elleri ellerime.aktürkoğlu

two,,

Odamda oturmuş kitap okurken içeri ablam girdi. "Naber tatlım?" dedi, yüzünde sevimli bir gülümsemeyle. Uzanır pozisyondan doğrulup bacaklarımı kendime doğru çektim ve bağdaş kurdum. "İyiyim abla. Bir şey mi oldu?" Ablam kapıyı kapatıp yatağımın ucuna oturdu.

"Hayır bir şey olmadı. Seni bayadır görmüyorum. Özledim..." gülümseyip ablama yaklaştım ve sıkıca sarıldım ona. Ablamların ikisi de evli ve çocukları vardı. Teyze olmak ne kadar hoşuma gitse de küçükken beraber geçirdiğimiz zamanları hepimiz özlüyorduk. Ablalarımla aramdaki yaş farkı biraz fazlaydı. Özellikle Merve ablamla ama bu hiçbir zaman bize sorun çıkarmamıştı.

Ablamla oturup yarım saat, kırk beş dakika sohbet ettik. İtalya'da neler yaptığımı, üniversitenin nasıl geçtiğini, oradaki arkadaşlarımı, çevremi her şeyi detaylıca anlattım ablama. Ablam moda tasarımcısıydı, bende onun yolundan ilerlemiştim. Küçükken ablamın odasına dalar ve çizimlerini karıştırırdım. Eklemek istediklerim olursa ekler, bazen bu yaptığımla ablamı delirtirdim. Bir gün oturup beraber kendi koleksiyonumuzu yaptığımızda anlamıştım. Bende ablam gibi olacaktım...

Ablamla konuşurken Nil ve Naz koşarak yanımıza geldi. Nil benim kucağıma, Naz da annesinin kucağına atladı. "Teyzoş bana da senin gibi çizmeyi öğretir misin? Annem çalışma odasına girmeme izin vermiyor!" kollarını göğsünde birleştirdi. Onun bu hallerine gülüp sarıldım ona ve gülerek "Öğretirim teyzecim sen hiç merak etme." dedim. Nil heyecanla kucağımdan kalkıp yatağımda zıpladı ve ablama dil çıkardı. Ablam uzanıp dilini tutucaktı ki Nil ondan kaçıp arkama saklandı.

"Hadi bakalım sizi dışarı alalım. Teyzeniz yol yorgunu.  Bırakalım da güzelce dinlensin." dedi ablam. Nil arkamdan çıkıp yanağımı öptü ve ablamla beraber odadan çıktılar.

Komodinimin üzerinde duran telefonumu alıp instagrama girdim. Arama bölümüne 'keremakturkoglu' diye arattım. En üstte çıkmıştı hesabı. Profiline girip uzun uzun onu stalkladım. Ben İtalya'dayken takıma çok güzel başarılar getirmişti.

Sonunda o çok istediği "7" numarayı almıştı sırtına. Aşağı doğru biraz daha kaydırdığımda babamla olan fotoğraflarını gördüm. Yüzümde oluşan gülümsemeye engel olamazken yanlışlıkla fotoğrafı beğendim. Hay anasını!

Sessiz bir çığlıkla beraber telefonumu kendimden uzağa fırlattım. Gerizekalıyım ben ya! Bir süre telefonumla bakıştım.

En sonunda fırlattığım yerden alıp sessize aldım. Beğeneyi geri çekmedim, bildirim çoktan gitti zaten. Telefonumu komodinin üzerine geri koyup şarja taktım ve odayı aydınlatan lambayı söndürüp yorganın içine girdim. Yolculuk beni fazlasıyla yormuştu.

...

Nil'in üzerime atlamasıyla uyandım sabah. Gülerek gözlerimi aralayıp bel boşluğuma sarılmış Nil'i koltuk altlarından tutup yanıma yatırdım. "Günaydın teyzenin birtanesi!"

Yanaklarına öpücükler kondururken Nil kahkahalar atmaya başladı. "Günaydın teyzoş!" küçük göbeğini ısırıp onu yatakta bıraktım. Yorganı üzerimden atıp odamın karşısındaki banyoya girdim.

İşlerimi halledip odama geri döndüğümde Nil'in telefonuma baktığını gördüm. Tabii şifresi olduğu için açamamıştı. Gülerek yanına uzandım. "N'apıyorsun sen?"

Şirince gülümseyip bana baktı. "Hiiiç." gülerek telefonumu elinden aldım ve sessizden çıkardım. Gelen bildirimlere bakarken Nil'de benimle beraber bakıyordu telefona. Ancak okuma yazması olmadığı için bir şey anlamıyordu.

Karnını gıdıklamaya başladım. "Meraklı Melahat seni!" gıdıklama savaşını başlatmış oldum böylelikle. Nil ne kadar beni alt etmeye çalışsa da minik bedeni buna izin vermiyordu.