4.BÖLÜM

94 8 2
                                    

            ''Önce hayaller ölür sonra insanlar.''

Shakespeare

Doktor. Deniz Yıldırım Acil servisten bekleniyorsunuz.

Deniz anonsun sesi kulağında yankılandığında son yudum kahvesini içip hızlıca çöp kutusuna atıp acilin girişinden içeriye girdi yine ana baba gününe dönmüş bekleme alanına baktı hızlıca muayene odasına giderken.

''Nerdesin Deniz'' diyen arkadaşına bakıp koltuğuna oturduğunda ''buradayım daha on dakika olmadı Can''diye sitem etti. Yapılan muayeneler dinlenen tüm şikayetlerden ve tetkiklerden sonra az da olsa ana baba gününe dönen acil servis biraz rahatlamıştı. Bugün kaçıncı hastayı muayene ettiğine baktığında beş yüz onuncu hastaya baktığı gördü Deniz ''Can ben dinlenmeye çıkıyorum dört saat sonra gelir nöbeti teslim alırım senden'' dedi diğer doktor arkadaşına Can ''tamam ''deyip bilgisayarına geri döndü. Dinlenme odasının yolu tuttu bir kat çıkıp odanın kapısını açıp içeriye girdikten sonra kapıyı kilitleyip elindeki eşyaları yatağının yanındaki dolabın içine koydu.Telefonunun alarmına dört saat sonrasına ayarlayıp yatağa yattığında yine unutmadığı unutamadığı adamı düşünmeye başladı tam bir ay olmuştu onunla tanışalı ama Deniz ısrarla Hakanlı düşler kurarken buluyordu kendini. Yine Hakanı düşünmeye başladı bir ay olmuştu bir aydır Cansu ile konuşmalarının hiçbirinde geçmemişti adı bazı konuşmalarında lafı ona getirmeye çalışmıştı ama başarısız olmuştu.

Yatağında bir sağa bir sola dönerken kendine kızdı ''salak deniz ,yirmi dört saatten az tanıdığın seninle öpüşen  adam o seni bir kere bile aramadı gerçi numaramı vermedim ama insan Cansu'dan alır ne bilim bişiler yapar ''diye söylenip durdu yatakta ve yorgunluğun kollarına bıraktı kendini.

Alarmın sesiyle uyandığında sabah beşti hızlıca yatağından kalkıp eşyalarını alıp odadan çıkıp nöbetine devam etmeye acil servisin yolunu tuttu.

Saatine bakıp çıkış saatine az kaldığını görüp rahat bir nefes aldı bir saat sonrası evindeydi.Muayene odasının telefonun çalmasıyla kendine geldi Deniz üçüncü kez çalan telefonu kaldırıp karşı tarafla konuşmaya başladığında başhekimin kendisini çağırdığını ve müsaitse gelmesine istediği söyledi hattın diğer ucundaki sekreter.

Kapıyı tıklatıp ''gel'' sesini duyduktan sonra yöneticinin odasına girdi Deniz masasında imza atan yöneticiye çevirdi bakışlarını yönetici başında bekleyen sekretere evrakları verip Denize oturması için işaret etti ve konuşmaya başladı

''Hoşgeldiniz Doktor Bey lütfen oturun.''

''Hoşbulduk Asım Bey sağolun.''

''Doktor bey biliyorsunuz belli aralıklarla seminer ve kongreler olur bu nedenle bu seneki Acil Servis konulu üç günlük bir seminere sizin isminizi yazdım ve nöbetlerinizi ona göre ayarladım.''

''Siz benim yerime hepsini yapmışsınız zaten bana bir gitmek kalmış Asım bey ''diye sesi sert çıkmıştı içinden ''insan bir sorar belki ben müsait değilim''diye geçirdi. Bunu gören Asım bey ''kızmayın Deniz Bey  yorulduğunuzu düşündüğümden iki gün geç geleceksiniz .''dediğinde Deniz kendine kızdı adam ne güzel onu düşünmüştü.

''Peki Asım bey ne zaman gitmem gerekiyor .''

Bir gün sonra oteliniz ayarlandı bilet de alındı ve harcamalarınız içinse hesabınıza para yatırıldı diye biliyorum amam yinede siz tüm detayları sekretere hanıma bir sorun.''diye bitirdi konuşmasını.

''Tamam Asım bey Teşekkürler.''Deniz oturduğu koltuktan kalkıp çıkmak üzere iken dönüp kendisinin gitmesine bekleyen adama seminerin hangi ilde olduğunu sormadığı fark etti

''Asım bey seminer hangi şehirde olacak nereye gideceğim.''diye bakışlarını yöneticiye yöneltti.

''Söylemedim mi Antalya da seminer oraya gideceksiniz.''demişti.

Deniz duyduğu Antalya ismiyle içinden ''yes be tatil'' diye geçirdi. Teşekkürler deyip odadan çıkıp sekreterden gerekli tüm detayları ve evrakları alıp evinin yolunu tuttu.

Evine varıp içeriye girdiğinde tüm yorgunluğu üstüne çökmüştü. Hızlıca üzerindeki formalarından kurtulup kendini banyoya attı. Banyodan çıktıktan sonra kurulanıp üzerine bir tişört ve şort giydikten sonra kendini evinin en sevdiği köşesi olan üçlü koltuğa attı.Düşünmeye başladı bu seminer ona mesleki açıdan yaralı olacaktı.Sözleşmesinin bitmesine az bir zaman kaldığından bu seminer iyi denk gelmişti. Sözleşmesinin bitmesine tamam tamına on gün kalmıştı.Beş gününde tatilde pardon seminerde geçirecekti kalan beş günüde hallerdi nasıl olsa zor da olsa bir yıl boyunca çalışmış para biriktirmişti ve o çok istediği Oslo üniversitesine girmeyi başarmıştı.On gün sonra hayatının en güzel dönemine başlayacaktı.Hayatının dönüm noktası olmadığını bilmeden düşüncelerle ve nöbetin yorgunluğuyla koltukta uyuya kalmıştı.

Onu uykudan uyandıran telefon sesinden başkası değildi.Israrla çalan telefonuna ulaşmak için koltuktan kalktığında arayanın Cansu olduğunu görüp cevaplaya bastı.

''alo deniz''

''efendim Cansu''uykulu sesiyle cevap verdi.

''Ayy uyuyor muydun rahatsız ettim ''dedi Cansu ''uyanmışsındır diye aradım ben de diye devam etti konuşmasına

''yok yok uyandım hem baksana saat kaç olmuş kalmak lazımdı zaten valiz hazırlamam lazım ''

Ne valizi diye sordu Cansu hattın diğer ucunda Deniz Antalya'ya seminer için gideceğini ve diğer tüm detayları anlattığında konuşma  yarım saatin sonunda sonlanmıştı.

Deniz telefonu kapattığında yine aklına hakan gelmiş ve yine konu ona gelmemişti her zaman ki gibi karnının açlık sinyalleri vermesi üzerine buzdolabına  kalan son yumurtasını hazırlamaya başlamıştı.Tek kişilik yemeğinden sonra masayı toplamış ve 1+1 evini temizlemeye başlamıştı birden bu nasıl tuttuğu aklına geldiğinde bir yandan yerleri silerken bir yandan da gülümsemişti.

1 yıl önce

İşe başladığında hastanede bir oda vermişlerdi denize oda ev bulana kadar üç beş günlük ama Deniz o üç beş günlük süreyi çoktan doldurmuş onuncu güne yaklaşmaktaydı en son yönetici tarafından uyarıldıktan sonra acildeki arkadaşlarına dert yanarken dışarıdaki hastaları unutmuştu.Kapının aralığından onu dinleyen hastayı fark etmemişti. Diğer doktor arkadaşı ona kaş göz yaparak hastayı işaret edince Deniz kendine gelerek hasta kızı çağırmıştı.Odaya giren kızla tüm gözler ona dönmüştü Deniz erkeklerden hoşlanmasa kesinlikle bu kızı isterim diye düşündü ve hızlıca kendine geldi hasta kıza şikayetiniz ne diye sorduğunda belkide hayatının en anlamsız sözünü duymasıyla muayene odasında şiddetli bir kahkaha sesi ve dumura uğramış bir Deniz vardı.Deniz hasta kıza tekrar ''ne ''diye sorduğunda hasta kız tekrar ''size veririm ben '' olmuştu Deniz ''ne veriyorsunuz hanımefendi'' diye gürlediğinde kız hiç şaşırmamış şekilde sadece ''ev'' demişti. Cansu'yla tanışmaları o muayene odasında garip bir şekilde olmuştu. Cansu'nun arkadaşına ait boş bir evin olduğu ve isterse ona kiralayabileceğini söylemesi üzerine ikisinin arkadaşlıkları böylelikle başlamış oldu

Deniz etrafına baktığında temizlediği evle gurur duydu titiz sayılmazdı ama temizliğe önem verirdi. Akşam yemeğinden sonra biraz ders çalışmaya çalışmıştı.Son hazırlıklarını yapmış yarın ne giyeceğini ayarlamış valizini kapının önüne koymuştu bile sabah saat dokuzda uçağı olduğu için erken yatması gerekiyordu. Alarmını sabah saat altıya kurup uyumak için yatağına geçti.

Uçuş için kapıların açılmasıyla kulağındaki kulaklıkları çıkarıp çantasına yerleştirip yerinden kalkıp bir eline küçük valiz, bir eline de çantasını alıp kapı önündeki sıraya girmek için hareketlendi.Sıraya girip biletinin kontrol edilmesinden sonra tam önünde uzanan uzun koridora girmeden arkasına dönüp baktı gözleri sanki birini arar gibi etrafta gezdirdikten sonra dönüp uzun koridordan yürümeye başladı.

Deniz yine bir yolculuğa çıkmıştı bu sefer tüm düşlerini valiziyle beraber orada bırakacaktı.

YOLCULUK  (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin