7. Bölüm
❝Kendini güvende hissetmek uğruna özgürlüğünü feda etmektir. Zira hiçbir güvenli liman, özgür bir ruhu zaptedemez.❞
"Napıyoruz şu an?"
Harry'nin gergince sorduğu soru Tony'nin gülmesine sebep olmuştu.
"Sen dokuz dilim turta yiyip kendini krize soktuğundan beri, yani yaklaşık bir kaç saattir, James başımın etini yediği için şimdi onunla birlikte konuşacağız." diye açıkladı Tony.
Gerçektende James üç saat başı on dakika da bir Tony'i arayıp Harry'i sormuştu. Ayrıca her seferinde Tony'i güzelce azarlamıştı ama Harry ilk seferinde azarı yedikten sonra bir daha yanaşmamıştı.
Şimdi de onu Harry'nin iyi olduğuna ikna etmek için, Harry'i de yanına alıp görüntülü arama yapmaya karar vermişti.
"Hayır!" dedi Harry, korkuyla. "Ben babamın öfkesiyle birebir karşılaşamam. En son karşılaştığımda bir hafta süpürgeye binemeyeceğimi söylemişti."
"Naptın ki?" diye sordu Tony, kaşlarını kaldırıp yarım ağız sırıtarak.
Harry, "Regulus'la okuldan kaçtım." dediğinde sırıtışı yok olmuştu. "Ama çok önemli değildi."
"Pekala," diyip iç çekti Tony. "Hazır mısın?"
"Değilim!"
"Hem," derken dönüp diğerlerine baktı Harry. "Siz niye burdasınız?"
"Eğlence için." dedi Natasha, yüzündeki sırıtışla.
"Ben acı çekeceğim ama bunlar eğleniyorlar."
"Merak etme, baban sinirini bana bağırıp çağırarak attı. Sana kızmayacak ya da ben öyle umuyorum." dedi Tony. Bu dediğine kendiside inanıyor muydu emin değildi.
"Umarım dediğin gibi olur." dedi Harry.
Tony, gülerek aramayı başlattığını Harry aramaya yanıtlanana kadar soğuk terler dökmüştü.
Harry, babasını bahçlerindeki masada oturmuş ona bakarken görünce tüm gerginliğin yerini özlem almıştı. Daha dört gün olmuştu. Ama Harry, yıllar geçmiş gibi hissediyordu ve babasını daha önce hiç bu kadar özlediğini hatırlamıyordu.
James, yanağını yumruk yaptığı eline yaslamış oğluna bakarken tüm siniri geçmiş ve endişesi kaybolmuş gibi hissediyordu.
Son bir kaç günü yoldaşlıkda çok yorucu geçmiş olmasına rağmen şimdi tüm yorgunluğu buhar olup uçmuş gibiydi.
"İyi görünüyorsun." diye mırıldandı James. Harry'i baştan aşağı izliyordu ve oğlunun biraz solgun olması dışında oldukça iyi göründüğünden emindi.
Harry'nin dudakları muziplikle kıvrıldı. "İyiyim tabi. Taş gibiyim hatta. Bana kolay bir şey olmaz."
"Keşke dün bayılırken de aynısını söyleyebilseydi-" derken Harry'nin attığı ters bakış tarafından susturulmuştu Harley.
"Hastalığından Tony'e bahsetmediğine inanamıyorum." dedi James, derin bir iç çekişin ardından.
"Ne yapmamı bekliyorsun ki! Kendi ellerimle turta yeme fırsatımı çöpe mi atmalıydım?"
"Hastanelik oldun, Hadrian."
"Dürüt olmak gerekirse," dedi Harry, duygu sergilemeden. "Umrumda değil."
"Sinir bozucusun." dedi James, iç çekerek.
"Teşekkür ederim. Biri bana babama çok benzediğimi söyledi."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐇𝐢𝐬𝐭𝐨𝐫𝐲 𝐑𝐞𝐩𝐞𝐚𝐭𝐬 𝐈̇𝐭𝐬𝐞𝐥𝐟
Fanfiction•──𝐇İ𝐒𝐓𝐎𝐑𝐘 𝐑𝐄𝐏𝐄𝐀𝐓𝐒 İ𝐓𝐒𝐄𝐋𝐅──• Anthony Edward Stark, asla bir büyücüden bir oğlu olduğunu tahmin edemezdi. Tıpkı Peter Benjamin Parker'ın, Tony Stark'ın oğluna aşık olacağını tahmin edemeyeceği gibi... ༄ Tarih tekerrür ede...