Yatakta bir sağ bir sola dönmekten bir hâl olmuştum ama Kerem hâlâ gelmemişti, konuştukları odadan arada sesler yükselse bile hemen susuyorlardı. Gitmek istesem bile bir türlü götüm yemiyordu, Nastasya'nın anlattıkları beni baya etkilemişti anlaşılan, tavanla bakışmaya devam ederken odanın kapısı bir anda açıldı, irkildim.
"Ben sana uyu demedim mi?!" Dedi sert bir sesle, ona korkuyla baktım.
"Uyku tutmadı sadece." Dedim mırıldanarak, Kerem kaşlarını çattı ve üzerini çıkardı, dolaptan alt pijamasını aldı ve pantolonu çıkarmak için elini fermuara attı, hemen gözlerimi yumdum ve hışırtı sesleri dinince geri açtım. Kerem yatağa doğru gelince kaşlarımı çattım.
"Hey! Koltukta uyumayacak mısın?" Dediğimde çoktan yanıma yerleşmişti, rahatsız olmasam bile bana yanlış geldi ve kalktım yataktan.
"Orda sen uyuyacaksın, şimdi daha fazla tepemde dikilme!" Dedi ve bana sırtını döndü. Sinirle derin bir nefes aldım ve yanındaki yastığı kucağıma alarak aşağı kata indim, üçlü koltuğa yayıldığımda bu kadar rahat olacağını düşünmemiştim, ama yinede Kerem'in yaptığı hoş değildi. Ne yani? Ben artık hep koltukta mı uyuyacağım?
Bu fikire omuz silktim ve gözlerimi kapadım.
...
Telefonumun zil sesiyle uyandığımda esnedim ve yanımda duran komodinden telefonumu alıp kim olduğuna dahi bakmadan açtım.
"Hmm?" Dedim uykulu bir sesle, fakat annemin sesini duyduğumda gözlerim pörtledi ve yatakta doğruldum, ne? Yatak!
"Nasılsın kızım?" Dedi annem sahte bir samimiyetle.
"İyi... iyiyim." Dedim, şaşkınlığımı atamamıştım henüz, Kerem beni buraya mı taşımıştı?
"Bende iyiyim, anlat bakalım ilk gecem nasıl geçti?" Dediğinde kaşlarımı çattım.
"Bu seni ilgilendirmez!" Dedim sertçe.
"Bak bak bak... yanımızda değilsin diye cesaret gelmiş sana, ama merak etme sevgili annecin ve babacın yarın seni ziyarette bir güzel tembih edecek." Dedi ve telefon suratıma kapandı, korkuyla yutkundum. Kerem'e söylesem gelmelerine engel olur muydu?
Yataktan hızla kalktım ve saate baktım, 10.12 idi, yani Kerem çoktan işe gitmiş olmalıydı. Ama bu beni durdurmadı ve telefondan aradım.
"Ne var?" Diyen sesle gözlerimi devirdim.
"Annemler yarın bize gelecekmiş engel olur musun?" Dedim, birkaç saniye ses gelmedi.
"Maalesef engel olamam çünkü benim ailemde geliyor, merak etme sana hiçbir şey yapamayacaklar, ben hep yanında olacağım." Dedi yatıştırıcı bir sesle.
"Kerem, korkuyorum..." dedim, bunu söylediğime inanamıyordum.
"Korkma Yağmur, yanımdan ayrılmazsan bir şey olmaz." Dedi.
"Tamam, sana kolay gelsin o zaman."
"Sağ ol." Dedikten sonra kapattı, Kerem'in dedikleri beni rahatlatmıştı, beni koruyacaktı. Onun yanından asla ama asla ayrılmayacaktım!
"Yağmur hanım." Diyen sesle daldığım düşüncelerden zıplayarak ayrıldım, Nastasya bana gülümseyerek bakıyordu.
"Efendim?" Dedim.
"Size kahvaltı hazırladım, aşağıda." Diyince kafamı salladım.
"Kerem sana ne dedi?" Dedim merakla, Nastasya'nın gözleri korkuyla irileşti.
"Bu konu hakkında konuşamam efendim, buyrun kahvaltınız aşağıda." Dedi ve koşar adımlarla odadan çıktı, kim bilir ne demiştide korkutmuştu kızı.
Uzun zamandır duş almadığım için odadaki kapıyı açtım, üzerimi çıkartırken bakışlarım aynaya düştü. Sırtımdaki sopa izlerine gözlerim dolu dolu baktım, babamın ve annemin yapmadığı şey kalmamıştı, hatta bir keresinde saçlarımı kulaklarımın altına kadar yamuk yumuk kesmişlerdi, ama şimdi saçlarım belime kadardı ve onları koruyordum. Bakışlarımı aynadan çektim ve kendimi sıcak suya bıraktım.
