10. çikolatalı puding

115 27 9
                                    

Elime cips poşetini alarak oturmuş ve cipsleri yerken bir yandan da vs atmakta olan Bakugou ile Denki'yi izliyordum.

Kirishima yanıma oturmuş ve kucağımdaki cips ambalajına elini daldırarak cips alıp yemeye başlamıştı. "Birkaç gün önce seninle  dalga geçip gülüyordu, şimdi ise onun kıyafetini giymişsin." şaşkınlıkla ona bakmıştım, "Onun kıyafeti olduğunu nereden anladın?"

Bana doğru baktı ve bir süre konuşmadı, sonra sanki doğru kelimeleri bulmuşcasına ağzından kelimeler dökülmüştü, "Eh, bende zamanında giymiştim." cipse bulanmış parmaklarını üzerine doğru silkeleyerek kalkmıştı, "İğrenç şey." diye mırıldanarak somurtmuştum. Zamanında o da mı giymişti? Ne saçmalıyordu? Bu neden aklıma bu kadar takılmıştı?

Saatlerin ardından Denki ve Kirishima'yı Bakugou evden yollamıştı. O cipsi yedikten kısa bir süre sonra başım ağrımıştı fakat cipsle ilgili olduğunu sanmıyordum.

Ben ağzıma 3. hapımı atacakken Bakugou gelmiş ve elimdeki hapı almıştı, "Tamam başın ağrıyor olabilir ama saat başı hap içmene gerek yok." "Sen sus bence." sinirle onun elindeki hapı alarak ağzıma atmış ve bardaktaki suyu kafama dikmiştim.

O sırada Bakugou da üst dolaplardan kahverengi bir paket almıştı, "Izuku, puding yapmak ister misin?"

Elindeki puding paketine baktım, "Gece gece mi?"

"Canım çekti. Buzdolabından sütü çıkarır mısın?" ben buzdolabından süt çıkarırken o da küçük tencereyi ocağa koymuştu.

4 bardak sütü tencereye koyup toz hâlindeki pudingi dökerek karıştırmaya başlamıştı. Bende onu izliyordum.

Bir süre sonra puding kaynamıştı, "Izuku, sen kâselere koymak ister misin?"

Çıkardığım iki kâseye kaşık yardımıyla koymaya başlamıştım. Kâseler dolduktan sonra biraz puding artmıştı.

"Bunları buzdolabına koyuyorum biraz soğusunlar." Bakugou kâseleri buzdolabına koyarken bende artan pudingi yemeye başlamıştım, Bakugou'nun beni izlediğini farketmemiştim.

"Tadı güzel mi?" heyecanla cevap vermiştim, "Çoo~k güzeldi!" "Bende tadına bakabilir miyim?" bana doğru yaklaşırken bende elimdeki kaşığı tencerenin içine bırakmıştım.

"Ama daha kalmadı, hem zaten buzdolabında var." "Biraz kalmış sanki?" onun gözleri dudaklarıma kayarken bende anlamayarak ona bakmıştım, "Nerede?"

Elini başımın arkasına koymuş ve hızlıca başımı  başına yaklaştırmıştı "İşte buradaymış." diye fısıldayarak benim engellememe bile izin vermeden alt dudağımın kenarındaki çikolatalı pudingi yalamıştı.

Çok yakındık, yakın olmamızı es geçtim dudağımı yalamıştı, benim dudağımı, alt dudağımı.

İlk defa böyle bir şey yaşıyordum, kızararak onu ittirmiştim,Bakugou ise hâlinden memnun bir biçimde bana bakıyordu, "Puding... Güzel olmuş."

"K-konumuz puding mi? Ne yapıyorsun ya!" ben utançla parmaklarımı dudağımda gezdirirken o da mermere yaslanmıştı. "Öpmüşüm gibi davranıyorsun, alt tarafı pudingin tadına baktım."

"Yaladın? Dudağımı! Bir şeyler çok yalamak istiyorsan git Kirishima'ya falan! Git de yeniden tişörtünü ver ona!" sinirle kollarımı birbirine kenetlerken Bakugou da anlamayarak bana bakmıştı, "Ne tişörtü? Kirishima ne alaka?"

"Bu tişörtlerden Kirishima da giydi değil mi?" üzerimdeki tişörtü göstermiştim, "Hayır, giymedi?" "Nasıl ya?" Kirishima yalan mı söylemişti? Ama neden?

"Evime giren ilk yabancı sensin, Kirishima bile ilk defa bugün gelmişti evime." pekâlâ, bu itirafı beklemiyordum.

Ona inansam bile inanmamış gibi davranarak gözlerimi ondan çekmiştim, "Pis yalaka, bana yaranmak için yalan söylüyorsun." ben çocuk gibi dudak büzerken o da cevap vermişti bana, "Yalakanım bebeğim."

Domatese dönmeden önce mutfağı terkederek Bakugou'nun yatak odasına ilerlemiş ve yatağa uzanmıştım. Ardımdan da Bakugou gelmiş ve kapıdan bana bakmıştı, "Korkuyordun sanki tek yatmaktan?" "Hiçte bile!" "O günki gibi gelip üzerime çullanma bari, bu sefer seni yanıma almam."

O hafif bir sırıtışla odadan ayrılırken bende arkasından bağırmıştım, "Kapıyı kapat!" fakat duymamış olacaktı ki geri dönüp kapıyı kapatmamıştı. "Sinirimi bozuyor bu çocuk." diye mırıldanarak ısıttığım yataktan kalktım ve kapıyı kapatarak geri yatağıma oturdum.

Henüz saat erkenmiş gibi geliyordu, her ne kadar geç olsa bile. Yanımdaki abajuru yakıp gözlerimi tavana diktim, daha sonrasında odaya göz gezdirirken gözüme bir kitaplık çarpmıştı.

Kitapları görünce bu saatte içime kitap okuma isteği doğmuştu bu yüzden ayağa kalkmış ve kitaplığın önüne gelerek raflardaki kitaplara göz gezdirmeye başladım.

Bazı kitaplar dilimize çevrilmemişti, Orijinal dillerindelerdi, "Bu çocuk kaç dil biliyor?" diye mırıldanırken hiç beklemediğim bir şey görmüştüm rafta, bir günlük.

Birinin günlüğünü karıştırmak veya okumak çok yanlış bir şey olsa da okumam lazımmış gibi hissetmiştim, bu meraktı. Bu yüzden sayfaları karıştırmaya başlamıştım, fakat tüm sayfalar bomboştu, sadece ilk sayfa doluydu.

"Nasıl olsa tekim, Bakugou da uyumuştur, ruhu duymaz." diye düşünerek okumaya başlamıştım, fakat başını okuduğum an şaşkınlıkla kalmıştım. Çünkü...

damn dutyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin