❝Sillage.❞

303 22 488
                                        

5. Bölüm

Ruhu çok ağrıyordu, her zaman gülüyor olmuş olsa bile.

--Ş𝒆𝒌𝒆𝒓 𝑷𝒐𝒓𝒕𝒂𝒌𝒂𝒍ı

Tony, masanın üstündeki bardağa göz atıp, bittiğini gördüğü derince iç çekti.

O akşamki kaçıncı olduğunu saymadığı kahvesini almak için laboratuvardan çıkıp, mutfağa doğru ilerledi.

Laboratuvardan çıkmış, mutfağa doğru ilerlerken anlık bir kararla üst kata oğlunun odasına yöneldi.

Harry'le yaptığı kısa bir konuşmanın ardından -anlaşılan Tony'nin aksine Harry, onu anlamaya ya da bir baba-oğul bağı oluşturmaya niyetli değildi- Harry'e Tony'le birlikte dekore edebileceği güzel bir oda vermeden önce, kalabilmesi için bir oda ayarlamıştı.

Harry açıkça Tony'e baba demeye isteksiz olduğu kadar, Stark Tower'ı evi olarak görmeye ve kendine ait bir odaya sahip olmaya karşıda isteksizdi.

Ama Tony, kendine oğlunun daha on dördüne bile basmadığını ve buna alışmanın onun için zor olacağını hatırlattı.

Tony, onu gördüğü ilk andan itibaren Harley ya da Peter gibi olmadığını biliyordu.

Harry'nin, küstah ve asi kişiliğinin altındaki hassas ve nahif ruhu gözlerine baktığı her an görebiliyordu. Ona birini o kadar çok hatırlatıyordu ki görememesi tuhaf olurdu.

Tony, önündeki yirmi dört saattini onunla harcamaya o kadar istekliydi ki, oğlanın yorgunluğunu görmese saatlerce onunla konuşmaya çabalayabilirdi.

Neyseki oğlunun üstündeki yorgunluğu farkına vardı ki onu gidip duş alması ve dinlenmesi için teşvik etti.

Tony, Harry odasına gittikten sadece bir kaç saat sonra onu kontrol etmek için odasına çıkmıştı.

Sanki onu dinlenmesi için teşvik eden Tony'nin kendisi değilmiş gibi.

Harry'i dinlenmeye gönderdiğini ancak odasına gidip de oğlanı geniş yatakta, sırılsıklam ıslak saçları yastığında koyu bir iz bırakırken gördüğünde anımsamıştı.

Tony, yinede oraya çıktığına pişman olmamıştı. Harry yatağında uzanmış uyurken, Tony'nin hayatı boyunca gördüğü masum şeydi.

Yüzünde gözlükleri yokken, Tony'e daha çok benziyordu. Yinede Tony, uzun kirpikleri yüzüne değerken ve kiraz rengi dudakları hafifçe aralanmışken Harry'i kendinden çok James'e benzetiyordu.

Kapalı göz kapakları parlak yeşil gözleri görmesine engel olsa bile, Harry Tony'nin gördüğü en sevimli ve güzel şeydi.

İşte Tony'i mutfağa gitmek yerine, oğlunun odasına gitmeye teşvik eden şey de bu sevimli görüntüydü.

Onun oğlu.

James'in ve onun oğlu.

Tony, dört kelimenin onun kalbine nasıl bu kadar hoş bir sıcaklık hissi yayabileceğini bilmiyordu.

Ama Harry'nin odasına yaklaşıp da küçük çığlık sesleri duymaya başladığında o sevimli görüntüyle karşılaşamayacağını anlamıştı.

Tony, kaşları endişeyle çatılırken ve hızlı adımlarla Harry'nin kapısının önüne gelirken sesler netleşmişti.

Harry'nin sesiydi.

Aklına binlerce kötü ihtimal dolarken, kapıyı hızla açtı. Bu mantıklı bir hareket olmayabilirdi. Ama Tony'nin zihninden saniyeler içinde binlerce ihtimal geçmişti.

𝐇𝐢𝐬𝐭𝐨𝐫𝐲 𝐑𝐞𝐩𝐞𝐚𝐭𝐬 𝐈̇𝐭𝐬𝐞𝐥𝐟 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin