İyi okumalar :) ❤️
Evet. Taze hava, güzel bir başlangıç ve mükemmel hissettiğim bir cuma günü daha. Çünkü bugün haftasonunun başlangıcı ve 2 gün boyunca uyuyabileceğim.
Ah doğru, pazar günü Colin'le hiç bilmediğim bir maça gidecektim. Ama bu harika bir şey! Belki de onunla kaynaşabilirdim ve belki de flörtleşmeye başlayabilirdik. Böylece hayalimdeki Colin anıları gerçeğe dönüşebilirdi.
ÇOK MUTLUYUM ÇOK!
Yüzümde ne zaman oluştuğunu bilmediğim kocaman bir gülümsemeyle yatağımdan kalktım ve dolabıma yöneldim. Ayaklarımı süremeden gittiğim nadir günlerden biriydi. Bugün oldukça cesur giyinmek istiyordum. Bu yüzden siyah, sadece göğüslerimi kapatan ve göğüslerde de düğmesi açık olunca derin bir dekoltesi olan bir uzun kollu bir badi aldım. Aynı zamanda köprücük kemiklerimi de tamamen açıkta bırakıyordu. Bu görünümü dengelemek içinse bol paça, paçası düz inen indigo bir jean aldım altıma. Aldığım kıyafetleri hızlıca üstüme geçirdikten sonra aynalı masamdam gold choker kolye ve gold kalım halka küpeler aldım ve onlarıda hızlıca taktım. Ardından parmaklarımı boynuma götürdüm, orada parmaklarımı dans ettirdim ve uzun uzun kendimi izledim gülümseyerek. Tam bir afet olmuştum şuan.
Sanki gözlerimden ışıltılar çıkıyordu yeniden, kendimi aynada gördüğümde iğrenmek yerine yeniden sevmeye başlamıştım. Sanırım babamın artık benden uzak durması nedeniyleydi bu hallerim. Ya da biri...
Kafamı hızlıca sağa sola salladım bu düşünceden kurtulmak için ama bunu yapınca saçlarım bozuldu. Hızlıca saçlarımı kafamın tam ortasında bir topuz yaptım ve tokayla tutturdum. Sonra da sandalyemde duran çantamı alıp odamdan çıktım. Merdivenlerden aşağı inerken babamın mutfakta mutlu bir Sydney'le kahvaltı yaptığını görünce yüzümde ufak çaplı bir gülümseme oluştu. Sonunda istediği olmuştu ve ona yemeklerini sunabilmişti.
Hassiktir. Bugün çanta hariç bir şey getir günüydü. Sikiyim bu nasıl bir istek! Ne götürecektim ki?
Etrafa bakınmaya başladım o sırada. Hmm... Tam pes edecektim ki gözüm sandıklı küçük pufa kaydı pencerenin hemen kenarında duran. Bir saniye neden olmasın ki?
Hızlıca salona girdim ve pencerenin kenarına gittim ve sandıklı pufun içinde be varsa çıkarttım. Evet okula sandıklı puf götürecektim. Acaba Marcus ve Antonio ne getirecekti?
Pufun içini boşaltıp çantamdaki kitaplarımı oraya yerleştirdikten sonra üstünü kapatıp oturdum. Harika, artık istediğim her yer benim için dinlenme tesisiydi. Alttan tutarak elime aldım. Hem hafifti de. Süper.
Pufla beraber evden çıkarken bizimkiler bana garipseyerek ve ne yaptığımı merak ederek baktılar mutfaktan ama kimse bir şey demedi. Bende evden çıkıp okula yürümeye başladım. Tamam biraz yorucuydu ama eğlenceli bir seçim olmuştu. Okula alışveriş sepeti ya da gitar çantası getirmekten daha yaratıcı bir seçenek olmuştu.
O değilde bu kadar aşko kız gibi giyinmişken elimde bir pufla yürüyor olmam resmen beni değişik gösteriyordu. Kimse beni dışarıdan bakarak çözemezdi zaten.
Bu sıcak havada bir on dakika yürüyerek okula geldiğimde hala bizimkileri bahçede göremedim. Elimdeki pufu yere bırakıp üstüne oturdum ve biraz dinlenmeye başladım. Bu sırada telefonumun saatine baktım. 8.15. Bizimkiler henüz gelmemiştir. Onlar gelene kadar burada oturabilir ve insanların ne getirdiğine bakabilirdim.
Birisi karton kutu getirmişti. Bir başkası temizlik kovası, biri gitar çantası, birkaç kişi alışveriş sepeti. Ve yuhhh favorim, el arabası getiren olmuştu. Çok mantıklı ve güzeldi. Hatta oyuncak el arabası getiren bile görmüştüm. Bugün için çok söylensem de beni güldürdüğü için çok seviyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bana Aşık Olacaksın
FantasyUYARI: Aile içi şiddet ve zorbalık vardır. Tanrı neden bize böyle bir özellik vermişti hiçbir fikrim yok ama 18'ime geldiğimde bileğimde belirecek isim için çok heyecanlıydım. Evet Tanrı bize nedeni hala tam olarak bilinmeyen ama bizim için en doğr...