"Bir lunapark mı?" "Haftasonu full müzik çalışmayız herhâlde, biraz kafanı dağıt. Sonra müziğe oldukça yoğunlaşacağız." başımla onaylayarak lunaparka göz gezdirmiştim heyecanla, en son küçükken gelmiştim bu yüzden her şeye binmek istiyordum.
"Öyleyse ilk hangisine binmek istersin?" "Bunu neden yapıyorsun?" "Neyi?" gözlerimi ona dikmiştim, "Bana neden müzik projesini aldıktan sonra iyi davranmaya başladın?"
Duraksamış, bana bakıyordu, "Sana haksızlık yaptığımı düşündüm-" "Bana acıdın mı?" bana hayret bakışı atmıştı, "Tabiki hayır." başımı öne eğmiştim, belki de ne kadar acınası olduğumu düşünmüştü, her ne kadar inkar etse de o hâlâ eski Bakugou'ydu. "Öyleyse ilk hızlı trene binelim."
Sırıtmış ve hızlı trene doğru koşmaya başlamıştı, belki de şuan, bir anlığına ona olan nefreti bırakıp anın tadına bakmalıyım diye düşünmüştüm. Bu yüzden bende gülerek onun peşinden koşmuştum.
Hızlı trenin en önüne binmiştik ve yan yanaydık. "Korkuyor musun?" ona bakmıştım, "Sen korkmuyor musun?" "Tabiki hayır!" tereddütle hız treninin kıvraklı yoluna baktım, "Binen herkes çığlık falan atıyor."
Elini bana uzatmıştı, "Korkuyorsan elimi tut." tereddüt etmeden elimi eline yerleştirdim.
Hız treni macerasından sonra bir sürü şeye daha binerek akşamı tamamlayıp Bakugou'nun evine gitmiştik. Benim aklım hâlâ hız trenine binerken olan anda takılı kalmıştı. Bakugou artık bana fazlasıyla değişik davranıyordu ve içimden bir ses bunun iyiye işaret olmadığını söylüyordu.
"Aç mısın? Yada yorgunsan yarın çalışmaya başlayabiliriz."
Birkaç saatimizi lunaparkta harcamıştık ve artık yatma vakti gelmiş gibi hissediyordum. "Uyusak iyi olabilir." kendi pijamalarından bana da vererek beni kendi yatağına zorla yatırmıştı, "Bak misafir muamelesi yapmana gerek yok sonuçta burası senin evin."
"Sus da yat. Bir ihtiyacın olursa oturma odasındayım, gelirsin." onu onaylayınca odadan çıkmıştı.
Gece yarısını çoktan geçmişti, yanımdaki dijital saate bakıp duruyordum sürekli. Sürekli hışırtı sesi duyuyordum. Perdeler kapalı olduğundan oda daha karanlıktı. Ben yorgana iyice sarılırken bir cızırtı sesi gelmişti. Ben nereden geldiğini anlamayarak korkuyla hızla odadan çıkmıştım.
Kanepede uyuyan Bakugou'nun yanına gitmiştim, onu dürterek uyandırmıştım, "Izuku, noldu?" "Evde başka birisi daha mı var?" "Hayır?" "Garip sesler duydum, korkuyorum." "Garip, istersen odaya gelip bakabilirim? Bir şey olduğunu sanmıyorum." ama ben bir şey olduğunu sanıyordum. "H-hayır, gerek yok." "Bakmazsam nasıl yatacaksın? Hadi git uykum var."
"Bende burada yatacağım," diyerek kanepenin kenarına oturmuştum, "İkimizde yatakta mı yatsak bari? Sığmayız buraya." "Olsun! Ben o odaya asla gitmem." onu dinlemeyerek yanına kıvrılmıştım. Gerçekten sıkışık bir şekilde anca sığmıştık ama olsun ben burada, güvende kalmaya niyetliydim.
Sabah uyandığımda Bakugou'ya sarıldığımı farkederek kızarıp hızlı bir biçimde kalkmaya çalışırken kanepeden yere düşmüştüm. "Sonunda uyandın demek." "B-Bakugou, sen uyanık mıydın?" "Üstüme çullandın gece, nasıl uyuyabilirdim?" "Özür dilerim..."
Özrümü umursamadan kanepeden kalkıp koridora ilerlemişti, "Nereye gidiyorsun?" "Gel de seni korkutan şeye bakalım." onun peşinden gitmiştim, ardından odaya girmiştik.
Perdenin yanına gidip perdeyi çekmişti, "Hışırtı yapan yapraklardı, dallar cama sürtülünce çizerek ses çıkarmış olmalı, sende bunlardan korkup yanımda yatmak için bahane ettin." o gülerek bana bakarken bende inkar etmiştim, "G-gerçekten bahane değildi!"
Ben ona somurtarak bakarken o da inanmamış bir tavır takınmıştı, "Zaten sana meraklı değiliz, ister inan ister inanma." ben sinirli bir biçimde somurtarak odadan çıkarken Bakugou da kolunu omzuma atarak yanımda yürümeye başlamıştı.
"Çek kolunu, yakınıma yaklaşma." omzumu ittirerek onun kolundan kurtulmuş ve önden yürüyerek müzik odasına ilerlemiştim, her davranışı batıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
damn duty
أدب الهواةTalihsizlik, müzik projesinde Katsuki ile eşleşmiştim! Fakat onun piyanoyu çaldığı an... | BAKUDEKU kitabıdır | Başlangıç tarihi 09.07.23 | Özgünlüksüz AU