Bakugou'nun Ağzından
Duyduğum gürültü yüzünden kalkmış ve sinirle müzik odasına ilerlemiştim ama böyle bir manzara beklemiyordum.
Narin sesiyle şarkı söylüyordu. Daha önce onunla hiç bu kadar ilgilenmemiştim bu yüzden hep bir fazlalık olarak görürdüm ama o sandığımdan daha muhteşem biriydi.
Görünüşü, kişiliği, yenekleri. O sadece farkında değildi. İçten içe onu bir rakip olarak görmeye başlamış bu yüzden daha çok nefret etmiştim o yeşilli çocuktan.
Fakat nefretim şuanda etkisizdi, onun güzel sesini dakikalarca dinlemiştim, beni farkedince susmuş, utanmış, hemen müziği kapatmış ve beni uyandırdığı için özür dilemeye başlamıştı.
"Hadi tekrardan uyumayı dene, anlaşılan müzik işiyle de uyuyamayacağım."
Hasta olduğu için ona tolerans göstermiş ve benim yatağımda yatabileceğini söylemiştim fakat teşekkür ederek reddetmişti.
Benimde işime gelirdi tabiki.
Gece boyu uyumak istesemde Izuku'nun belirsiz kâbusları ve tek kalamama korkusu yüzünden son çare olarak onunla aynı yatağı paylaşma kararı almıştım.
"Eğer tek tık daha çıkarırsan seni burada geberteceğim." "T-tamam sustum." o yatağın bir köşesinde ve bende diğer iç köşesinde kıvrılmıştım.
Bu çocuk eve geldi geleli kendime şaşırıyordum, çocuk yüzünden karakterim değişmişti sanki.
Gece gece ne desem şaşırırsınız? Izuku uykusundayken farketmeden bana sarılmıştı.
Sırtıma sarılmış ve başını sırtıma yaslamıştı. Kaç defa ittirsemde koala gibi sarmıştı beni.
"Sana iyilik yapanın..."
Sabah baş ağrısıyla uyanmıştım, Izuku yüzünden sadece 3 saat düzgünce uyuyabilmiştim ve dokunsalar patlayacak gibiydim.
Izuku ise... O küçük beyefendi hâla güzellik uykusundan uyanamamıştı.
Onu sarsarak uyandırdığımda kalkıp ilk önce bir bebek gibi gözünü ovuşturmuş ardından yanlış bir şey yapıp yapmadığını sormuştu.
Tanrım, ben neden her dakika bu çocukla ilgilenmeliymişim gibi hissediyordum? Kesin büyü falan yapmıştı bu bana.
"Varlığın bile bana yan etki gibi." dedim Izukuya. "Övdün mü gömdün mü?" "Gömüp üzerine de çiçek attım."
Yataktan kalkınca telaşla bana bakmıştı, "Ah, okul formam evde kaldı!" "Bende bir sürü yedek var giyin birini."
Gardırobumu açıp ona gösterdiğimde şaşırarak bana bakmıştı, "Niye bir tane değil de bir sürü okul forman var?"
"Canım istedi. Neyse giyin de mutfağa gel." başıyla beni onaylayınca odadan çıkmış ve bir şeyler hazırlamak için mutfağa yönelmiştim.
Ben pek kahvaltı etmezdim bu yüzden evde pek de yiyecek yoktu. Basit bir kahvaltı hazırladıktan sonra Izuku da mutfağa gelmişti.
"Kahvaltı hazırlamışsın? Gerek yoktu." "Gel bi' bakayım ateşin düşmüş mü?" onu kendime doğru çekmiş ve ardından ateşine bakmıştım.
Midoriya'nın Ağzından
Tamam, övünmek gibi olmasın ama kesinlikle üzerime titriyordu.
Ateşimi kontrol etmek için kolumdan tutmuş ve beni kendine çekmişti. O an başımı onun göğsüne çarpmamla durmuştum.
Elinin tersini alnıma koymuş, bir süre beklemiş ve ateşimin düştüğünü anlayınca hızlı bir şekilde teması kesmişti.
"Şey, o kadar hazırlamışsın ama ben pek aç değilim." "Kes sesini de et kahvaltını yoksa hepsini ağzına tıkacağım. O kadar hazırladım!" "T-tamam." titrekçe masaya oturmuş ve göz gezdirmiştim.
O da karşıma oturmuş sadece beni izliyordu. Her ne kadar bana bakınca rahatsız olsam da bir o kadar da utanıyordum.
Sadece 1-2 gün önce ağzıma sıçıyorken şimdi benim doymam için kahvaltı hazırlıyordu. Garip? Sanırım öleceğini sezmiş de bu yüzden iyilik yapıyor gibi bir izlenim veriyordu.
"Başlasana!" eh, bu kahvaltı da yemeyi tercih edeceğim pek bir şey yoktu, ama ayıp olmasın diye ekmeğe biraz çikolata sürüp onu yemek üzereydim.
Ki Bakugou elimden çikolatalı ekmeğimi çekene kadar!
"Ekmeğimi versene!" "Sen sabah çikolata ye diye mi kahvaltı kurduk!" "Kahvaltıya koymuşsan yemem içindir!" "Kes sesini ve yumurtamın tadına bak."
Önüme tavadaki yumurtayı itmiş ve soğuk bakışlar göndererek yememi işaret etmişti.
Aşırı isteksiz bir biçimde yumurtayı yemeye başlamıştım, o da bana meyve suyu doldurmuştu.
"Sen niye yemiyorsun?" "Çünkü aç değilim, sadece uykusuzum." onu rahatsız ettiğimi bilerek mahcuplukla tam özür dileyecekken aklıma onun benim kalmamı istediği geldi. Yani burada isteğimle değil de zorla kalmıştım!
Peki rahatsız mıyım burada olmaktan? Tabiki hayır. Parayla döşenmiş bir evde, rahat bir yatakta uyuyup da çorbamın ayağıma kadar gelmiş olması beni asla rahatsız etmemişti. Beni tek rahatsız eden şuan karşımda oturup bana diklenen varlıktı.
Doğru düzgün kahvaltı etmesemde doymuş gibi hissederek kalkmıştım. "Giderken eve mi uğrasak? Çünkü çantam da burada değil."
Sırıtarak bana kapıyı işaret etmişti. "Çantanı çoktan alıp geldim, arabada. Çık ayakkabını giyin, okula gidiyoruz." "Ne? Evime mi gittin?" "Çantan gökten düşmediğine göre, öyle görünüyor."
Annemlere dün açıklama yapmamıştım ve tedirgin hissediyordum.
"Hadi sallanma da gelsene!" "Telefonumu bulamıyorum!" "Kanepenin üzerinde!" dediği gibi kanepenin yanına gitmiş ve telefonumu aldıktan sonra onun yanına gitmiştim.
Onun lüks arabasına ikinci kez binişimdi ve eğer okula beraber gidersek çok dikkat çekecektik ve kim bilir ne dedikodular çıkardı.
"Şey, Bakugou beni şu kenarda bırakır mısın? Okula doğru geri kalan yolu yürüyerek gelebilirim." "Neden?" "Şimdi zaten başına çok bela açtım, bir de okula beraber gelirsek dedikodu falan-" "Siktir et."
Beni susturmuş ve birlikte okula giriş yapmıştık. Benim sandığımın aksine bizim birlikte gelmemiz pek garipsenmemişti. Bakugou arabayı kilitler kilitlemez hızlı bir biçimde yanımdan ayrılmış ve soluğunu Kirishima'ların yanında almıştı.
Benden tiksiniyormuş gibi davranıyordu, ben ise ona karşı hangi duyguyu beslediğimi bilemiyordum.
Nefret? Tiksinme? Hayranlık? İmrenmek?
Ben... Bilemiyordum. O iki karakterli biriydi sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
damn duty
FanfictionTalihsizlik, müzik projesinde Katsuki ile eşleşmiştim! Fakat onun piyanoyu çaldığı an... | BAKUDEKU kitabıdır | Başlangıç tarihi 09.07.23 | Özgünlüksüz AU