"Çifte çekinik... Bu da ne demek oluyor?" Lahey sabahlığının kollarını dirseklerine kadar çekip masaya yaslandı. "Tamam, ben bir lider adamıyım, genetikçi değil. Bu yüzden bu konuda biraz sabır göstermeniz gerekiyor." dedim ve masanın karşısında Lahey gibi durdum. "Çekinik geni hatırlıyorum. Anlamadığım ise ilk başta insanların içine nasıl girdiği." dedi Argent, yemek odasının içinde volta atarken. "Tüm insanlarda yok, konsey üyesi Argent. Çekinik gen oldukça enderdir. Ve oraya nasıl girdiğinden emin değiliz. Şu andaki geçerli teori bunu oraya aslında kendimizin şeyle, insanlarla üreyerek koyduğu." dedim ve Argent'in yüzü öfkeyle kaplandı. "Erkek kurtlar insanlarla üreyemezler, evlat!" diye bağırdı Argent. "Tüm bu meselede hiç mantıklı olmayan kısım bu." Kendime hakim olamadan gözlerimi devirdim. "Dr. Deaton bu konuda yanılmış olduğumuzu düşünüyor." dedi Isaac ve Argent yumruğunu masaya vurdu. "Ah, boş laflar!" Babam sert bir sesle, "Chris..." dedi. Isaac boğazını temizleyip devam etti. "Her neyse, Dr. Deaton, Liam'ın kanında şu çekinik genden bir tane değil iki tane bulmuş." Isaac'in bakışları benimkilerle buluştu ve yüzünde hafifçe bir tebessüm titreşti. "Yani..." Argent'in bakışları Isaac'e odaklandı. "Yani hem annesinden hem de babasından birer tane gen almış." Lahey bana sırıtarak, "O zaman o serseri değil mi?" diye sordu. Yolun sonunu bildiğimden bende ona tatlı tatlı gülümsedim. Isaac başını hararetli bir şekilde iki yana salladı. "Hayır, değil. Annesi ve babası insandı ama her ikisi de çekinik kurt ve çita adam geni taşıyormuş. Bu da iki tarafın nesiller öncesinden bir yerlerinde bizden birisi var anlamına geliyor." Anladığımıza dair bir ışıltı arayarak etrafına göz gezdirip en sonunda gözlerini gözlerime dikti. Babam gülümsedi ama başka kimse bir şey anlamışa benzemiyordu. "Dur bir saniye, bunu doğru anlamış mıyım bir bakayım. Liam'ın ebeveynleri insandı ama her ikisi de Liam'a bir çekinik çita adam ve bir de kurt adam geni verdiklerinden... Liam bizden birisi mi? Tamamen insan anne babadan doğma bir çita adam?" dedi Harris, cevap vermek için ağzımı açtım ama Isaac benden hızlı davrandı. "Evet." Saatin çok erken olmasına rağmen heyecan içinde masanın etrafına bakınarak, "İki insandan doğması dışında, tamamen bizden biri. Ergenlikte ilk dönüşümünü yaşadı ve kendisine ne olduğuna dair en ufak fikri olmadığından, bırakın bunu nasıl yapabileceğini, geri dönüşüm geçirebileceğini dahi bilmiyordu. O zamandan beri çita formundaymış." dedim. Babam endişeli bir ifade ile bana baktı. "Peki babasına saldıran serseri?" diye sordu gözlerime bakarak.
Ah, kahretsin. Jetonum düşerek beni mahvedici bir ağırlıkla sarstığında gözlerim kapandı. "Ortada bir serseri yoktu." Sol tarafımda birisi Ne? diye inledi ve sesle birlikte gözlerimi açtım. "Onu Liam öldürdü." Ben söyleyemeyeceğim için bunu babam söylemişti. "Olamaz." Argent şaşırmış bir halde sandalyesine oturdu. "Bunu kasıtlı olarak yapmadı." Onu korumak için duyduğum çağresizlik, beni kısa süreli sessizliğimi bozmaya zorladı. "Yapmış olamaz. Kendinizi onun yerine koyun. Korkuyordu. Berbat bir fiziksel acı içindeydi. O ilk birkaç seferin canınızı ne kadar çok yaktığını hatırlıyor musunuz?" Ne düşünüyordum ki? Odadaki hiç kimse ilk dönüşümünü hatırlamayacak kadar ergenlikten uzaktı!