...
Üzerimdeki siyah bornozu askıya astım ve iç çamaşırlarımı giydim, üzerime siyah bir sweatshirt giydikten sonra altımada siyah bir tayt giydim. Islak saçlarımı taradım ve kuruttum. Mavi gözlerime tebessümle baktım, gözlerimi ne annemden nede babamdan almıştım, bu yüzden mavi gözlerimi çok seviyordum, odada aynaya dik dik bakarken telefonum çalmaya başladı, arayan kişiye baktığımda babam olduğunu gördüm, niye arıyor bunlar?
"Efendim?"
"Birlikte olmadıysanız seni yarın çok fena yaparım Yağmur!" Dedi, aynada kendime bakmaya devam ettim, yalan söylesem ne olurdu?
"Birlikte olduk." Dedim aniden, söylediğim yalanla gözlerim irileşti, ne yapmıştım ben?! Kerem bunu öğrenirse beni gebertirdi!
"İnanmalı mıyım?" Dedi, hayır kesinlikle inanma!
"İnanıp inanmamak sana kalmış." Dedim, sesimin titrememesi o an için beni çok mutlu etmişti.
"Pekala, yarın geldiğimizde bu konuyu konuşacağız, eğer yalan söylediğini anlarsam... olacakları senin hayal gücüne bırakıyorum." Dedi ve kapadı, gözyaşlarım akmak için direnirken onları geri yolladım, ne yapacaktım ben?
Akşam saat 20.36
Evin kapısı çalmaya devam ederken stersle açtım, Kerem çatık kaşlarla bana bakıyordu.
"Bu kapı niye açılmıyor?! Altı dakikadır seni bekliyorum!" Dedi, evet stresten onu birazcık bekletmiş olabilirim.
"Lavabodaydım, Nastasya evde değil zaten." Dedim, Kerem birkaç saniye suratıma baktı ve içeriye girdi, ceketini çıkartıp Portmanto'ya astı ve koltuğa yerleşti, hâlâ sinirli gibiydi.
"Sinirini anlamıyorum, ne olmuş biraz beklediysen?" Dedim, Kerem bana bakmadı.
"Seninle sinirimin alakası yok, konuşmayı kes." Dediğinde ona anlatmamaya karar verdim.
"Neden bu kadar kırıcısın?!" Dedim, Kerem dişlerini sıkarak bana baktı.
"Sana, konuşmayı, kes, dedim." Diye dişlerinin arasından tısladı. O kadar korkunç görünüyordu ki kaçmamak için kendimi sıkmam gerekti, gözlerine bakmakta güçlük çekiyordum. Ayakta öylece dikilirken Kerem'in bağırışı beni zıplattı.
"Dikilmeyi kes!" Diye bağırınca korkuyla yukarı çıktım, çocuk gibi kaçıyordum ondan resmen!
Korkuyla yatağın içine girdim ve yorganı kafama kadar çektim, neden böyle davranıyordu? Ben ona hiçbir şey yapmamıştım.
Birkaç dakikanın ardından merdivenden sesler gelmeye başladı, korkuyla gözlerimi kapadım. Kerem içeriye girer girmez kapıyı kapattı ve yatağın sol tarafı çöktü, Kerem'in sıcak dudaklarını boynumda hissedince titredim, boynumu yavaşça öptü ve bu seferde elleri saçlarımı okşamaya başladı, yatağa tamamen uzanmıştı ve sırtımı göğsüne yaslamıştı, saçlarımda dolaşan ellerle uykuya yenik düştüm.
ARKADAŞLAR YARIN BÖLÜM ATABİLİRSEM ATACAĞIM AMA SONRASINDA BİRAZ BEKLETECEĞİM, ÇÜNKÜ SINAVLARIM PAZARTESİ GÜNÜ BAŞLIYOR, AMA ELİMDEN GELDİĞİNCE ATACAĞIM.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴘsɪᴋᴏᴘᴀᴛ[Bitti]
Science FictionZORLA EVLİLİK VARDIR, ONA GÖRE OKUYUN. Umursamaz tavrı beni sinirlendirmişti, babamın götünden resmen ter akıyordu. Kapıyı kapattı ve stresle bana baktı, bende ona baktım. "Bu adamla seni evlendirmek zorundayım Yağmur, bu adama karşı çok dikkatli ol...