17

12.5K 425 141
                                    

Bu sefer de gözlerimi Kerem'in dürtmeleri ile aralamıştım.

"Kolumu deştin!" Diye cırladım uykulu sesimle, Kerem'in ise hiç umurunda olmamış, odadan çıkmıştı.

Onun bu hâline kaşlarımı çattım ve hemen arkasından gittim.

"Kerem... iyi misin?" Dedim, Kerem duraksadı ve bana döndü.

"İyiyim." Dedi duygusuz bir sesle, bende daha fazla zorlamamak adına konuyu değiştirdim.

"Tamam, sana sandviç hazırlamamı ister misin?" Dediğimde koltuğa oturmuş telefonuyla oynuyordu.

"Hayır." Dedi kabaca, kaba hâlleri beni üzdüğü için konuşmadım ve mutfağa girdim, kendime yarım sandviç hazırladığım da Kerem'in sırtını sırtımda hissettim, aniden öksürük krizine girdiğim de Kerem bana sakince su uzattı ve içmemi bekledi. Suyu bitirdiğimde elimdeki sandviçi tezgaha bıraktım ve ona döndüm.

"Niye aniden geliyorsun?!" Dedim sinirli bir sesle.

"Bende sandviç istiyorum." Diyince ona şaşkın şaşkın baktım, fakat fazla üstelemeden ona hazırlamaya başladım.

"Senin sandviçini istiyorum." Dedi, ona döndüm.

"Ben ne yiyeceğim?" Dedim.

"Birlikte yiyeceğiz," diyince kaşlarımı çattım.

"O niye? Daha demin istemiyordun ya!" Dedim, Kerem beni takmadan sandviçimi yemeye başladı, açlıkla ona bakarken kendime hazırlamak için bir kez daha arkamı döndüm. Ama Kerem beni kendine çevirdi ve gözlerimin içine bakarak sandviçi bana uzattı, uzattığı ekmeği hiç düşünmeden yediğim de dudağındq bir kıvrılma oluştuğunu sandım. Ama hemen solmuş, yerini düzlüğe bırakmıştı.

...
Y

emeklerimizi yemiş, çoktan arabaya binmiştik bile. Uzun bir uçak yolculuğu bizi bekliyordu, her ne ladar heyecanlı olsam da Kerem'e belli etmemeye çalışıyordum. Çünkü o pek hevesli değildi, bu beni sebepsiz yere üzse de takmamaya çalışıyordum.

"Hiç çikolata aldın mı?" Dedim.

"Daha yeni yemek yedik, ne çabuk acıktın." Dedi, omuz silktim.

"Ben her saniye çikolata yiyen biriyim normalde, çikolata var mı?" Diye tekrar ettim sorumu, Kerem cevap verme gereği duymadan torpidoya uzandı ve eti karam çikolatasını çıkarttı, hevesli bir şekilde elime aldım ve yemeye başladım. Tadı mükemmeldi!

Ben çikolatayı afiyetle yerken bir anda aklıma Kerem geldi, belki onun da canı istiyordu, ama ya ağzımdan yemek istemezse? Saçmalama Yağmur! Daha demin sandviç yiyen ben miydim?!

İç sesime hak verdim ve çikolatayı hafifçe ağzına uzattım, Kerem kaşlarını çattı.

"İster misin?" Dedim mırıldanarak, Kerem birkaç saniye bir şey yapmasa da çikolatadan küçük bir ısırık aldı. Bende ona küçük bir gülümseme yollayıp yemeye devam ettim.

YARIM SAAT SONRA;

Sonunda Havalimanı'na gelmiştik, hemen arabadan indim ve bagaja ilerledim, Kerem ikimizinde bavulunu taşımaya başlayınca rahatlıkla yürümeye başladım, sonunda uçağa bindiğimizde suratımda büyük bir gülümseme vardı, ilk defa uçağa binecektim!

"Yağmur." Diyen Kerem'in sesiyle ona döndüm, yüzünün bembeyaz olduğunu gördüğüm de endişe ettüm

"Kerem! Ne oluyor suratın bembeyaz?!" Dedim, Kerem gözlerike baktı.

"Benim yükseklik korkum var." Diye fısıldadığın da birkaç saniye alık alık baktım, sonra ise tüm bakışları üstümüze çekecek bir kahkaha patlattım.

"Ne?! Yükseklik korkun mu var?!" Dedim hâlâ gülerken, Kerem ise kaşlarını çatmış bana kötü kötü bakıyordu, hemen gülmeyş kestim.

"Tamam... ne yapabilirim?" Dediğimde yutkundu, adem elması bir aşağı bir yukarı hareket ettiğinde bende yutkundum.

"Şey... elimi tutabilirsin?" Dediğinde şokla gözlerim irileşti.

"Ne? Elini mi tutayım? Ciddi misin?" Dediğimde ban bir kez daha tersçe baktı.

"Boş ver! Kendim idare ederim, niye sana söylediysem?" Dedi kendi kendine.

"Saçmalama Kerem! Tutarım istersen!" Dedim.

"Tut." Diyince hiç tereddüt etmeden sağ elini kavradım, iyiki cam kenarına oturmamıştı.

"Oldu mu? Ayrıca bende ilk defa biniyorum." Dediğimde uçak bir anda sarsılarak ilerlemeye başlamıştı, Kerem'in suratında bir değişim olmasa da elimi can havliyle sıkmıştı.

"Off!" Dediğinde elini okşamaya başladım.

"Korkma, ölmeyeceğiz ya!" Dedim şakaya vırarak, Kerem ise şakama gözlerini belerterek tepki verdi.

"Yağmur... sen konuşma." Diyince iatemsizce bir kahkaha daha atıverdim.

"Tamam yaa, bak havalandık zaten." Dedim, ama havalanana kadar kulaklarım tıkanmış, miden bulanmıştı. Kerem'e çaktırmamaya çalıştım ama galiba kusacaktım.

"Ben bir lavaboya gideyim," dediğimde Kerem elimi daha da sıktı.

"Gidemezsin!" Dedi, kötü durumda olmasam bu hâline bir kez daha gülebilirdim.

"Kerem... midem çok kötü, lütfen izin verde gideyim." Dedim, elimi bırakınca hemen kemeri çözüp yerimden kalktım, ben lavaboya girdiğim de peşimden Kerem de gelmişt.

"Burada ne işin var?! Yerine geç Kerem!" Desem bile beni umursamadan kapıyı kilitledi.

"İşini hallette gidelim hadi!" Dedi sabırsızca, ona cevap vereceğim esna da karnım kasıldı ve ben içimde ne var ne yoksa çıkardım, utançla sifonu çektim ve elimi yüzümü yıkadım. Ağzımdaki iğrenç tada suratımı buruşturdum ve Kerem'e döndüm. Düz düz bakıyordu, yanaklarımın kızardığına emindim!

"Sen niye geldin ki?!" Dedim sitemle, bana cevap vermeden kolumdan tuttuğu gibi tuvaletten çıktık ve geri koltuklarımıza oturduk, Kerem elini tutmam için avcunu açtığın da sırıtarak eline uzandım ve parmaklarımı parmaklarına geçirerek gözlerimi yumdum.

 ᴘsɪᴋᴏᴘᴀᴛ[Bitti]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin