''Aşık yüz kişinin içinde bile, gökteki yıldızlar arasında parlayan ay gibi belli olur.''36 Saat önce
Asistan elindeki dosyayı düzenleyip hızla patronun odasına girmek için kapısını tıklattığında içerden ''gel '' komutu ile odaya girip konuya giriş yapmıştı.
Tam sezon olmasından dolayı Antalya'da bulunan otelde bazı sorunlar olduğunu asistanın getirdiği dosyadan öğrenmiş ve hızlıca asistanına uçuş için gerekli talimatları verip hesap sormak için organizasyon direktörünün odasının yolunu tutmuştu Hakan.
Sokak lambalarının yeni yanmaya başlamasıyla büyük ve ağır olan konağın kapısını açtı.İçeride akşam yemeği için hazırlanmaya devam eden büyük yemek masasına göz ucuyla bakıp köşede koltuğunda oturan babaannesinin yanına gidip elini öpmüştü her akşamki gibi.Babaannesi ''hoş geldin torunun''diyerek elini koltuğa vurarak Hakan'a oturması için yanına çağırmıştı.'' Aslan torunum de bakalım nasılsın işler nasıl hiç bahsetmezsin bana.''diye sırtını sıvazladığında Hakan hala alışamamıştı bu duruma. Babaannesi Afife Hanım aslında Hakanı sevmezdi ya da severdi de göstermezdi. Beş yıl önce annesini babasını ve abisi Cihanı trafik kazasında kaybettikten sonra tüm işlerin başına geçmek zorunda kalmıştı. Zamanında bu konaktan çıkarken asla geri dönmeyeceğim diye çıktığı kapıdan ailesinin kaybıyla tekrar girmek zorundaydı çünkü kız kardeşi Ahsen kalmıştı geride, Toprakoğlu ailesi daha doğrusu aşireti için Cihan Toprakoğlu babası Adil beyden sonraki aşiretin başına geçecek tek isimdi. Ama trafik kazasından sonra Afife Hanım Hakanı aşiretin ve işlerin başına geçirdiğinde her şeylerini Hakan yüzünde kaybedeceğini düşünmüştü, ama Afife Hanım çok büyük yanılmıştı. Hakan işleri eline aldıktan sonra zenginliklerini zenginlik , saygınlıklarına saygınlık katmıştı bu zamana kadar.
Bundan dolayı Afife Hanım Hakana daha içten davranmaya başlamıştı bu son beş yılda.
Hakan Babaannesini sorusuna her zaman ki gibi ''iyi gidiyor Afife Sultan ama Antalya'ya gideceğim yarın ''diye cevaplamıştı.Afife Hanım ''sen en iyisini bilirsin torumun peki kaç gün kalacaksın.''diye sormuştu.''belli değil işlerin durumuna göre geleceğim''diye konuştu Hakan .
Akşam yemeğinin hazırlanması ile yemek masasına geçen babaanne torun pek konuşmadan yemeklerini yediler. Hakan ''müsaadenle Afife Sultan yarın erken uçuş var ben odama çıkıyorum.''diyerek oturduğu sandalyeden kalktığında Afife Hanım başını sallamıştı taman anlamında.
Elindeki valizinin alınmasıyla arabanın arka koltuğuna geçen Hakan şoföre '' otele geçelim '' talimatından sonra havaalanın yolundan çıkmışlardı.
🛗🛗🛗👀👀
Deniz kalabalık içinde kendisine bakan gözlerle gelen asansörün açılan kapısınının sesini nede içinden çıkan kalabalık arkadaş grubunun ona çarparak çıktıklarında omzuna yediği sert omuzla fark etmişti.Kendine gelmesiyle acıyan omzunu tutmuş ve kendisinden özür dileyen kendi yaşlarındaki yapılı adama dikkat kesilmişti.Adam ''özür dilerim,özür dilerim gerçekten sizin orda olduğunuzu görmedim ''diye telaşlanarak özürlerini sıraladığında '' asansörde şakalaşmamanız gerektiğini size kimse öğretmedi mi? ''diyen sert sese döndüklerinde Deniz bunun Hakan olduğuna şaşıramadan Hakan Denizin dibinde bitivermişti bile,elleriyle Denizin omzuna dokunuyor kendince hasar kontrolü yapıyor bir yandan ''canın acıyor mu? İyi misin?''diye soruyordu. Diğer taraftan kalabalık yönetici grubu şaşkın bakışlarla patronlarını seyrediyordu. Deniz bu durumun yarattığı garip bakışmaları gördüğünden uzun zamandır görmek ve konuşmak için tutuştuğu adamın elinden omzunu mecburen kurtarmış ve kendisine çarpan adama sorun yok diyerek olayı kapatmak istemişti.Arkadaş grubunun yanlarında ayrılmasıyla beraber Hakan kendisini bekleyen yöneticilere kafa işareti ile gitmelerini işaret ettiğinde asansörün önünde Deniz ile baş başa kalmışlardı,kendini hemen toplayan Deniz olmuş ve geri giden asansörün tuşuna tekrar bastığında aradaki mesafeyi açmıştı ve Hakana hafif sırtını dönmüştü.
Deniz'in aklı karışmıştı ve kalp hızı giderek artarken Hakanın en son kendisini öpmesinden sonra nasıl tepki vereceğini şaşırmıştı.Hakan bu durumu anlamış usulca yaklaşıp ''Deniz Merhaba''demesiyle Deniz'le göz göze gelmişti.Deniz bi süre sessiz kalıp ''sana da''diyerek gelen asansöre binmek için hareketlendiğinden tutulan koluyla arkasını dönmek zorunda kaldığında "şimdi gitmeliyim ama daha sonra odana gelip konuşmak istiyorum Deniz lütfen beni bekle olur mu ?"diye soran adama usulca "tamam "demişti.
🔑🔑🔑
Deniz titreyen eliyle odasının kapısına taktığı kartla açtığında tutmayan dizleriyle hemen kendini yatağa attı.Biraz önce aşağıda tam olarak ne olduğunu bilmiyordu,aylar sonra Hakanı burda görmenin şaşkınlığı vardı ve Hakan en son aralarında ne olduğunu unutmuşa benzemiyordu ve onunla konuşmak istiyordu.Bunun farkındalığıyla Denizin yüzünde gülümseme yer ederken o da beni düşünmüş unutmamış diye sevinmeye başladı.Aradan geçen beş saatin sonunda Deniz hala Hakanı bekliyordu son bir saat boyunca oda da volta atmış ne yapacağını şaşırmış bütün konuşmaların içinde provalarının yapmıştı.Son saatte artık uykusu geldiği için yatağa geçmiş ama ısrarla kapanan gözlerine inat hala beklemeye devam ediyordu.
Adının seslenmesiyle ve kapının vurulmasıyla daldığı uykudan sıyrıldığında Hakanın geldiğini anladığında apar topar sendeleyerek kapıya varmış ve açtığında hemen ona sıkıca sarılan bir Hakan'la şaşıp kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOLCULUK (GAY)
Novela Juvenil"Tüm muhteşem hikâyeler iki şekilde başlar. Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir." Tolstoy Aslında tam da bu sözün üzerine başladı onların yolculukları... Uyarı'' iki erkeğin aşkını anlatmaktadır." "Hikaye mpreg içermekte...