Hangi şehre gidilir yalnız başına?
Hangi şarkı dinlenir sen olmayınca?
En güzel sözlerin altı kim için çizilir
Kimin kokusu saklanır...
Hangi hayal hediye edilir,
Hangi gözle bakılır o çiçek yaprağı kirpiklerine?
Nasıl anlatılır gülüşünün sesi...
Adının güzelliğine hangi alfabede rastlanır?
Senin bakışın hangi şiire benzer?
Kime dokunur , sarılır , uyur bu kalp?
Hangi insanda rastlanır sana...7 ağustos 1950
1 hafta önceKalbim dayanabilir mi sonlara? Yenebilir mi onları? Bozar mı yazgıyı? Tutunabilir mi Tanrı'ya? Geçer mi bu acı? Sensizlikle sınanacağım sonlara dayanabilir mi?.. Kaybedilenler , bombardımana uğramış kentler veyahut savaşlar değildi. Kaybeden bizim savaşımızdı. Başından , sonu bilinen bir savaşa girip mağlup olacağımız bilinciyle yürüdüğümüz iki dikenli yol üstüydü. Ve ben sensizlikle sınanacağım bu savaşı kaybettim küçüğüm...
Aşağı merdivenleri sessiz ve yavaşça inerken duymamam gereken bir konuşma işitiyordum. Lakin elimde olmadan bay ve bayan kim'in konuşmasını dinlemeye devam etmiştim. Fakat anlam veremiyordum söylediklerine. Kesik bir konuşmaydı , öncesi ve sonrası yoktu konuştuklarının.
"Sungsoo ne dediğinin farkında mısın?"
"Dediğim gibi."
"Fakat... Öyle değildir."
"Bunun gerçekliğini tartışamayız şu an."
"Ne yapacaksın?"
"Bilmiyorum."
Kaşlarım çatık bir şekilde konuşmayı dinlerken ne hakkında konuştuklarını anlayamamıştım. Fakat ciddi ve şaşkın olduklarını belirten bir konu olduğu belliydi. Daha fazla kulak misafiri olmamak adına mutfak kapısının önüne geldiğim vakit ikisinin de gözü beni bulmuştu. Hemen yüzlerine bir gülümseme yerleştirip bana baktıklarında ise bende gülümsemiştim sahte de olsa.
"Seokjin."
Bay sungsoo'nun tam ben bahçeye çıkacakken seslenmesiyle durmuştum. Az evvel eşi ile konuşmasını işittiğimi anladığını düşünmüştüm lakin aniden sorduğu soruyla yerimde çivilenmiştim adeta.
"Taehyung'la arandaki bağ sadece dostluk mu?"
Ne bay sungsoo'nun yüzüne bakabilmiştim ne de ağzımı açıp konuşabilmiştim. Beklemediğim an da birden gelmişti bu soru. Ve ne demek istiyordu anlamamıştım da. Anlamışmıydı taehyung'la aramda ki duyguları? Fark etmiş miydi onu çok sevdiğimi?..
Ben olduğum yerde sessizce dururken , bay sungsoo sakin çıkan ses tonuyla yeniden konuşmuştu. Yüzümü bu defa ona çevirebilmiştim lakin yüzünde öğle bir ifade vardı ki. Sanki , sanki bir katille karşı karşıyaymış gibi tiksinirce bakıyordu bana.
"Sessiz kaldığına göre tahmin ettiğim gibi."
Tam ağzımı açıp konuşacakken eliyle yanında ki sandalyeyi gösterip oturmamı istemişti. Hiçbir şey demeden dediğini yapıp karşısına oturduğum sırada bayan kim mutfakta bizi baş başa bırakmıştı.
Biliyordum... Bekliyordum da. Uzak durmam gereken kişiden uzak durmam gerektiğini de biliyordum. Doğru sandıklarımın yanlış olduğunu da... Lakin şimdi , şu vakit değildi. Zaman doğru zaman değildi. Doğru kişiye yanlış zamanda rastlamanın hüznü ile kalbim taşıdığım yükün altında ezilip , büzülüyordu.