MERHABA ARKADAŞLAR, YENİ BİR BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM. HAFTAYA SINAVLARIM BAŞLADIĞI İÇİN TELEFONU ELİME PEK ALAMIYORUM, BUNUN İÇİN ÖZÜR DİLERİM.
OY VE YORUMLAR AZ OLDUĞU İÇİN SINIR KOYACAĞIM VE BU SINIRA ULAŞMADAN BÖLÜM GELMEYECEK BİLGİNİZE!
OY SAYISI; 30
YORUM SAYISI; 20
DEDİĞİM GİBİ BU SINIRA ULAŞMADAN YENİ BÖLÜM GELMEYECEK!
Sabah annemin o iğrenç tiz sesiyle uyandım.
"Yağmur! Hemen kalk ve markete git! Evde kahvaltı malzemeleri kalmamış!" Diye bağırıp duruyordu aşağıdan, şişmiş gözlerimi ve pijamalarımı umursamadan bir miktar para alıp evden çıktım, saçlarımı tepeden dağınık bir topuz yapmıştım, şişen suratıma ve ağlamaktan kırmızı olan gözlerime bir saniye bile bakmadan evden çıktığım için herkesin bakışları bana dönüyor, sonra fısıldaşarak yanımdan geçiyorlardı. Umursamadım.
Markete girdim ve birkaç malzeme alıp kasaya gittim, kadın birkaç saniye suratıma acıyan gözlerle baktı, fakat ona ters ters baktığım için direkt para miktarını söyledi, hemen ödedim ve marketten çıktım, beş dakika içinde eve girdim ve malzemeleri resmen anneme fırlatarak odama girdim, tabi kapıyı kilitlemeyide unutmadım.
Annem aşağıda babamla birlikte gülüşerek konuşurken ben odamda boş boş etrafa bakıyordum, bir hafta sonra evlenecektim, annem ve babam sonunda benden kurtuluyordu.
1 hafta sonra;
Annem karşımda apar topar koştururken benim tek yaptığım odamdaki koltukta oturmak ve annemin beni hazırlama şeklini izlemekti, anlamadığım bir şekilde makyajımı ve saçımı annem yapmak istemişti, ilk başta şaşırmış olsam bile çok umursamamış, izin vermiştim.
"Yağmur! Dalma kızım dalma! Şu tokayı tutta şu saçını halledeyim." Dedi, ilk defa kızım demesi kaşlarımın çatılmasına neden oldu, annemin elime verdiği siyah tel tokayı tutarken gözlerimi yumdum, annemin kaba ellerini saçlarımda hissetmek beni sebepsizce üzüyordu, ilk defa bana kızım demiş, saçlarımla ilgilenmişti. Yirmi yıldır yapmadığı şeyi neden bugün yapıyordu? Cevap basit. BENDEN KURTULUYORDU VE BABAMLA İKİSİ BAŞ BAŞA KALIYORDU!
Gözyaşlarımı tutmak için büyük bir mücadele verirken annem elimdeki tokayı sertçe aldı ve aynı sertlikle saçıma taktı, sonrada gülümseyerek eserine baktı.
Böyle bir saç modelini nasıl becermişti bilmiyordum ve umrumda da değildi, sanki çok mutlu bir evlilik yapıyorum (!)
"Çok güzel oldun!" Dedi heyecanla, bu heyecanına göz devirdikten sonra uyuşmuş kıçımı sandalyeden kaldırdım ve annemin çıkmasını bekledim.
"Eğer giyinmemi istiyorsan çık odamdan!" Dedim sert bir dille, annem şaşkınlıkla gözlerini irileştirdi.
"Bu ne saygısızlık?! Annenim ben senin! Doğru konuş." Dediğinde alayla güldüm.
"Hah! Şimdi mi geldi aklına anne olduğun? Yirmi yıldır neredeydin?!" Dedim sertçe, annemden tam beklediğim cevabı, yani okkalı bir tokat aldım. Başım sola dönerken dudaklarım acıyla kıvrıldı, annem beni hiç şaşırtmıyordu.
"Hadsiz! Seni kaç yıldır evimde tutuyorum! Seni dokuz ay boyunca larnımda taşıdım ve muhteşem fiziğimi bozdum! Aslında seni doğurmayı hiç istemezdim ama o aptal deden yüzünden hem fiziğim bozuldu, hemde aptal bir kızım oldu!" Dedi bağırarak, dedeme laf etmesi beni sinirlendirmişti.
"Dedemle düzgün konuş! Senin yapmadığını dedem yaptı! Beni büyüttü!" Dedim, son cümleyi öyle bağırmıştım ki boğazım acımış, gözüm yaşarmıştı. Annem öfkeyle dudaklarını araladığı an içeriye kızaran suratıyla babam girdi.
"Bu ne gürültü?! Sessiz olun demedim mi ben size?! Gülten kavga etmeyi kes, şu kızla birlikte durmana dayanamıyorum zaten, çık odadan!" Dedi, annem başını öne eğerek odayı terk ettiğinde babam bana döndü.
"Birdaha o sesini yükseltirsen olacaklardan ben sorumlu değilim!" Dedi ve kapıyı çarparak gitti, akmayı bekleyen gözyaşlarımı makyajımı umursamadan akıttım.
...
Gözyaşlarımla dağıttığım makyajı öfleyerek tamamladıktan sonra kızarık gözlerime birkaç saniye baktım, ailemden kurtuluyordum. Sevinmem gerekmez miydi? Annemin dayaklarından, babamın acı sözlerinden kurtuluyordum sonunda. Ama sevdiğim adamla değil, tanımadığım bir adamla gidiyordum bu lanet evden.
Dedem burda olsaydı yanıma oturur, saçlarımla oynayarak bana tavsiyeler verirdi. Aynı üç yıl önce olduğu gibi, dedem öldüğünden beri sakladığım fotoğrafını öptüm son kez, bu fotoğrafta gülümsüyor olsa da o sıralar kanser nedeniyle çok acılar çekiyordu, sonunda ise yaşlı kalbi illet kanseri daha fazla kaldıramamış, dedemin beni bırakmasına vesile olmuştu.
Birdaha ağlamamak için fotoğrafı kutuya bıraktım ve üzerimdeki gelinliği süzdüm, yakışmıştı ama bir türlü yırtma isteğimden kurtulamıyordum.
"Kızım, girebilir miyim?" Diyen anneannemin sesiyle burnumu çektim.
"Gelebilirsin anneanne." Dedim pürüzlü çıkan sesimle, kapı yavaşça açıldı ve içeriye anneannem girdi, kırışmış yüzüyle oldukça tatlıydı. İçeriye girdikten sonra kapıyı örttü ve yavaş adımlarla ilerleyip yatağa oturdu.
"Bu adamı sevmediğini biliyorum, ama iyi yönünden bak lütfen. Sana eziyet eden ailenden kurtuluyorsun, oğlumun ve o çirkef gelinimin ne madar iğrenç insanlar olduklarını bilerek konuşuyorum, ileride evlendiğin için bin kez şükür edeceksin." Dedi, ona bir şey demezken tekrar burnumu çektim, anneannem de zaten cevap vermememe şaşırmadan pdadan çıkmıştı, o odadan gider gitmez içeriye Kerem girdi. Üzerindeki damatlığa birkaç saniye baktım ve ona döndüm, oda aynı şekil beni süzdükten sonra koluna girmem için dirseğini kırdı, yavaş adımlarla yanına gittim ve koluna girdim, sonrası ise malum. Ben sevmediğim, tanımadığım, hatta korktuğum bir adamla evlendim. Şimdiyse tek düşündüğüm ilk geceydi.
OY VE YORUMLARI UNUTMAYINIZ ♡♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴘsɪᴋᴏᴘᴀᴛ[Bitti]
Science FictionZORLA EVLİLİK VARDIR, ONA GÖRE OKUYUN. Umursamaz tavrı beni sinirlendirmişti, babamın götünden resmen ter akıyordu. Kapıyı kapattı ve stresle bana baktı, bende ona baktım. "Bu adamla seni evlendirmek zorundayım Yağmur, bu adama karşı çok dikkatli ol...