'Bir barmenle sevgili olunmaz, tatlım. Ona güvenemezsin.'
Eve geldiğimden beri Yasemin, barmenlerle ilgili nutuk atıyordu. Hatta beş dakika önce, Barmenden sevgili olmaz konulu, bir tez yazıldığına dair, bahse girmek istedi. Onun bu konudaki görüşlerini değiştirmeye uğraşmamam gerektiğini bildiğimden, sadece işime –makyaj yapmaya-odaklanıyordum.
'Sen beni dinliyor musun?' diyerek parlak mavi renkteki ojeyi sürmeye ara verip bana döndü.
Elimdeki, işi bitmiş olan rimelin kapağını kaparken, 'Evet, dinliyorum ve abartmamanı rica ediyorum.' dedim.
'Barmen olmasını geç, oraya gittiğinde evden bir fahişe çıkıyordu. Bunun için bile ondan uzak durmalısın.'
Kaşlarımı çattım. 'O zaman birlikte değildik ki, istediğiyle yatabilirdi.'
'Sorun başka biriyle yatması değil... Anlamıyor musun Ece, onun gibi birinin fahişelerle olması normal değil!'
'Evet, orası biraz şaşırtıcı... Ama anladığım kadarıyla onlar aynı zamanda arkadaşlar.' Bordo ruju dudaklarıma yedirdikten sonra, aynada gördüğüm sonuçtan tatmin olarak, tamamen Yasemin'e döndüm. 'Bak güzelim, aramızdaki şey ne bilmiyorum ama onunla olmak istiyorum ve onun da benimle aynı hisleri paylaştığından eminim. Böyle karşılıklı bir şeyi bulmanın ne kadar zor olduğunu biliyorsun. Bunu kaçırmak istemiyorum... Sonu kötü de olsa yaşayıp görmek gerek, demez misin sen hep?'
'Ben her zaman aptalca şeyler söylerim.' dedi işine geri dönerken.
Gülümsedim. 'Evet, biliyorum'
'Peki, üzerindeki izlere ne diyeceksin? Herif psikopat olabilir, canını yakıyor.'
İzlerin nasıl oluştukları gözümün önüne gelince içim ısındı. 'Bunun farkına bile varmıyorum. Onun da vardığını sanmıyorum. Abartılacak bir şey yok, sadece sert seviyor o kadar... Merak etme, canım yanmıyor.' diyerek ona imalı bir göz kırpma yolladım.
Pes edercesine ellerini kaldırdı ve ojeli parmaklarına üfledi. 'Tamam, sen kazandın... Bense, sadece bu ilişkiden elde edeceğim çıkarlara odaklanacağım.'
Güldüm. Evet, bedava içki ve belki seksi barmen ya da müzisyen arkadaşlar... Yanına gidip onu öptükten sonra, taytımla tişörtümü giymeye odama geçtim.
Birkaç saat sonra sonunda Maske 'den içeri girebilmiştik.
'Selam Barmen' Ken'in, Yasemin'in sesiyle arkasını dönmesi ve göz göze gelmemiz sonucu oluşan elektrik, derin bir nefes almama sebep oldu.
Bana yarım ağızla gülümseyip, 'Bir yerlerde trafoları falan patlatmış olabiliriz bence' dedi.
Onun yarım ağzına karşılık, ben duramayıp tüm ağzımla kocaman gülümsedim. 'Bunu sevmeye başlamış olabilirim.'
Yasemin'in, 'Aranızdaki bilmediğim dilden çıkarsanız sevinirim.' diye araya girmesiyle ikimizde ona döndük. 'Bize en iyi kokteylinden yap da marifetlerini görelim' dedi.
Onu başıyla onaylayan Ken, barın üzerinden uzanıp, dudaklarımdan minicik öperek geri çekildi. 'Eğlenmenize bakın, hazır olunca sizi bulurum.' diyerek içkileriyle ilgilenmeye koyuldu.
Öpücüğün de etkisiyle hızlanan nabzımı daha da coşturmak için, Yasemin'i kolundan tutup, piste çektim. Gece boyunca karşılıklı dans ettik, Ken'in bizim için hazırladığı içkileri içtik ve bu konuda gerçekten iyi olduğuna karar verdik. Bu arada Ken ve ben, Ken'in onar dakikalık sigara aralarını, barın arkasında bulunan ıssız ve çıkmaz sokakta, hem sigara içerek hem de oynaşarak geçirdik. Saat sabaha karşı dörtte Ken'in de mesaisinin bitmesiyle birlikte oradan çıktık. Taksiye bindikten sonrasını hayal meyal hatırlıyor olmama rağmen, kucakta yatağıma kadar taşındığımı, Ken'i kolundan tutup yanıma çektiğimi hatırlıyordum. Ve sabah, yani birkaç saat sonra, bu kadar içtiğime lanet ederek işe gideceğimi bilerek uyuduğumu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ECE -Pawa Günlükleri- (KİTAP OLDU!)
Fantasy"Benim halkım insanlar değil! Benim halkım hayvanlar... Benim halkım ağaçlar... Benim halkım kitaplar." [ECE MONTARO] Ece, her hafta aynı şeyleri gördüğü rüyasının sayısı arttığında hiçbir şeyden...