01. partner seçimi

332 38 50
                                    

Hikaye'de özgünlük yok ve sanki Katsuki ile Izuku çocukluk arkadaşı değilmiş gibi düşünün, animeye göre yazmadım <3

Midoriya'nın Ağzından

Günüme başımı şişirecek bir ders ile başlangıç yapıyordum, müzik.

Sınıftaki gürültü yetmiyormuş gibi müzik dersinde daha da artıyordu, olmayan müzik yeteneğini sergilemeye çalışan çok kişi vardı bu sınıfta.

Yorgun bir biçimde cam kenarındaki sırama oturmuştum, başımı kollarımın arasına koymuş, sıranın üzerinde uykuya dalmaya çalışıyordum fakat ne malumki biri beni rahat bırakmıyordu.

"Oi, lanet inek! Burası yatak odası değil, kalk!" benim saç tutamlarından tutarak başımı çekerek kaldırmıştı, inlemeyle karışık bir sesle ona bakmıştım, "Bakugou! Beni rahatsız etmeyi bırak..."

Bakugou tam konuşmak için ağzını açmıştı ki içeri öğretmenin girmesiyle yerine geçmişti. "Geldi başımın belası." diye mırıldanırken öğretmende oturmamızı söyleyerek kendi masasına geçmişti.

"Biliyorsunuz, dönem sonu yaklaşıyor. Performansınızı yüksek verebilmek için sizlere müzik projesi vereceğim." müziğim düşük gelse de pek sorun olmazdı aslında fakat zorunluydu.

"10 grup olacaksınız, kura çekerek eş seçeceksiniz. Yeteneği olan var olmayan var, kura en iyisi." öğretmen, masasının üzerine bir fanus koymuştu, içinde beyaz kağıtlar vardı. Kura buradan çekilecekti.

"İlk cam kenarından başlayalım, ilk sıradaki gel bakalım." ilk sırada ne yazık ki ben vardım, hoşnutsuzca kalkarak cam fanusun yanına gidip rastgele bir kağıt çekmiştim.

Çıkan isimle kanım donarken öğretmen de bana seslenmişti "Izuku, çıkan ismi oku bakalım." "B-Bakugou Katsuki." "Ne!" Bakugou sinirle sırasından kalkıp bana bakmıştı, "Lan seçe seçe beni mi seçtin 19 kişi arasından!" "Ş-şey, istemeyerek oldu!" "Ha! Kahretsin..." Bakugou sinirle yerine otururken bende yerime geçmiştim.

Sınıfın geri kalanı da sırayla eşlerini seçmişti. Teneffüs zili çalınca Bakugou, Kirishima ile sınıftan çıkarken Bakugou'nun yanına gitmiştim, "Şey, Bakugou. Biz müzik için ne zaman buluşuruz?" "Hiçbir zaman mümkünse! Okul yetmiyormuş gibi bir de okul dışında seni çekemem." "Bende sana bayılmıyorum."

"Öyleyse hiç buluşmaya gerek yok!" "O zaman performansımız düşük gelir." "Ben çalışıp yüksek alacağım, sen düşük al!"

"Birlikte yapmazsak ikimizde düşük alacağız." "Kahretsin! piyanon var mı?" "P-piyano?" Bakugou sinirle kendi yüzünü avuçlamıştı, "Öyleyse yarın okulun çıkışında beni bul, birlikte gideriz!" "T-tamam."

Onunla konuşurken gereksiz geriliyordum. Yada gereksiz değildi, o gerçekten korkunç ve popülerdi. Benim zorbam diyebilirdik, benimle uğraşmayı seviyordu.

Derslerin bitiminin ardından eve zar zor gitmiştim, üzerimde aşırı bir yorgunluk vardı, tüm gün boyunca cam kenarında olduğumdan hava çarpmış olmalıydı ki sürekli burnum akıyordu, galiba gribe yakalanmıştım, harika.

Kendimi yatağa bırakır bırakmaz uykuya yenik düşmüştüm, bu sayede akşam yemeği de kaçmıştı.

Gece ateşim yükseldiğinden annem sürekli alnıma ıslak bez koyup beni kontrol ediyordu "Ah oğlum, ne diye camı sonuna kadar açıyorsun? Bari biraz kapasaydın." ben cevap vermek yerine öksürmekle yetinmiştim.

Sabah saatlerinde ise okula gitmek yerine hastaneye bi' görünmeye gitmiştik. Göründükten ve ateş düşürücü yazdırdıktan sonrasında da eczaneye uğrayıp eve geçmiştik.

Tüm gün boyunca sadece yatmıştım, fazlasıyla terlemiştim bu yüzden de duş alma gereksinimi duyarak yataktan kalktığım sırada annem bana seslenmişti, "Oğlum, arkadaşın seni çağırıyor, kapıda. Gelsene bi'!" ah, doğru ya Bakugou tamamen aklımdan çıkmıştı.

"Geliyorum anne!" zoraki odadan çıkarak kapıda beni bekleyen Bakugou'nun yanına gitmiştim. "Noldu Bakugou?" "Müzik projesi, arabada bekliyorum." benim konuşmama bile izin vermeden arkasına dönmüş ve arabasına ilerlemişti.

"Oğlum, hastasın, arkadaşına söyle de biraz erteleyin şu projeyi." "Önemli değil anne." "Arkadaşın kimin nesi? Daha önce tanıştırmamıştın." "Hiçbir arkadaşımı tanıştırmıyorum ki anne..." "Orası doğru, hoş çocukmuş." "Ya, ne demezsin! Bir de bana sor."

Bakugou'yu daha fazla bekletmemek için ayakkabımı giymek için eğilmiştim.

Ayakkabımı giydikten sonra arabaya ilerlemiştim, o gerçekten çok havalıydı, kendine ait bir arabası, yine kendine ait bir evi vardı. Çoğu giydiği şey son modaydı. O çok... lükstü.

Üstü açık siyah araba bizi büyük bir sitenin önüne getirmişti. Bakugou inerek kapıyı sertçe çarparak kapatırken bende son derece nazik bir şekilde arabadan çıkmıştım.

Benimle hiçbir şekilde iletişime dahi geçmeden kendi başına önden yürüyerek siteye girmişti. Bende onun peşinden geliyordum. Daireye çıktıktan sonra içeri girmiştik.

Bakugou üzerindeki deri ceketi çıkarıp kanepenin üzerine atarken bende rahatsız hissetmiş bir biçimde ortalıkta dikiliyordum.

"Orada hâlâ ne dikiliyorsun, gelsene." o bir odanın önünde duruyordu, ona uyarak yanına gitmiştim. Ben gelince Bakugou gizemli odanın kapısını açmıştı ve içeri hayranlıkla bakmıştım.

Burası bir cennetti, pardon müzik odası.

Pekâlâ müziğe pek ilgim yoktu ama bu kadar çok enstrümanı bir arada görünce gerçekten etkilenmiştim. Duvarda asılı olan bir elektro gitara doğru götürürken Bakugou bana bağırmıştı, "Ellemeyi aklından bile geçirme!" 

Utanarak elimi geri çekmiş ve uzaktan bakmayı tercih etmiştim. "Buradan hangilerini çalabiliyorsun?" "Hiçbiri." "Peki hiç şarkı falan söyledin mi daha önce?" duş alırken söylediğim birkaç şarkı vardı ama o cırtlak sesimin buna hazır olduğunu düşünmüyordum. "Hayır."

"Off, n'apacağız seninle? Neyse enstrüman çalamıyorsan her hâlükarda şarkı söylemek zorundasın, kendini geliştir meliştir, bir şeyler yap."

Ben hayranlıkla köşede duran muazzam büyüklükteki piyanoya bakmıştım. "Bakugou, sen buradaki her şeyi çalabiliyor musun?" "Tabiki de!" "Peki benim için şu piyanoyu çalabilir misin?"

Duraksayarak bana bakmıştı, "Tabikide hayır, senin için neden bir şey yapayım ki?" kocaman bir hayal kırıklığı. "Sakın çalamadığımı düşünme, sadece canım istemiyor!"

Bana kükredikten sonra bilgisayarın karşısına oturmuştu. "Hangi şarkıyı çalacağız?" "Bakınıyorum!" Bakugou upuzun bir playlist açmıştı ve sırasıyla tüm şarkılara kulak kabartıyordu.

Yaklaşık 7-8 şarkı bakmıştık fakat Bakugou hiçbirini beğenmemişti. "Şey aslında benim çok sevdiğim bir şarkı var... Onu çalsak olmaz mı? Adı sanırım we dont talk anymore'du." "O lanet şarkıyı asla çalmayacağız!" "Ama melodisi falan da çok hoş?" "Beni ilgilendirmez, çalacağımız şarkıyı ben seçeceğim!"

Onun bana karşı bu kadar nefreti varken bırak müzik projesi yapmayı, iletişim dâhi kuramıyorduk. Onunla bu projeyi yapmak sandığımdan daha zorlu olacaktı.

damn dutyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin