Ben bu bölümü yazarken Dead Poet Society şarkıları dinliyordum belki sizde dinlemek istersiniz dkdkkddkfk Özellikle son kısımlarda I never loved myself like i loved you falan güzel gitti.
Herkese iyi okumalar :)
4 Mayıs işte o gün gelmişti. Yani doğum günüm, inanamıyorum. Ve ben güne gözlerimi açar açmaz baktığım ilk şey heyecanla bileğim olmuştu ama hala bir isim belirmemişti. Biraz da korku vardı içimde, ya Ivan'dan başkası belirirse ve ben bu tüm yaşananları öylesine yaşamışsam diye.
Tekrardan biriyle, yeniden başlamak benim için oldukça zor olacaktı, eğer bileğimde Ivan'ın ismi belirmezse. Ona aşıktım, onun belirmezsini istiyordum ama ya o benim için sadece bir lise macerasıysa?
Ivan bike endişeliydi çünkü kaç gündür bana daha da nazik davranıp daha da dikkatli davranıyordu, sanırım bileğimdeki isim o da kendisi olsun istiyordu. Belirmeyeceğinden korktuğuna emindim. Keşke benim için ne anlam ifade ettiğini bilseydi, mesela onun adının beynimde nasıl tekrara takılmış bir şarkı gibi oynadığını, ve bunun her gece uyumadan önce olduğunu bilse...
Güzel gözüktüğüm her gün umarım bugün okula o da geliyordur diye düşünüyordum, güzel gözüküyorum umarım gelir, işte sabahları da bu düşünceyle doluyordum.
Ve bugünde çok güzel giyinmiştim, bol paça siyah bir kot üstüne de açık kahverengi latteye yakın bir renkte oversize uzun kollu bir crop sweatshirt giymiştim. Hava bugün biraz serindi bu yüzden uzun kollu tercih etmiştim. Normalde sıcak geçen mayıs ayı bugün biraz esiyordu. Yanıma üstümdekiyle aynı renk bir çanta almıştım ve altıma da siyah converse çekmiştim. Aynada kendime baktığımda kalçamın ve popomun çok güzel durduğunu fark edip kendime birkaç saniye daha baktım. Bu görüntüyü Ivan'ın da görmesi lazımdı bir an önce bu yüzden geç kalmadan okula gittim.
Yol boyu aşk şarkıları dinledim, acaba Ivan bugün bana nasıl bir süpriz yapacaktı? Kaç gündür doğum günümü unutmuş gibi yapmaya çalışıyordu farkındaydım ama asla unutmamıştı belliydi.
Ayrıca bir konu daha vardı geçen gün yaptığımız projeden hala bir ses gelmemişti. Sanırım boşuna o gün öyle berbat bir gün geçirdim. Üstelik o günden beri Ivan ve Colin'in arası oldukça kötü ama nedenini bana söylemiyor. Ara sıra acaba öpüştüğümüzü mü öğrendi diyorum ama öğrense büyük ihtimal benimle de konuşmazdı. Ama bu durumu ondan daha fazla ne kadar saklardım bilmiyorum, birkaç gün bile benim için yeterli olmuştu ve söylemediğim her gün kalbimin bir köşesi daha taşlaşıyor gibi hissediyordum.
Doğru zamanı bekleyip duruyordum ama asla doğru zaman diye bir şey olmayacaktı, o yüzden beklemeyi kesip harekete geçmeliydim ve doğru zamanı kendim yaratmalıydım. Bu yüzden bir an önce ne yapıp edip o anı yaratıp ona söylemem gerekiyordu, bu onun hakkıydı. Benimle bir daha konuşmayacaksa bile söylemeliydim, benim bir suçum yok birden Colin yaptı belki de beni anlardı.
Ayrıca daha fazla ders çalışmaya ve tüm notlarımı yükseltmeye odaklanmıştım. Düşününce ortalama notlarım vardı ama bu son yıl belki de daha etkili olur ve daha da yükseltebilir böylece istediğim yerlere gidebilirdim. Şuan başlarsam seneye nerede olacağımı düşünüp durmak beni daha çok çalışmaya itiyordu.
Her neyse günümüze dönelim.
Okul çok hızlı başlamıştı ve doğum günümü bilen ve duyan herkes kutlamıştı, biraz da Ivan'la sevgili olduğum içindi. Daha önce doğum günlerimi toplasan maksimum 3 kişi kutlardı; Annemden gelen soğuk sade bir mesaj, Marcus ve Marcus'un annesi.
Yine de bu durum hoşuma gitmedi değildi, kendimi popülermişim gibi hissetmeme neden oluyordu. Ivan da kutlamıştı ama asıl sürprizi sona sakladığını söyleyip ne yaptığını anlatmamıştı bile. Sadece sürpriz diyip duruyordu. Ve beni çileden çıkartıyordu, merakımdan ölmeme ramak kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aşık Olacaksın
FantasyUYARI: Aile içi şiddet ve zorbalık vardır. Tanrı neden bize böyle bir özellik vermişti hiçbir fikrim yok ama 18'ime geldiğimde bileğimde belirecek isim için çok heyecanlıydım. Evet Tanrı bize nedeni hala tam olarak bilinmeyen ama bizim için en doğr...