"Arya?" gülerek karşımdaki surata baktım. Arya koskacam gülümsemesiyle bana bakıyordu. Elimdeki poşetleri yere bıraktım ve Arya'yla sımsıkı sarıldık. "Alev'imm. Hoşgeldin!" gülümsemem genişlerken ondan ayrıldım. "Hoşbuldum güzelim!"
Gözlerim arkasında duran Kerem'e takıldı. Bana bakmıyordu bile. "İşiniz varsa tutmayalım biz sizi." bakışlarımı geri Arya'ya çevirirken konuşmuştum. "Yok hayır. Aslında beraber kahve içebiliriz. Ne dersin abi?" Kerem kafasını telefonundan kaldırınca göz göze geldik.
"Acelem var Arya." yanımızdan geçip mağazaya girdi. Arya afallamış bir suratla abisine baktı bir süre. "Biz seninle sonra oturuz canım. Sen git abinin yanına." Arya beni yanağımdan öpüp İris ve Aden'e öpücük gönderdi ve Kerem'in yanına, mağazaya girdi.
Kızlarla yarım saat daha alışveriş merkezinde durdurktan sonra evlere dağıldık. Yarın maçım vardı, güzelce dinlenmem gerekiyordu o yüzden.
Eve girer girmez kendimi yatağa attım. Nasıl bilmiyorum ama hemencecik uykuya dalmışım. Sabah erken saatte çalan alarmımla araladım gözlerimi. Saat 06.30'du.
Alarmı kapatıp duşa girdim. Maç öncesi son bir antrenman yapacaktık ve saat dokuzda başlayacaktı. Duşakabinden çıkıp havluyu bedenime sardım, ıslak saçlarımı taradım ve kafamı ağaşı yukarı sallayarak yapışık durmalarına engel oldum. Saçlarımı kurutmayı reddederek çıktım banyodan.
Odama geçip spor çantama malzemelerimi yerleştirdim. Eşofman tarzı bir şort ve üzerime bol bir tişort giyip evden çıktım. Çok geçmeden de antrenman salonuna gelmiştim. Arabamı otoparka park edip salona giriş yaptım.
...
"Geliyorsun değil mi?" bisküviyi ikiye kırıp bir parçasını ağzıma attım. "Geliyoruz geliyoruz." Oğulcan beni onaylarken kaşlarım çatıldı. "Geliyoruz? Başka kim gelecek?"
"Sürpriz canım." göz devirdim. Sürprizini yesinler. "Ay aman!" Oğulcan minik bir kahkaha attı. "Hadi kapa hadi. Maça geç kalma döverim!" Oğulcan gülerek "Öpüyorum canım!" diyip telefonu kapadı. Deli ya.
...
Maçın başlamasına yarım saat kala tribünler dolmaya başlamıştı. Sahaya en yakın yerde babam, ablamlar, İris, Aden, Arya ve Oğulcanlar için yer ayırttırmıştım. Oğulcanlar hariç herkes gelmişti. Babamlarla sarıldıktan sonra sahaya döndüm. Bizimkiler ısınıyordu, bende onlara katıldım.
Yaklaşık on dakika sonra Oğulcan yanında Peri'yle gelmişti. Biz dediği Peri'ymiş herhalde diye düşünürken arkasından Berkan, Taylan, Barış, Halil ve Yunus çıktı. E bunlar bana gelemeyeceklerini söylemişlerdi?
Umursamamayı tercih edip bizimkilerin yanına gittim. "Hoşgeldiniz." Ogi gelip bana sarıldı ve alnından öptü. Peri bu hareketine sinir olmuş gibiydi. Peri'ye sarılmak için uzandığımda geri çekilip gülümsemekle yetindi. Anlamadım niye böyle soğuktu bana?
Yapılan anonsla yanlarından ayrılmak zorunda kaldım. Babamların yanına gitti hepsi. Nil Oğulcan'ı görünce koşa koşa gidip kucağına atladı. Bu hallerine güldüm. Çalan düdükle takımı etrafıma topladım. Saha içi ısınma bitmişti, artık maç başlayacaktı. Rakibimiz zorluydu. Eczacıbaşı Dynavit takımıyla karşı karşıyaydık. Takım kaptanı olarak güzel bir motivasyon konuşması yaptım.
...
Son servisteydik. Eğer bu sayıyı alırsak maçı kazanacaktık. Anthi'nin servisiyle başladık. Ace alır mıyız diye düşünürken karşı takımın liberosu Simge topu çok güzel karşıladı. Simge uzun süredir arkadaşımdı. A Milli takımda beraber liberoluk yapıyoruz. Simge'den çıkan topu Elif kaldırdı ve Hande arka tarafından gelip güzel bir smaç vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elleri ellerime.aktürkoğlu
FanfictionSessiz sedasız ortalıktan kaybolmasının üzerinden iki yık geçtikten sonra tekrar dönmüştü Türkiye'ye. Ama bu defa her şey daha farklıydı, bu defa onun kalbini kazanmak daha zordu. Bitti sandığı hikayeye dönüp bir daha bakmamaya söz vermişti kendine...