"Her neyse, daha önce hiç hissetmediniz bir şekilde canınızı acıtıyor, hem de ne bekleyeceğinizi bilseniz bile. Neler olduğuna dair hiçbir fikrinizin olmadığını düşünün!" Kimse konuşmadı, bende devam ettim. "Birden kürkle kaplı vaziyette, sahip olmaması gereken devasa bir kuyruğu sallıyor ve fiziksel travmasından anlayamadığı içgüdülerle doluyor. Özellikle babasının korkudan nasıl delirdiğini düşünürsek." Ellerim neler yaşadığının düşüncesiyle korkuyla titredi. Kendi dönüşümüm değil de, Derek'in ilk dönüşümü gözlerimin önünde belirdi. Çığlıkları, korkusu... "Stiles..." Babamın eli masanın üstünde duran yumruğumu kapladı. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu ama hiçbir işe yaramazdı. "Herkesin anladığından emin olmaya çalışıyorum. Bunu kasıtlı olarak yapmadı. Yapmış olamaz." Babam başıyla onayladı. "Biliyoruz. Sorun değil. İstemeden yaptığını biliyoruz. Onun için nasıl bir şey olduğunu hayal bile edemem." Yaşlar gözlerimde belirirken sesim kısıldı. "Sadece on beş yaşında..." Yüzümdeki ıslaklığı silmek için yumruğumu babamın elinden çektim. Ve o anda Derek için ağladığımı anladım. Çok acı çekmişti, şimdi benim yüzümden gidiyordu ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Lahey boğazını temizledi ve onun olduğu tarafa bulanık bir görüşle baktım. "Haklı olduğuna eminim." dedi. Benimle aynı fikirde olmasının verdiği şaşkınlıkla yüzüne baktım. "O sırada neler yaşadığını düşünecek olursak buradaki kimsenin onu yaptıklarından sorumlu tutacağını hayal bile edemem."
Ama işte o zaman acı gerçeği anladım. Eğer Lahey, Liam'ı idam ettirmeyi deneseydi, konseyin başına geçmek için düzenlediği oyunda onu kullanamazdı. O kadar bencil bir pislikti ki...
"Sanırım burada akılda tutmamız gereken önemli bir şey var, Stiles." dedi babam, ona baktığımda. "Liam korkunç bir şey yaşadı, yaşıyor. Ve hayatta kalmak için bazı korkunç şeyler yapmak zorunda kaldı. Ama hayatta kaldı. Bunu birçok coğrafi engeli geçip kilometrelerce yol katederek, geri dönüşüm geçirebileceğine ve birisinden yardım isteyebileceğine dair hiçbir fikri olmadan kendi başına yaptı. Pek çok kurt adamın cesaretini kıracağı koşullar altında kendisini besledi, barındırdı ve korudu. Ve Stiles'ın yardımıyla onu bu süreçten geçirtebileceğimizi düşünüyorum." Vay canına.
Masanın her yerinde başlar onaylamayla sallandı. Memnun olmayan tek lider, Liam'ın uyum sağlamasıyla şahsen ilgilenmeyi planlayan Lahey'di...
Babam sandalyesini geri itip ayağa kalktı. "Konuyu nasıl ele alacağımıza bugün ilerleyen saatlerde karar verebiliriz. Şimdilik herkesin geceden ne kaldıyla kurtarmaya çalışmasını öneriyorum." Bana döndü. "Bu, uyumaya geri dön anlamına geliyor." Başımla onayladım ve tam Isaac'le kapıya ilerlemiştik ki Lahey seslendi. "Stiles..." Ona bakmak için döndüm ve yüzündeki ifade içimde alarm çanlarının çalmasına neden oldu. "Adamlar ormandaki aç serserinin sürüsünü temizlerken mahkeme son bir kez daha toplanacak. Döndükleri zaman bir karara varmış olacağız." Bombayı üstüme bırakarak sanki bir şey söylemem gerekiyormuş gibi beklenti içinde baktı. Ne olduğuna dair bir fikrim yoktu. "Hmm... Teşekkür ederim?" Lahey kaşlarını çattı. Görünen o ki bu uygun bir cevap değildi. "Bu bir şaka değil." diye tersledi Lahey. "Senin geleceğin." Ya da geleceğinin olmaması. Son kısmı içinden söylüyordu. Bunu biliyordum. "Yatağa git. En azından dinlenmiş bir şekilde ortaya çıkabilirsin."
Tabii, sanki bundan sonra gözüme uyku girebilirmiş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Wolf Beneath the Tree: Prey #2
FanfictionYargılanıyorum. Serseriler için çalışan bir insanı öldürdüğüm için suçlanıyorum. Bir insanı öldürmek ve varlığımızın bir insana ifşa edilmesiyle birlikte Konsey tarafından ölüm cezası gerektiren üç suçtan biri sayılıyor. Ya hayatımın aşkını sonsuza...