Selamün aleyküm canlarım. Öncelikle bölüm bekleyenlerden gecikme için çok özür diliyorum. Bu yıl bizim için biraz kötü geçiyor. O kadar sık hasta olduk ve o kadar uzun sürdü ki, inanın tek kelime yazacak durumda olamadım. Bölümün bir kısmını hastane odasında yazdım mesela. Bebeğimle zor bir süreçten geçtik. Şuan hepimiz iyiyiz elhamdülillah. Bulduğum her fırsatta yazarak bugün nihayet bölümü tamamladım. Beklediğinize değecek uzun bir bölümle döndüm. Umarım keyif alırsınız. Yorumlarda buluşalım mutlaka.Sizleri seviyorum. En sevgiliye emanetsiniz...
🍂
Kefken 'e vardığımızda saat öğleden sonra dördü gösteriyordu. Dedemin babadan kalma çiftlik evini görünce yüzüm sıcacık bir tebessümle dolup taştı. Bu evi öyle seviyordum ki, gerek tarihi dokusu gerek cennetten bir parçayı andıran uçsuz bucaksız bahçesi, insanı huzur dolu bir dünyanın içine davet ediyordu. Buraya gelip de huzuru tatmamak mümkün değildi.
Ben bakışlarımla bahçeyi tavaf ederken abim çoktan çiftlik evin kapısına varmıştı. Koşar adımlarla ilerleyip ona yetiştim. Tam yumruğunu kapıya geçireceği sırada kapı aniden açıldı. Gençten bir kız mahçup bir ifadeyle bizi karşıladı. Komşu çiftliğin kızı olduğunu ve annesi ile birlikte dedeme geçmiş olsun ziyaretine geldiklerini açıklarken oldukça naifti. Elinde çöp olduğunu tahmin ettiğim poşetle öylece kapı ağzında kaldığında abim çöpü elinden almak için ileri atıldı. Ancak kız abimin bu hamlesi karşısında bir anda cin çarpmış gibi geri çekildi. Muhafazakâr bir genç hanımdı. İslâmî ölçülere uygun bir tesettürü vardı. Beden ölçülerini belli etmeyen bol bir elbise giyinmiş ve omuzlarından sarkan büyükçe bir başörtüsü takmıştı. Onun gibi tam bir teslimiyetle kapanmayı ne çok istiyordum da nefsim buna asla izin vermiyordu.
" Afedersiniz. Ben sadece... yorulmayın diye yardım etmek istemiştim. "
Abimin nazik sesini duyduğumda dâhi onu incelemeye devam ediyordum. Yüzünü mahcubiyetle yere eğdi. " Çok naziksiniz ama yorulmam merak etmeyin. Çöp hemen şurada" diyerek kapının az gerisinde duran konteynerı işaret etti. Abim rahatsızlık vermiş olmanın huzursuzluğu ile kıpırdandı. Böyle bir tepki beklemediği aşikârdı.
Genç kız bizi içeri davet ederken elindeki çöpü atmak üzere dış kapıya yöneldi. Bir an kendimi misafir gibi hissettiğimi itiraf etmeliyim. Sanki o bu evin kızıydı da biz dışarıdan gelmiş iki yabancıydık. Yine de dedem ve anneannemin böyle samimi komşuları olduğunu görmek hoşuma gitmişti. En azından burada olmadığımız zamanlarda içim rahat edecekti.
Sesleri takip ederek salona geçtik. Dedem üçlü koltuğa serili hasta yatağında yatıyor, anneannem ve komşu kızın annesi ise karşı koltukta yan yana oturuyordu. Bizi ilk fark eden dedem olmuştu. Gözlerinin içi parlayarak bize baktı ve " ooo, yavrularım gelmiş" diyerek bir sevinç nidası kopardı. Onun bu çıkışı ile yüzler bizden tarafa döndü. Anneannem sevinçle doğrulup yanımıza ulaştı ve önce beni sonra da abimi sıkıca kucakladı. Ondan ayrılınca hemen dedeme koştum. Önce ellerini ardından yanaklarını öptüm. " Geçmiş olsun tontonum. Nasılsın bugün?" Diye sorduğumda kırışık eli yüzüme uzanıp yanağımı şevkatle okşadı.
" İyiyim hamd olsun güzel kızım benim. Sizi gördüm ya şimdi daha da iyi oldum."Abim de anneannemden ayrılır ayrılmaz yanımızda bitmişti. Dedemin elini öpüp alnına koyduktan sonra o ağır abi hallerinden hiç ödün vermeden hâlini hatırını sordu. Dedem bizi iki yanına oturttu ve ellerini ellerimizin üstüne koyarak bu ani gelişen rahatsızlığını detayları ile birlikte anlatmaya başladı.
O sırada az evvel bizi kapıda karşılayan kız içeri girdi. Bakışlarım bir an için ona döndü. Hoş bir kızdı. Ve ayrıca çok da edepliydi. Bakışlarını bizde çok tutmadan yüzünü yere eğdi. O sırada annesi" işin bittiyse biz artık gidelim kızım" diyerek ayaklandı. Kız başını salladı ve " gidebiliriz anneciğim "dedi. Tam kapıya yöneleceklerdi ki anneannem bir anda önlerine geçip onları durdurdu. " Vallahi bırakmam komşum. Bütün gün bizim için koşturup durdunuz. Bak Allah'ın adını verdim. Geçip oturun, iftarı hep birlikte yapacağız bugün " dedi. Kadın itiraz dolu bir kaç sözcük sıraladı ancak anneannemin ısrarları karşısında daha fazla dayanamayıp kalmayı kabul etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karşı Evin Penceresi
SpiritualKarşı ev denince kalbimi çarptıran bir sebep vardı. Karşı evin kapısı... Karşı evin balkonu... Karşı evin fertleri... Karşı evin penceresi...! Hatta ve hatta karşı evin çatısı... İçinde karşı ev sözcüğü geçen her cümle kalbimde heyelandı. Çünkü karş...