Biz

75 40 54
                                    

Yeni bölüm de hepinize selamlar!

Gölgelerim, diğer bölümlere gelen yorumlara kalbimi bıraktım. Hepsini tek tek cevaplamak isterdim lakin birinize cevap verince hepinize cevap verme gereksinimi duyuyorum. Vicdanım rahat bırakmıyor. Ve hepinizin yorumlarını da cevaplayamıyorum. Kısır döngüdeyim. Ama siz bilin ki hepsini okuyup değerlendiriyorum. Hele ki bazılarınızın öyle yorumları oluyor ki gülsem mi ağlasam mı karar veremiyorum.  

İyi ki varsınız gölgelerim...

Anahtarı çevirdim ve içeri girdim. Ev havasız ve basık kalmıştı. Antrenin ışıklarını açtım ve mutfağa gittim. Işığı açacakken bir el ağzımı kapadı ve diğer elimi tuttu. Elini ıstırıp diğer elini ters çevirdim. Bu sırada avazım çıktığı kadar bağırdım.

"İMDAT, YARDIM EDİN!"  

Adam elini ağzımdan çektiği için boştaydı eli. Beni duvara yapıştırdı ve ellerini boğazıma doğrulttu. Boğazımı çok fena sıkıyordu. Adamı karnına tekme atarak onu bir nebze olsun uzaklaştırdım ve derin bir nefes almaya çalıştım. Geriye doğru giderek çantam da ki silahı çıkardım. Silahı çıkardığımı görünce kafam da masa da ki bardağı parçaladı. Yere yığılırken silahımı pencereden atlayan maskeli adama nişan alarak bacağından vurdum. 

Bu sırada kapının açılma sesini duydum. Baran gelmişti. Yarı ayık yarı kapalı bilincimle bana sarılıp başımı kontrol ettiğini hatırlıyorum. 

"Kim yaptı, nasıl oldu bu?"

"Ben, ben onu vurdum. Bacağından." Diyerek elimle son kalan gücümle pencereyi işaret ettim. Okkalı bir küfür savurdu. Ve gözlerim kendini kaybederek kendilerini sonsuz ve soğuk bir karanlığa yumdu.

Hayat dediğimiz nedir? Kaçtıklarımız mı yoksa ıskaladıklarımız mı? Olmak mı ya da olmamak mı? Hep çelişkiler arasında dönen bir müsabaka mı yoksa. Hep iki zıtlığın çatışmasıydı hayat. Bir şeyi ya başarır ya da başaramazdınız, ya sevilir ya da terk edilirdiniz, ya siz birbirinizi çok seversiniz ya da hayat ayırır sizi.

Hayat bile hep zıtlıkların peşindeyken, biz nasıl uyumu seçecektik.

Hayatoyun gibi kendine denileni işliyordu. Ona göre roller belirleniyor, her birimiz tek tek karanlığa gömülüp kendi benliğimizi yitirinceye dek birer figürana dönüşüyorduk.

"Pınar, sonunda uyandın." 

"Buldun mu onu?"

"Bulamadım ama bütün teşkilat bunun için çabalıyor. Boş ver bunları, nasılsın?" 

"Klasik, yalnızca biraz başım ağrıyor."

"Bunlar doğal şeyler. Bardak parçalandı kafanda. Doktor da normal dedi."

"Beni yalnız bırakabilir misin?"

"Niçin?"

" İşim var, hem de gerçekten biraz yalnız başıma kalıp dinlenmek istiyorum."

"Hım."

"Ne hım?"

"Buna müsaade edeceği mi mi sanıyorsun?"

"Evet."

"Yanılıyorsun. Bugün ben buradayım."

"İtiraz etsem."

"Iıh" Gözlerimi devirdim. 

"Tamam, o zaman beni rahat bırak ta uyuyayım. Bak gözlerimden uyku akıyor, şuraya bayılacağım."

PERDEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin