Sahildeki taşlara oturup dizlerimi kendime doğru çektim. Denizin mükemmel kokusu burnuma dolarken gözlerimi kapadım. Esen hafif rüzgar saçlarımı ve yüzümü okşuyordu.
Kollarımı bacaklarıma sarıp kafamı dizlerime yasladım. Uzun uzun karşımda duran Ay ve denizi izledim. Önceden bıraya çok gelirdim. Tek değildim tabii ki.
Taşların arasına sıkıştırılmış bira şişesini bulduğumda buruk bir gülümseme yerleşti yüzüme. Ağız kısmının ucundaki ince kumaşı okşadım.
...
2 yıl önce"Hayır Kerem ya!" gülerek biramdan bir yudum daha aldım. "Ya ne o zaman? Gerçekten bilmiyorum!" ikimizde gülmeye devam ederken biramın son yudumunu aldım.
"Benim köpeğim varsa sence nedir? Mantıklı düşünsene!" Kerem büyük bir kahkaha attı bunun üzerine. Evet yarım saattir 'kedi mi köpek mi' sorusuna olan cevabımı tahmin etmeye çalışıyordu.
Bira şişemi atmak üzereyken Kerem elimi tuttu. Kaşlarımı çatıp ona döndüğümde bileğinde bağlı olan flardan ince bir parça kopardı. Cebinden de bir kalem çıkardı ve kumaşın uçlarına 'K' ve 'A' harflerini yazdı.
Gülümseyerek onu izliyordum. Pür dikkat işini yapıyordu ve çok tatlı görünüyordu. Bira şişeme uzanıp ucundaki boruya bağladı kumaş parçasını. Şişeyi oturduğu taşın yanındaki boşluğa şıkıştırıp bana geri döndü.
"Burası artık bizim yerimiz. Bize mühürledim." gülümseyerek ona bakmaya devam ederken kollarımı boynuna dolayıp dudağına uzun bir öpücük bıraktım. Alnımı alnına yasladım.
"Seni çok seviyorum Aktürkoğlu."
...
Aklıma dolan anılarla gözümden birkaç damla yaş düştü. Akan burnumu çektim. İstanbul'a dönmek beni ne kadar mutlu etmiş olsa da Kerem'le hiçbir şeyin eskisi gibi olmayışı canımı yakıyordu.
Ne zaman içimdeki bir dert olsa buraya gelirdim. Kerem'le bana mühürlü bu yer nedensiz bir şekilde rahatlatırdı beni. Ama bu defa içimi rahatlatmaktan çok ruhumu sıkıştırıyordu.
İstanbul'da gittiğim her yerde bir anımız vardı. Belki ilişkimiz çok uzun yıllar sürmemişti ama her günümüzü dolu dolu geçirmiştik biz.
Gözlerimden akan yaşları umursamıyordum artık. İçimdeki atmaya, tüm dertlerimi boşlatmaya ihtiyacım vardı.
Normalde, bu tarz durumlarda ilk adresim Oğulcan ve Taylan olurdu. Ancak Oğulcan bugün Peri'yle dördüncü yıllarını kutluyordu, o yüzden onu rahatsız etmek istememiştim. Taylan zaten Allah'a emanet. Kim bilir ne yapıyor?
Düşüncelere dalmış ağlarken yanıma bir beden çöktü. Dönüp bakmak istedim önce, ama sonrasında vazgeçtim. Tanii merakıma yenik düşüp yanıma oturan kişiye baktım. Görmeyi beklemediğim surat, afallamama sebep oldu. Ne işi vardı burada?
"Bakma öyle." gözlerimi ondan çekip geri denize döndüm. Üşüdüğümü hissedince ellerimle kollarımı kavradım. Aşağı yukarı hareket ettirip kendimi ısıtmaya çalışırken omzuma bir hırka bırakıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elleri ellerime.aktürkoğlu
FanfictionSessiz sedasız ortalıktan kaybolmasının üzerinden iki yık geçtikten sonra tekrar dönmüştü Türkiye'ye. Ama bu defa her şey daha farklıydı, bu defa onun kalbini kazanmak daha zordu. Bitti sandığı hikayeye dönüp bir daha bakmamaya söz vermişti kendine...