Herkese Merhaba!
Giriş paragrafımız,
Hayaller kurardık hepimiz. Hepimiz için yazılmasını istediğimiz senaryolar ve roller vardır. Hayallerimizde bunlardan ibarettir . Hangi rolde hangi sahne de olmak istediğimizdir . Ama masallar, onlar asıl hayallerimiz olmalılardır. Masalların içinde kötülük bulunmaz veya da karşımıza çıkan acı gerçekler. Toz pembe bir bulut gibidir. Berrak bir su gibidir masallar.
Keyifli okumalar
Gölgelerim
Kapıyı açar açmaz giyinmiş bir vaziyette yerde yatan Baran 'ı gördüm. Başı kanamıştı. Kan akıyordu. Hızlıca yanına gidip nefesini kontrol ettim ve,
"Baran, iyi misin? Ne oldu bir anda? Aç gözlerini!" gözlerim dolduğunda ayağa kalkıp otelin doktorunun numarasını tuşladım.
Çaldı çaldı çaldı lakin açan olmadı. Titreyen ellerimle ilk yardım dolabının yanına giderek tansiyon ölçme aletini aradım, dolapta ki eşyaları gelişi güzel etrafa saçtığım da tansiyon ölçme aletini aldım.
Kalbim duvarlarına sığmayacak derece de çarpmaya başlarken Baran 'ın tansiyonunu ölçtüm. Yüksek çıkmıştı. Cebimde ki ilacı alıp ağzını parmaklarımla araladım ve ilacı içirdim.
Otelin doktorunu tekrar aradım. İkinci çalışın yarısında açıldı.
"296 numaralı odaya acil gelmeniz gerek. Sevgilim bayıldı sanırım tansiyonunu ölçtüm çok yüksek çıktı. Acilen gelmeniz gerek."
"Hanımefendi sakin olun, ben hemen geliyorum." dedi telefonun ardında ki ses. Odanın kapısı çalmaya başlayınca koşarak kapıyı açtım. Gelen doktor ve yanında ki bir kaç sağlık görevlisiydi.
"Hanımefendi sevgiliniz nerede?"
"Yatak odasında, orada ki banyoda."
Sözlerimi tamamlarken artık göz yaşlarıma hakim olamıyordum. Aklıma babam gelmişti. O da böyle yerde kanlar içinde yatıyordu.
Göz yaşlarımı silip doktorun ardından gittim. Geniş banyonun sessiz duvarlarında hıçkırık seslerim yükseliyordu. Doktor, ince ve tiz sesiyle,
"Tansiyon ilacı içirdiniz mi?"
"Evet ben ağzını açıp içirdim."
"Tamam sakin olun öncelikle siz."
"Sakinim."
Sustum, sedye ile sağlık görevlileri ve doktor Baran 'ı hemen yakınlarda bulunan hasta haneye götürdüler. Bense arkalarından gidiyordum. Hastaneye geldiğimiz de acil odasına aldılar ve perdeleri çektiler.
Elimde de otel odasından çıkarken girişte asılı olan Baran 'ın siyah hırkası vardı. Lavaboya gidip aynada ki yansımama baktım. Ağlayınca anında kızaran kehribarlarım...
Soğuk suyu yüzüme çarparken kendimi toparlamaya çalıştım.
Toparlanmam için en uygun olan yer açık havaydı. Lavabonun camını araladım ve dağılmaya yüz tutmuş açık kahve karamel saçlarımı aynaya bakarak gelişi güzel topladım.
Lavabodan çıkarak acil odasının karşısında ki koltuklara oturdum. Üzerimde ki elbise sebebiyle donuyordum. Hastanenin bu kadar soğuk olmasını anlamamıştım. Yanım da ki siyah hırkayı alarak giyindim ve fermuarını en sonuna kadar çekip başımı içine gömdüm. Çok güzel kokuyordu. Portakal kokuyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/332764419-288-k111615.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERDE
General FictionÇevremde ki herkesi kaybettim. Hani derler ya "kendi hayatınızın başrolü olun." diye. Ben kendi hayatım da yavaş yavaş kaybolmaya başladım. Etrafım beni görmüyordu, duymuyordu, varlığımı dahi hissetmiyordu. Kendi hayatımda kayboldum, onca insan ara...