~Doğum Günü~

216 28 7
                                    

Selamünaleyküm ballarım. Çok ara verdim biliyorum. Ama bu grip illeti bu kış yakamızdan düşmüyor bir türlü. Geçtiğimiz hafta bebeğimle hastanede yatmak durumunda kaldık. Kafamı yeni yeni toparlayabiliyorum. Bölümün bir kısmı hazırdı ancak son sahneleri bugün ekleyerek nihayet bitirdim. Bir sonraki bölüm inşaAllah daha uzun ve heyecanlı olacak. Beklenmedik olaylar yaşanacak, sürprizlere hazırlıklı olun. Keyifle okumanızı dilerim. Oy ve yorumlarınızı bekliyor olacağım. En sevgiliye emanetsiniz.

🍂

İçimde uçuşan binlerce kelebekle eve girdiğimde soluğu direk odamda aldım. İlk işim poşetten çıkardığım ipleri sevecen bir tavırla, yüzümde sıcacık bir gülümsemeyle yatağımın üstüne dizmek oldu. Ardından bilgisayarımı kucakladığım gibi pencerenin önüne tünedim. İnternette yaptığım uzun araştırmalar sonucu aklıma yatan ilk modeli kaydettim ve ilmekleri şişe geçirip örmeye başladım. Öyle sabırsızdım ki ve öyle heyecanlı... Bir an evvel bitirmek ve boynunda görmek için deliriyordum. Halbuki daha evvel hiç böyle heveslerim olmamıştı. Ali'ye bakışım değiştiği günden beri içimde haşarı bir kuşla yaşıyordum sanki, ne istekleri bitiyordu o kuşun, ne heyecanı diniyordu. İçimde bir yerlerde habire kanat çırpıp duruyordu. İçimi kıpır kıpır eden de hep onun bu aymaz hâlleriydi. Kalbimin çarpıntısı, gözümün uzaklara dalışı, zihnimin hayal aleminde koşturuşu hep onun eseri...

Annem yemeğe çağırıncaya kadar şişleri elimden bırakmadım. Her ilmekte sanki sevdamı düğümlüyordum onun boynuna. Her detay, her nakış içimde çağlayan bir sel gibi avuç avuç dökülüyordu kucağımda duran ip yumağına. Bir çoğuna göre basit, hatta modası geçmiş gibi gelebilirdi ama bana göre bir kadının bir erkeğe verebileceği en güzel hediye kendi elleri ile meydana getirdiği herhangi bir şey olabilirdi. Bu ister bir atkı olsun, ister bir kazak isterse bir çift çorap... Günün sonunda onu düşündüğünü hissettirebilmek asıl mesele. Ve ben her ilmekte sessizce haykırıyorum.
" Ali; yüreği güzel, gözleri güzel, elleri güzel Ali; Zihnimin ve kalbimin çeperleri her an seninle dolu. Hadi al, kimselerin dokunmasına izin vermediğim şu kalbimi, onu sorgusuz sualsiz sana emanet ediyorum."

🍂

O gece uykuya yenik düşünceye kadar şişleri elimden bırakmadım. Ve ertesi gün de öyle. Üç günün sonunda örme işini nihayet bitirdiğimde, eserimi övünçle seyre durdum. Kendim yaptım diye demiyorum ama çok güzel olmuştu. Annem görse benim yaptığıma asla inanmazdı, o derece yani...

Şimdi geriye tek şey kalmıştı. Hediyemi ait olduğu ellere teslim etmek için 48 saatcik daha beklemek... Böyle düşününce bu kadar acele ettiğim için kendi kendime çok kızdım. Zira 48 saat oldukça uzun bir zaman dilimiydi ve hediyem elimin altında hazır beklerken sabretmek oldukça güçtü.

Odamın kapısı tıklanınca atkıyı çabucak toparlayıp yatak başlığının arkasına sakladım. Sanki bir suç işlerken basılmışım gibi yanaklarım bir anda alev aldı. "Gir" dedikten sonra ellerimin tersini yanan yanaklarıma bastırdım. O sırada Peri yüzünde sıcacık bir gülümseme ile içeri girdi. Elinde fırın poşeti vardı. Ve burnuma dolan kokuya bakılırsa Ali yine bize sıcak simit yollamıştı. Taze simite bayıldığımı en iyi o bilirdi. O yüzden ne zaman simit yapsalar muhakkak bana da bırakır veya Peri ile gönderirdi. Peri poşeti elinden bırakmadan boynuma sarıldı. Vizeleri olduğu için birkaç gündür yüz yüze görüşememiştik. Zaten benim de şu sıra meşguliyetim hat safhadaydı. Tabi o bunu bilmiyordu ve neyse ki çokta sorgulamamıştı. Birbirimizi sıkıca kucakladıktan sonra ayrıldık ve aynı anda gülümsedik.

" Özledim seni " dedi Peri yatağımın kenarına oturmadan hemen önce. Yanına oturdum ve " bende seni özledim" dedim. Poşeti havaya kaldırıp salladı. " Abim gönderdi" dedi. Yüzüme sıcacık bir tebessüm yayıldı. " Sağolsun, hiç unutmuyor" dedim. " Unutmaz" dedi sondaki harfleri uzatarak. " Sana karşı hep bir başkaydı biliyorsun. Seninle ilgili olan hiçbir şeyi unutmaz"

Karşı Evin Penceresi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin