04. etkileniş

135 31 32
                                    

Derslere ilgim olmamasına rağmen çoğu zaman soruları çözebiliyordum, sınıftaki çoğu kişinin benim zekama imrenmesi artık normal geliyordu.

Öğle arasına girmiştik, yaklaşık 38 dakikalık bir teneffüs, son 2 dakikası öğretmenler sınıfa sokuyordu zaten.

Açtım ama yalnız başına yemek yemeyi sevmediğim için çoğu zaman ya yemek yemeyi ihmal ederdim ya da Ochaco'nun bana birlikte yemeyi teklif etmesini beklerdim.

Şansıma bugün Ochaco okula gelmemişti, yani aç kalacaktım.

Açlığımı boşvererek en sevdiğim şeylerden biri olan sudokuyu çıkararak çözmeye başlamıştım. Az sonra yanıma Shoto gelmişti. O da Bakugou kadar popülerdi ama karakterleri kesinlikle zıtlaşıyordu.

"Midoriya, burada ne yapıyorsun?" yanaklarım hafif kızarmıştı, normalde kimse benimle konuşmaya girmek istemezdi.

Hızlıca sudoku kitabını kapatmış ve Shoto'ya bakarak kekelemeye başlamıştım, "H-hiçbir şey!" "Herkes yemekhanede, sende gelsene." "Ben? Seninle birlikte mi?"

"Yaoyorozu ile bana katılmak istersen hemen gel, yoksa masa bulamayacağız." "Hai!"

Ses tonu aşırı soğuktu, zaten de bu yüzden popülerdi. Soğuk, çekici, ideal bir sevgili tipi.

Ne saçmalıyorum ben?

Yaoyorozu ise oldukça akıllı ve nazik bir kızdı, öğretmenlerin diğer gözdesi diyebiliriz.

Heyecanla sıradan kalkmış ve onları takip etmeye başlamıştım. Yemekhaneye geldiğimizde çabucak 3 tabak yemek almış ve boş bir masaya ilerlemeye başlamıştık.

Ben arkada onlar önde normal bir şekilde yürürken ben ayağıma takılan çelme ile yere düşmüştüm.

Benim yere düşmemle yemekhanedekik çoğu kişi bana gülmeye başlamıştı. Ben utançla üzerime dökülen yemeklere bakarken Bakugou'ya ait bir kahkaha sesi gelmişti. "Tüh bebeğin üstüne maması döküldü, bunun bakıcısı nerede?"

"Kes sesini, yaptığın güzel bir şey mi sanıyorsun?" Shoto sinirli bir biçimde Bakugou'ya cevap verdikten sonra beni kolumdan tutmuş ve kaldırmıştı. "Midoriya, iyi misin?"

"Oi! Pislik herif, sen ne karışıyorsun?" Bakugou'nun ifadesi soyutlaşmıştı, artık gülmüyordu, aksine sinirlenmişti.

Yaoyorozu beni oturtmuş, peçeteyle üzerimi temizlemeye devam ederken Shoto da Bakugou ile laf dalaşına girmişti.

Shoto çok soğuk konuşuyordu, kendinden emin gibiydi, açıkçası etkileyiciydi. Çoğu kişi gülmeyi kesmişti.

Shoto kendi tabağını yemem için bana uzatmıştı, fakat ben göz yaşlarımı tutamıyordum bile.

"Shoto, tamam daha tartışmanıza gerek yok, Izuku iyi!" Yaoyorozu, Shoto'ya doğru seslense de o duymazlıktan gelmişti.

"İnsanları aşağılamaya çalışarak kendini yükseltmeye çalışıyorsun, fakat şunu unutma biz olmadan sen bir hiçsin. Kendin yükselemeyecek kadar büyük bir hiç." Shoto'nun bunu demesiyle Bakugou sinirden patlamış ve Shoto'ya yumruğunu savurmuştu.

Ben korkuyla araya girmek için atılmak istesemde bu olayı durduran kişi Yaoyorozu olmuştu.

Şuan derste değil de revirdeydik. Shoto'nun patlamış dudağı ve Bakugou'nun da kanayan burnu için revire gelmiştik. 

"S-Shoto, gerçekten özür dilerim, benim yüzümden old-" işaret parmağını dudaklarımın üzerine koymuş ve "Şş." benzeri bir ses çıkarmıştı.

damn dutyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin