Sabah gözlerimi büyük bir stres ile açmıştım, bugün annemler geliyordu ve ben Kerem'e korkudan yalanımı bile açıklamamıştım. Yeni fark ettiğim şey ise burnumun dibinde uyuyan Kerem idi. Kolunu belime atmıştı ve bende bir bacağımı onun üzerine atmıştım, heyecanla yutkundum. Henüz uyanmamıştı, bu yüzden bacağımı yavaş yavaş çekmeye başladım.
"Hareket etmeyi kes Yağmur!" Diyince donakaldım, Kerem gözleri kapalı bir şekilde dururken ben onun kusursuz suratına bakıyordum, burnu burnuma değmek üzereydi resmen!
Bir anda mavi gözleri açıldığında nefesimi tuttum, uykulu gözlerini benim gözlerime kilitledi.
"Uykumu kaçırdığın için sağ ol!" Dedi ve benden ayrıldı, bir anda boşluğa düştüğümü hissettim. Hayır Kerem bize geri dön! Diyen iç sesimi kovdum ve yataktan kalktım, ona söylemek için derin bir nefesn aldım, o da bu sırada üzerini değiştiriyordu.
"Kerem..." dediğimde bana baktı, konuşmadığım için tek kaşını kaldırdı.
"Ne?" Dedi, ofladım.
"Of! Ben annemlere seninle birlikte olduğumu söyledim ve yalan olduğunu anlarlarsa bana çok kötü şeyler yapacaklar." Dedim tek nefeste, Kerem kaşlarını çattı.
"Anla şunu! Sana, hiçbir şey, ya-pa-maz-lar!" Dedi sertçe, şaşkınca ona baktım.
"Birlikte olduğumuzu söyledim diyorum! Hani çocuk yapmak filan." Dedim, alayla dudak kıvırdı.
"Güzel, bende bu yalanı devam ettireceğim," dedi eğlenceli bir sesle.
"Kızmadın mı sen?" Dedim inanamaz gibi, üzerine asker yeşili kısa kollu tişörtü geçirdi.
"Niye kızayım? Zaten elbet bu söylediğin yalan gerçekleşecek." Dediğinde gözlerim pörtledi.
"Ne?! Olmayacak öyle bir şey!" Dedim bağırarak, Kerem anında kaşlarını çattı.
"Bana sesini yükseltme! Elbet bir gün olacağını sende biliyorsun!" Dedi, ağlamamak için kendimi kastım.
"Eğer bana zorla doku-"
"Kendi isteğinle bana geleceksin güzelim." Dedi ve bir şey dememi beklemeden banyoya girdi, şu an tek takıldığım nokta bana güzelim demiş olmasıydı, bu kelimeye niye bu kadar takılmıştım? Off!
"Gelmeyeceğim!" Diye kükredim arkasından, cevap olaraksa bir hiç aldım. Gıcık budala!
...
Kerem banyodan çıktığında saçından çıplak göğsüne damlayan sulara bakakaldım, altında sadece bir havluyla durması iyi değildi. Ona öylece bakakaldığımı anlayınca alayla dudak kıvırdı, hemen kendimi toparladım. Yani denedim.
"Banyoda giyin." Dedim mırıldanarak, Kerem ise beni takmadı.
"Nerede giyineceğimi sana sormayacağım, istemiyorsan odadan çık." Diyince kaşlarımı çattım ve cevap verme gereği duymadan kendimi odadan dışarı attım, aşağı indim.
"Nastasya!" Diye hafifçe sesimi yükselttim, Nastasya anında yanıma geldi.
"Ben biraz dışarı çıkac-" dememe kalmadan Kerem'in sesiyle duraksadım.
"Hiçbir yere gitmiyorsun, hatta benimle işe geliyorsun." Dedi, ona baktım.
"Ben orda ne yapacağım Kerem? Lütfen bırakta gezeyim azıcık." Dedim.
"Gezmek istiyorsan iş yerine kadar yürürüz, hazırlan. On dakikan var." Dediğinde öfkeyle ağzımı açtım, ama bana sert bir bakış atınca konuşamadan kendimi odada buldum.
Söylene söylene üzerimi değiştirdim.
GÖZLÜKLER HARİÇ HER ŞEY AYNI
Siyah çantamı sağ omzuma astım, telefonumu ve kulaklıklarımı içine attıktan sonra aşağı indim, Kerem koltukta oturmuş telefonla oynuyordu, boğazımı burdayım dercesine temizledim. Yavaş yavaş üzerimi süzdü, açık kalan göbeğime birkaç saniye daha fazla baktığı için tekrar boğazımı temizledim. Bakışlarını üzerimden çekti ve ayaklandı, birlikte dışarıya çıktığımızda yüzüme vuran rüzgâr'a gülümsedim.
...
İş yerine girdiğimizde sarışın bir kadın Kerem'e başıyla selam vermiş, bana da kısık gözlerle bakmıştı. Kerem ise bana bakışını umursamamış ona kafa sallamıştı, bu olay kaşlarımı çatmama neden olsa da umursamamaya çalışarak asansöre bindim, Kerem 17. Kata bastığında sırtımı aynaya yaslamıştım, sarsılan asansör sebepsizce uykumu getirirken Kerem dimdik ayakta duruyordu, çantamda çalmaya başlayan telefonla bakışları beni buldu, umursamadan telefonumu çıkarttım. Annem arıyordu, açtım.
"Alo?" Dedim.
"Bu akşam size geleceğiz biliyorsun dimi?" Diyince göz devirdim, Kerem beni dikkatle izliyordu.
"Biliyorum anne, ne olmuş?" Dedim.
"Size geldiğimizde iyi hazırlanın, çünkü sizi bir partiye götüreceğiz! Hatta babanla ben size balayı için uçak bileti aldık! Bir hafta sonra parise uçacaksınız!" Dedi sanki çok iyi bir şey yapmış gibi, gözlerimi sıkıntıyla yumdum.
"Anne... ne balayını? Daha evleneli bir hafta olmadı! Ayrıca ne partisi bu?"
"Çok konuşmaya başlamışsın sen, ne dersem o! Parti için iyice hazırlanın." Dedi ve suratıma kapattı, sıkıntıyla telefonu çantama tıktım. Kerem'in düz bakışlarına daha fazla katlanamadığım için sinirimi ondan çıkardım.
"Niye bakıyorsun?! Rahatsız oluyorum!" Diye bağırdım, kaşlarını büyük bir yavaşlıkla çattığında yutkundum, bana iyice yaklaştı ve iki kolunu yanıma açarak beni kıstırdı, her zaman ki gibi burnunu burnuma değdirdi.
"Yağmur... sınırlarını çok zorluyorsun güzelim, yapma." Dedi, bağırsa daha az korkardım!
"Ben... özür dilerim, annem şey etti biraz..." diye açıklamaya çalışırken iyice suratıma yaklaştı , dudaklarımızın arasında milimler kalmışken asansör bir anda durdu ve kapılar açıldı, Kerem birkaç sanşye baksa da hemen üzerimden çekildi ve indi asansörden. Şaşkınlık ve korkuyla arkasından bakakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴘsɪᴋᴏᴘᴀᴛ[Bitti]
Science FictionZORLA EVLİLİK VARDIR, ONA GÖRE OKUYUN. Umursamaz tavrı beni sinirlendirmişti, babamın götünden resmen ter akıyordu. Kapıyı kapattı ve stresle bana baktı, bende ona baktım. "Bu adamla seni evlendirmek zorundayım Yağmur, bu adama karşı çok dikkatli ol...