Evet, sizleri yeni bölümümüze alayım
Gölgelerim kendinize çok ama çok iyi bakın!
Keyifli okumalar
Karşısındaydı.
Sırılsıklam olup bir çoğu gözünün önüne düşmüş olan saçlarıyla, ela gözleriyle ona bakıyordu. Peşinden gelmişti.
Baran Akşit
Yanına yaklaştı ve tam karşısına geçerek aralarında ki mesafeyi kapattı. Ve dudaklarından şu kelimeler döküldü;
"Gitme, benden ayrı kalma."
"Ama yapamıyorum, senin karanlığınla git gide daha da boğuluyorum."
"Beraber bulalım aydınlığı , sana söz her şeyi anlatacağım."
"Baran ben senin daha yüzünü görmeye bile katlanamıyorum."
"Beni ailemden ayırt edemezsin biliyorum ama benim için kolay değil."
"Üzgünüm." Dedi genç kadın, ağlamamak için zor tuttuğu gözyaşları yanağından büyük bir letafet ve endamla süzülürken kehribarları kıpkırmızıydı.
Adamla alnı alnındaydı gen kadının. Genç adam elini kaldırıp kadının gözyaşlarını ince bir dokunuşla silerek yanağını okşuyordu.
"Hepsi geçecek güven bana."
"Sana güvenmem bundan sonra."
"İnan bana güzelim her şeyi öğreneceğiz ama birlikte."
Kadın geriye doğru bir kaç adım attı. Başını iki yana salladı.
"Yapamam Baran. O yalandan sonra kime güveneceğimi dahi şaşırdım. Tek bildiğim sana bir daha güvenemeyeceğim."
"Pınar nasıl söyleyecektim sana? Daha çok yaralanmayacak mıydın?"
"Ne zaman söylemeyi bekliyordun."
"Bilmiyorum ama o an değildi ona eminim."
"Eğer öğrendiğin ilk dakikadan bana söyleseydin o zaman belki böyle olmazdık."
"Böyle çözemeyiz Pınar, görmüyor musun daha da batıyoruz."
"İkimiz arasında ortada çözülebilecek bir problem kalmadı. Zaten yeterince battık."
"Pekala bana güvenme, biz de olmayalım artık. İzin ver neler olduğunu birlikte görelim. Ben senden farksız mıyım?"
"Daha fazla konuşma lütfen. Ben yalnızca babamın katilini öğrenmedim aynı zamanda sevdiğim- Boş ver ya ona bile layık değiliz." Dedi ve arkasını dönerek uçağa doğru yürümeye başladı.
İçinde bir şey o kadar kırılmış, o kadar paramparça kalmıştı ki artık ne biri toparlayabilirdi ne de yeniden ayağa kalkabilecek gücü vardı sanki.
Hayatında herkes yabancı herkes sahte. Her biri gerçek yüzlerini saklamak için bir maske takıyordu sanki. Maskeli yüzleriyle hepsinden iğreniyordu.
Koltuğuna oturdu, cam kenarıydı. Ne kadar da severdi oysa ki cam kenarını ama buraya oturmak onu hiç mi hiç memnun etmemişti. Çünkü ilk defa istemeyerek veyahut eksilerek bir yerden ayrılıyordu.
Usulca derin bir uykuya daldı karanlıkta. Kendine geldiğinde üzerinde bir battaniye vardı. Başını kaldırdı, yanı boştu. Battaniyeyi kabin görevlisinin getirdiğini düşünerek lavaboya gitti.
Uçağın İzmir 'e varmasına kısa bir zaman kalmıştı.
Lavabodan döndükten az zaman sonra uçak iniş yaptı.
.........
İzmirim, güzel izmirim. Ne de çok özlemişim seni.
"Sen , burayı değil. Seni özledin."
Hava henüz yeni aydınlanıyordu. Güneş yavaş yavaş güzelliğini ortaya sererken sokakların sessizliği içimde büyük bir huzura tecelli oluyordu.
Gökyüzüne baktım; Ne paha biçilemez bir nimetti bizim için. Eve geçerek bavulları yerleştirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERDE
Genel KurguÇevremde ki herkesi kaybettim. Hani derler ya "kendi hayatınızın başrolü olun." diye. Ben kendi hayatım da yavaş yavaş kaybolmaya başladım. Etrafım beni görmüyordu, duymuyordu, varlığımı dahi hissetmiyordu. Kendi hayatımda kayboldum, onca insan ara...