'ydı.
Oyun başlar başlamaz tabii ki Wednesday bizi bırakmıştı. Ajax'ta öyle. Eugene ve Yoko ile giderken Yoko daha fazla Eugene'in benimle flört etme çabalarına dayanamadı ve beni bıraktı.
Eugene'i ise yeşil takımdakiler vurdu. Ve ben arkama bakmadan kaçtım.
Wednesday görse benden iğrenirdi. Kesinlikle şimdiye kadar beş kişiyi elemiştir. Keşke ben de biraz onun gibi olsaydım. En azından kendimi koruyabilirdim. En azından onu koruyabilirdim.
Kurda dönüşmediğim zaman hep Wednesday'in korumasına muhtaç kalıyordum. Bundan nefret ediyorum. Bu yüzden sona kalıp Wednesday'e kendimi kanıtlamak istiyorum. O kadar zayıf olmadığımı görmesini istiyorum.
Bunun için Eugene'e bile katlanıyordum ama vurulduğu için gerek kalmamıştı.
Bekle beni Wednesday Addams. Bu sefer rakibin benim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Friday Night //WenClair
FanfictionNevermore tatilinde ilk sapığına sahip olan Wednesday bu konu ile oldukça ilgilenmeye başlar. Tatilin ardından yeni bir okul yılında onu bekleyen karanlık şeyler onu neredeyse gülümsetecekti.